29 Ağustos 2019 Perşembe

SAHTE MUHALEFET (MUHALEFETE MUHALEFET) İLE VERYANSIN

veryansın ile ilgili görsel sonucu
Trump'ın seçimleri kazanması çok tartışıldı. Özellikle Facebook verilerini kullanması ve Facebook üyelerini yönlendirmesi çok konuşulmuştu. Pek konuşulmayan tarafını da geçenlerde fark ettim.
Facebook'da, sosyolojide etkili kişi denen ve sürekli siyasi olayları takip eden, paylaşım yapan kişiler hedef alınmış.
Bu kişiler sadece siyasette değil,  diğer konularda da aktifidir. Mesela eşek-domuz eti kullanan, yasaklanan firmaları önce onlar basından bulur ve takip ederler. Ardın da arkadaşlarına anlatırlar.
Amerika'da reklamlarda bu kişiler birincil dereceden hedef alınırlar. Trump ekibi üç yüz milyon Ameikalıdan, yaklaşık on bin kadarını hedef almıştı.
Öte yandan politik reklamcılıkta başka bir tür strateji vardır. Bir seçmeni size oy vermesi konusunda ikna edemiyorsanız,  rakibinize de oy vermemesini sağlayın.
Bu nasıl mı olacak? Rakibinizi oy vermeye değer olmadığını, ideolojiyi hakkıyla taşımadığını iddia edin. Bunu yaparken de rakip parti taraftarı veya cenahı gibi görünün.
Türkiye'de yıllardan beri yapılan bir şey.
Yetmişli yıllarda başlayan bir şeydir bu ve sloganı da kulağımıza tanıdık gelecek.
Cehepe aslında sol bir parti değil, cehepe devletin faşist partisidir. Bu tipler  yetmişlerden başlayarak önce CHP'yi, bir ara da DSP'yi sağcı ve burjuva partisi olarak gördü.
12 Eylül öncesinde özellikle radikal solcular, illegal sol oluşumlar, sağ partilerden evvel CHP ve Atatürkçülükle uğraştı. Doğu Perinçek önderliğinde Atatürk'e küçük burjuva devrimcisi dendi.
az solcu ile ilgili görsel sonucuPerinçek ilginç bir figür. Marksist, Maoist, Kürtçü, Türkçü oldu  ve bütün bunlar olurken tek sabit dostu Çin Halk Cumhuriyeti, tek sabit düşmanı da CHP oldu.
Bu çok solcu tipler, nedense birden bire hidayete eren, sağa geçenlerin bayrak başlığını  yaptılar.
Solu önemsemeyen sağcı yayınlar ise, bu tür yayınları havada kaptı ve sayfa sayfa döşedi yıllarca.
İki binli yıllarda ise bu tayfa birden bire kayboldu.
Sonra CHP'yi faşist bulmalar başladı, yetmez ama evet referandumu öncesi. O zamanlar CHMP birliği falan deniliyordu. O zamanlar sözde boykotla referandumu destekleyen HDP, yere göre sığmıyordu. Tabi o zamanlar çözüm süreci saçmalığı zamanıydı.
Bu zorlama ittifakın çok sürmeyeceği belliydi (en azından şahsım tarafından). Bu sefer de CHDP demeye başladılar.

Bu propagandada amaç, size oy vermeyecek kişilerin oyunun heba olmasını sağlamaktır. Demokrasinin tarihi kadar da eski bir iştir.
İşin kötüsü en az bilinen ve seçmenin en savunmasız olduğu oyundur. Bu oyun için, evin adamları seçilir. Zira hırsız evin içindeyse, öküz bacadan bile çıkar.
İktidar ile mücadelenin en önemli yolu, doğru oy vermektir. Boş oy vermek ise, rakibe oy vermektir.

18 Ağustos 2019 Pazar

DİNSİZLİK TÜRLERİ 4- ERGEN DİNSİZLİĞİ

ergenlik dinsizlik ile ilgili görsel sonucu
Türkiye'de internet ortamlarında nedense birilerine ergen demek hakaret oldu. Garip bir şekilde ergenler bile birbirlerine ergen diye hakaret ediyor.
Bir keresinde öğrencimin biriyle konuşurken konu meşhur Yesterday şarkısında gelmişti. Şarkının Türkçe çevirisinde geçen, dün aşk elimde bir oyuncaktı, bu gün göklerde bir yıldız sözlerinin çok sevdiğimi söylemiştim. O da bana ne kadar ergensiniz hocam demişti.  Kendisi lise ikiye giden biri olarak ergenliği ne kast ediyordu acaba?
Batı filmlerine bakıyorum, ergenliği o kadar da kötü göstermiyor. Ergenlerin çaba ve başarları gösteriyor. Bizde ise ergenler genelde Hababam Sınıfı-Kavak Yelleri karışımı filmlerle yaramazlık ve seks delisi yabaniler olarak gösterilmekte.
Ergenlik sadece cinselliği değil, din, soyut düşünme, siyaset, başka insanlarla ciddi ilişkiler anlamında da hayatın keşfedildiği zamanlardır. Bizdeki gençlik-lise dizilerinde din, siyaset falan yoktur.
ergenlik ile ilgili görsel sonucuGelişmiş modern toplumlarda ve fazlası ile ilkel, taş çağı toplumlarında ergenlik o kadar sıkıntı değildir. Sorun bizim gibi orta çağda kalmakta inat eden toplumlarında. Özellikle de hızla gelişen dünyaya ayak uydurmakta direten ve ekonomisinden dolayı Kuzey Kore gibi kapalı toplum olamayanların da daha fazladır.
Ergenlik, anne-baba ve öğretmenler için her zaman zordur. Size hayran, itaatkar, sizi dinleyen çocuk gider, yerine sizinle alay eden, sizi kıyaslayan ve isyan eden bir ergen gelir. Üstelik artık öyle fiziksel olarak da baş edemezsiniz.
Bu dönemde taş çağı genelde insanları basit bir törenle ergeni, yetişkin ilan ederler. Mesela aslan veya avlanması zor bir hayvanı veya düşman kabileden birini avlamasını falan isterler. Çok eskiden Romanlarda gece ormanda tek başına kalması istenirmiş.
ergenlik ile ilgili görsel sonucuModern toplumda da, ergenlikle ilgili kurumlar çok da mükemmel işleyemeye biliyor. En azından ciddi pedagojik ve bilimsel çalışmalar yapılıyor, ona göre davranılıyor. Bizdeki bastırma yönetminin işe yaramadığının farkındalar.
Bastrıma artık ülkemizde de işe yaramamakta, gençler en ufak fırsatı değerlendirmektedir. Artık gençler, her anlatılana inanmamaktadır. çünkü internetten her şeyi araştırabilmektedir.
Olay sadece bilgi değil, İslamda nefs (nefis) denen arzular da işin içine girmektedir. Bu tatmin edilmediğinde ergenlik yirmi beşli yaşlara kadar uzuyor ve Peter Pan sendromu denen şeyle erken büyümeyen oğlan çocuğu olmakta.
Kızlar ise bir an önce evlenip, aile baskısından kurtulmaya çalışıyor. (Aslında bu olay, bununla sınırlı değil. Feminist dinsizliğinde bunu daha ayrıntılı anlatacağım.)
Günümüzde internette dinsizlk ve Türkçülük denilince akla ergenlik geliyor. İşin doğrusu ülkemizde ergen faşizmi ve ergen dinsizliği çok küçümseniyor.
Oysa bence ergenlik, çocukluktan önemli. Bence insan yedisinde değil, on yedisinde neyse, yetmişinde de odur.
peter pan sendromu ile ilgili görsel sonucuÇocukluk amnezisi (unutması) sebebi ile yedi yaş öncesi anıların çoğu, hele de beş yaş öncesi anıların tamamına yakını silinip, gidiyor. Oysa 12 ile 22 arası yaş döneminde önemli anıların neredeyse tamamı yıllar sonra bile olsa unutulmuyor.
Çocukluk unutmasının sebebi muhtemelen çocukken çok güçsüz olmamız ve bunu getirdiği yetersizlik duygularının zihnimizi işgal etmesine engel olmak olmalı . En azından en yaygın teoriler bu yönde.
Oysa ergenlik, bedenimizin ve zihnimizin son şekli aldığı dönemdir ve en önemli eğitimler tam da bu zamanda verilmelidir.
Devletimiz de böyle düşünüyor ki, ergenlik dönemi müfredatını, din dersleri ile dolduruyor. Bizim nesil bir saatlik zorunlu dersle dindar olurken, bu nesil,  bazı bazı imam hatip gibi (hatta imam hatip öğrencisiyken) haftada 4 ila 6 saat din (siyer-kuran vs) dersi alırken nasıl dinsiz olmakta? Milli eğitim ve diyanet kendisine bu soruyu sormamakta. Bolca dini içerikli derste, ergenliği bastırmanın bir yolu.
Bu yöntem, ergenliğin uzamasına da sebep olmakta.
Normalde ergenlik, 17 ile 19 yaşlarında bitmesi gerek ama baskı onu 22-25 yaşlarına kadar uzatmakta. Çünkü genç insan, yetişkin egemenliğinden kurtulmadıkça, kendisini bulamamakta.
Bu yüzden de üniversitede ateist olanlar çoğalmakta. eskiden üniversiteler ülkücü veya tarikatçı doluydu, şimdi ateist dolu.
Ergen dinsizliğinin diğer bir yanı, yalan başlayıp, gerçeğe dönmesi. Ergen, biraz da gençliğin hevesleri ile (özellikle erkek olanlar, ateist kızlar yatağa kolay girer diye) dinsiz, deist takılmakta; her dindar ülke insanın yaşlanınca tövbe eder, namaza-oruca başlarım diye düşünüyorlar.
Gençleri dinden soğutan en önemli olgu başkalarının yaşamlarını görmeleri, özenmeleri, yanlışları fark etmeleri ve kendi yolunu çizme çabalardır.
ecinniler dostoyevski ile ilgili görsel sonucuGençlerin yönelimlerini engelleme yolu bastırmak değildir. Bu basınç en küçük hava kanallarından dışarı çıkar. Dinlerin bin yıl evvelden kalma kuralları çağlara uymamaktadır. Abdülhamit bile benzr yöntemleri kullanmış, açtığı okullara bolca din dersi koymuş, sonuçta ülkenin dinsiz yazarlar grubu ortaya çıkmıştır.
Dostoviyetski, Sovyetler zamanında yasaklanan Eciniler adlı kitabında,  İncil satıcısı bir kadına porno resimlerle eşek şakası yapan ilahiyat öğrencilerinden bahseder. Stalin ve Niettsche'de bir dönem ilahiyat fakültesine gitmişti.
Camileri ahır yaptılar yalanı ile iktidara gelen ve camide içki içtiler yalanı ile iktidarda kalmaya çalışan parti, çok daha fazlasını yapacak bir nesil yetiştirmektedir.
EK-YATILI OKULLAR VE KURAN KURSLARI
Ek olarak, yatılı okullar ve kuran kursları konusu da buraya eklemem gerek. Bu kurumlarda gençlerin baskılanmasına araç olarak kullanılmakta. Bu kurumlara çok çocuklu aileler,çoğunlukla çocuğun eve masrafı azalsın diye göndermekte, pek çoğu da tarikatların elinde olan bu yurtlarda, çocuklar dindar olsun diye devletçe desteklenmekte.
Oysa bu kurumların topluma pek çok zararı vardır. En başta doğru düzgün işlese bile, ömrü yurtlarda, pansiyonlarda geçen kişi, aile kavramından uzaklaşmakta, bir aile kurmaya karşı isteksiz olmakta.
Diğeri ise, tarikatlara ait bu kurumların asla düzgün çalışmaması, genç insanları mutsuz etmesi ve kendilerini güçlü hissettiklerinde de din kavramından kaçmalarıdır.
Bu tarikatların yurtlarında-yatılı kuran kurslarından ayrılabilen ve kendi yaşamlarını kurabilen çok azdır. Çünkü kişiyi kuşatan tarikat, onun her adımına yön vermektedir.
yatılı kuran kursu ile ilgili görsel sonucuOysa kapitalist sistem, özellikle yeteneğini geliştiren pek çok kişinin yeni alanlara yönelmesini sağlamakta ve pek çok kişi, eğer çok da işine gelmiyorsa tarikatını terk etmektedir.
Günümüzde de tarikatlar, giderek dini kurum olmaktan çok, holding ya da şirketler grubuna dönmüştür. Örneğin tarikat üyesi iş adamı hastane işletmekte, üyelerde genelde o hastanede muayene olmakta. Hastanede tüm hemşirelerin başı açık oysa o tarikatın üyelerinin kadını olmak için kapalı olmak zorunlu. Ya da gene tarikata ait lokanta zinciri, garson kızlar minili vs.
Bu tarikat yurtları ise aşırı kötü işleyen ve denetimsiz yurtlardır. Genelde zengin çocukların kayrıldığı, eskilerin, yeni gelenleri ezdiği ve cinsel taciz dahil pek çok olayın sessizce kapatıldığı yerlerdir.
İnternette bir zamanlar, bir tarikat üyesi bir kızla aşk yaşadığımı öğrenen pek çok kişi bana yurtlarda ve ortamlarda yaşadıklarını anlattı. Esra'ya tarikatını, yurtlarını veya benzer şeyleri pek sormazdım. Yalnız bir kere, bir kız yurdu-kuran kursunun kısa bir süre yöneticiliğini-müdürlüğünü yaptığını anlatmıştı. Yurtta, resmi olarak gösterilenden neredeyse üç kat fazla öğrenci vardı.
Öte yandan Esra, bu tarikat üyelerinin hiç birini takmadan büyümüştü. Ben ilk sevgilisi değildim ama son oldum. Benden sonra başka birisi ile evlendi, ayrı konu. Babası üst düzey bir bürokrat ve tarikatın önemli yöneticilerindendi.
Oysa bu tarikatın yurtlarında kalanlar farklı şeyler anlatıyordu ve pek çoğu da ayrıldıktan sonra din kavramını terk etmişti. Türkiye'nin her yerinde kuran kursu ve öğrenci yurdu olan bu tarikat, Kariatesit, Efe Aydal ya da Evrim Ağacı'ndan daha fazla dinsiz üretmişti.
Sadece bu tarikat değil, diğer tarikatlar da, kendilerine uymayan bu çağda, dinsiz insanlar üretmekte.

13 Ağustos 2019 Salı

TÜRK FAŞİZMİNİN ZULMÜNDE UYGUR TÜRKLERİ

Türk Faşizminin Zulmünde Uygur Türkleri
Faşizm ya da milliyetçilik, kendi başına bir siyasi ideoloji olduğu gibi, diğer ideolojilerin de içinde yuva kurabilir. Bulgaristan rejimi mesela, hem sosyalistti, hem de Türklere ve Romanlara zulüm edecek kadar faşistti.
Faşizm egomuza, şoven duygularımıza dayanır ve bence her insanda az da olsa bulunur. Faşizan davranışlar da illa birbirine benzer.
putin vaftiz ile ilgili görsel sonucuBuna bence en iyi örnek Putin'in Stalin hayranlığıdır. Her ikisinin de ortak yönleri, ikisi de Rusya'yı yönetmiş ve genişleme (emperyal) politikalar gütmüştür.
Öte yandan Putin bir Rus iken, Stalin bir Gürcüdür ve Stalin, iktidarı boyunca devlet kadrolarını Gürcü ve Ermenilerle doldurmuştur. Putin bir Hristiyandır ya da öyle görünmeye çalışır. Her sene Rus Ortodoks kilisesinin düzenlediği bir törenle, üzerinde sadece külot ile soğuk suda vaftiz olur. Stalin ise din ile alay ederdi, bir süre ilahiyat okumuş olsa da tam bir ateistti.
Her ikisi de Rusya'daki özerkilikleri battal etti. Stalin ile başlayan süreç, Putin ile tam gibi bir şey oldu. Tüm o özerklikler sadece kağıt üzerinde kaldı.
İnsan kınadığını yaşamadan ölmezmiş derler. İsmet İnönü'yü Kırım Tatarlarının sürgününe karşı çıkmadığı veya Naziler safında savaşan Mavi Alay'ı Stalin'e teslim ettiği için suçlayanlardan kaçı hayatta ve şu an Uygur Türklerinin başına gelenler hakkında fikir sahibi?
Şu sıralar hangi AKP-MHP'li ile Uygur Türklerini  hakkında konuşsam solu, Çin ile Türkiye ilişkilerini  bosmaya çalışmakla suçluyor.
Oysa bir zamanlar, Sovyetler Birliği dünyanın  2. süper gücü iken, Türk-Sovyet ilişkilerinin bozulmasına, nükleer savaş dahil her türlü olasılığın gerçekleşmesine aldırmıyorlardı.
alibaba ile ilgili görsel sonucuTabi o zamanlar ne Rus turistler sahilleri dolduruyordu, ne de küçük esnaf, Alibaba.com'dan  ucuz eşyaları yüksek fiyatlarla satıyorlardı. Hem Sovyetler, hem de Çin, Türkiye ile ticari ilişkileri çok sınırlı, bize düşman iki ülkeydi.         
Her iki millette, kapitalizmi öğrendi ve çok canlar yaktı. Hatta işçi ve küçük burjuva Ruslara da Türkler öğretti.Doksanlarda bavul ticareti, sonrasında turist olarak pek çok Rus, ilk kapitalizm deneyini Türklerden öğrendi. Hali vakti yerinde Ruslar arasında Türkiyeyi görmemiş olan çok azdır.
Rusya ve Çin, sadece küçük esnafın ya da ticaret erbabının ekmek teknesi değil, olası Amerikan Ambargolarına karşı da bir sığınak. Bu iki devlet olmasaydı İran, Venezuela, Küba gibi ülkeler daha fazla dayanamazdı. Kıbrıs savaşı sırasında Türkiye,  Amerikan ambargosunu Sovyetler veya Çin ile anlaşıp, delememişti.  Bu yüzden de bu iki ülkeyi kimse kızdırmak istiyor.
Türk milliyetçiliği yapan kimseler bile Uygurların çığlığına sessiz. Banu Avar bile bir kaç yıl önce Uygurları suçlayan ve Çin'i öven yazılar yazmıştı. O zamanlar  gazeteci haliyle Avrasyacılık oynuyordu, Çin ve Rusya'nın o zamanlar Erdoğan ile arası kötüydü ve buna güveniyordu. Deneyimli bir gazeteci olarak siyasetin, hele hele uluslararası siyasetin kayganlığını bilmeliydi.
türk dünyası haritası ile ilgili görsel sonucuOrtada bir gerçek var ki, Türk milliyetçilerinin Ural ve Sibirya Türkleri üzerinde ( Hristiyan Sakha ve Çuvaşlar, Şamanist Hakaslar ve hatta Sibirya'nın en kuzey noktalarııda halen Ren geyikleri ile yaşayan o halklar) üzerinde hayalleriniz var. Onların da dahil olduğu Turan peşinde olduğunu, felsefe öğretmeni Sinan biliyorsa, dünyanın ikinci büyük ordusunun sahibi devlet de biliyordur. İslamcıları sadece Uygurlar üzerinde değil, Çin'in büyük şehirlerine yayılmış Müslüman Han Çinlileri üzerinde düşleri var. Bunu ben biliyorsam, dünyanın ikinci büyük ekonomisinin sahipleri de biliyordur.
Hatta Suriye'de İşid ve benzeri örgütler için savaşan, aileleri ile sayıları on bin kadar olan Uygurları kimlerin desteklediğini de biliyorlardır.
Eninde sonunda Türk milliyetçiliği ve İslamcılık, Çin ve Rusya ile karşı karşıya kalacak. En azından aydınları,  yazarları, çizerleri, zorunlu asimilasyon politikalarına maruz kalan bu halkın yanında olmalıdır.
Lakin politik ve ticari hırsları buna engel olmakta, Uygur Türkleri, Türk faşizminin zulmüne uğramaktadır.