Vedat Türkali'nin, Bir Gün Tek Başına romanını okudğumda, illegal sol pariler de, 1960 yılında bile provakatör-ajanların çokluğuna bakıp, hayret etmiştim. Bu yüzden Büyüklerimiz adlı kitabını okuyunca hayret etmedim ama bu günü daha iyi anlatacak bazı konuları da yazmak istedim. Bu konular, hem aradan geçen yıllar, hem de öğrendiğim başka şeylerle birleşince, yeni anlamlar kazandı kafamda. Kitabın ilk kısmı Adalet Partisinin kurucuları ve büyükleri ile ilgili (Süleyman Demirel ve Saadettin Elverdi gibi.) Bir kısmı da 68 kuşağının sosyalisti yada en büyük sosyal demokrat-ortanın solcusu olup, darbe zamanı birdenbire sağcı olanlarla ilgili. Kitapta, İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker'de eleştirilmiş. Toker, meşhur Akis dergisi sayesinde çok para kazanmış. Derginin satışları düşünce, dergiyi kapatmış. İsmet paşanın anılarını kitap yapıp, bir de oradan parayı kapmış. İnönü ailesinin Pembe Köşkün devasa arazisini parsel parsl satması konusunda da Metin Toker suçlanmakta. Toker, uzun süre Adalet partisi ile CHP'yi birleştirmeye çalışmış. meşhur MİT ajanı Mahir Kaynak, harbiyeden beşinci olarak mezun olduğu halde, ajan olabilmesi için ordudan atılmış ve sürekli aşırı solculuk provakatörlüğü yapmış.
Bu yazıyı yazma zahmetimin asıl sebebi, bakanlık da yapmış olan Doçent doktor Yılmaz Ergenekon. Kendisi, Emin Çölaşan'ın, Turgut Nereden Koşuyor kitabında da bahsettiği, İngiltere'de gazoz fabrikası kurma macerasının baş aktörlerinden. Bu macera paraların, Mumcu'nun deyimiyle yengen olması, yani yatırıın batmasıyla sonuçlanıyor. Devletin milyonlarca sterlini, İngiltere'de yok oluyor. Krizin ardından Ergenekon, istifa ediyor ve kredi verdiği Kadir Has holdingte işe başlıyor. Has holdinten yüksek bir maaş almakla kalmıyor, evinin kirasını da holdinge ödetiyor. Olayı, Emin Çölaşan'da , seksenli yılların çok satan kitabı, Turgut Nereden Koşuyor'da anlatıyor. Çölaşan bu olayı, Turgut Özal'ın müsteşarlığında olmuş yada Özal'ın etkisi olmuş gibi anlatıyor. Özal, Devlet Planlama Teşkilatına müsteşar olduğunda, Çölaşan orada çalışan bir elemandır. Anlattığına göre Özal müsteşar olunca müsteşarlık, TÜSİAD'ın ucuz kredi kaynağı haline gelir. TÜSİAD üyeleri koridorlarda sakınarak gezer, bacak bacak üstüne atar, ayaklarıyla yerde sigara söndürürler. Özal onlara paşa muamelesi yapar. (Çölaşan, kurumda olanları Milliyet gazetesine sızdırınca ve Özal ile arası bozulunca, müsteşarlıktan kovulur ama babasının torpiliyle bir tavsiye mektubu alır. Ardından TÜPRAŞ ve Maliye bakanlıklarında da çalışır ve en nihayetinde, 1977'de 35 yaşında gazeteciliğe başlar. Özal ile ilk karşılaşması, 1960 yılında ODTÜ'de öğrenciyken olur. Ankara'da askerliğini yapan Özal, ODTÜ'de matematik dersleri vermektedir. Özal, Çölaşan'ı kopya çekerken yakalar. Bu olayları da Çölaşan'ın Önce İnsanım Sonr Gazeteciyim kitabında okuyabilirsiniz.)
Özal'da TÜSİAD tarafından ödüllendirilir. Özal, bir çok ile girer-çıkar. Özal olunca bu işler, TÜSİAD, MESS, Dünya Bankarı ve Sabancı Holding gibi kurumlar olur. Hatta Özal 1977'de MSP (Milli Selamet Partisi-Necmettin Erbakan başkanlığında)'den İzmir milletvekili adayı olur ve kaybeder. Kazansaydı, 1983 anayasası gereği parti kuramayacak ve aday olamayacaktı.
Devlet Planlama Teşkilatındaki bu olay bize TÜSİAD'ın neden Ecevit hükumetini düşürmek için paralı ilanlara başvurduğunu, 12 Eylülü nasıl hararetle desteklediğini, tüm işçi-memur örgütlerini, sendikaları, baroları, odaları kapatan yada zorbalıyan 12 Eylül generallerinin TÜSİAD'ı el üstünde tutmasını, TÜSİAD'ın da emekli gererallere lastik damga yönetim kurulu üyelikleriyle maaş bağlamasını açıklıyor. CHP ve Ecevit, Devlet Planlama'yı, kurulduğu zamanki gibi devlet yatırımlarını planlayan kurum haline getirmeye çalışıyor ve TÜSİAD'ın bedavadan ucuz faizli teşvik kredilerini kesiyor. Ecevit'in Güneş Motel trasnferleri ile kurabildiği hükumet düşse de, Demirel hükumeti de teşvikleri dağıtmakta çekingen davranıyor. Derken 12 Eylül darbesi geliyor. Özal, önce başbakanlık müsteşarı, sonra Anavatan partisi genel başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı oluyor. TÜSİAD'da teşviklerine kavuşuyor.
TÜSİAD'ın, iktidarla olan son krizini de, devlet teşviklerinden eskisi gibi nasiplenmemekle ilgili olma ihtimali var.