İktidar partisi ve bloku bu seçimde yenilmek bir yana, hezimet almıştır. Zira iktidar partisi ve blogu, on sıfır önde olduğu maçı, bir sıfır yenik bitirmiştir.
Hiç öyle uzun uzun iktidar şu hatayı yaptı, muhalefet bu doğruyu yaptı yorumları kasmayacağım. Önce bu seçimin neden yenilgiden öte hezimet olduğunu anlatacağım, sonra sosyal medyanın seçimlere etkisini anlatacağım.
Bir kere yerel yönetim seçimlerine iktidar partileri, özellikle taşrada beş sıfır, tek başına iktidar partisi on sıfır önde başlar. Taşralılar, belediyemiz iktidar partisinden olsun da, hem belediyeye Kalkınma bakanlığından (eskiden İller Bankası) çok gelsin, hem de iktidar partisine yüksek oy çıkmış ildeniz diye torpilimiz sağlam olsun düşüncesi vardır.
CHP'nin Zonguldak ve Giresun'u kaybetmesinin en başta açıklaması budur. Gene bu açıdan baktığımızda Bolu, Artvin, Kırşehir ve Ardahan gibi küçük yerleri kaybetmiş olması, İstanbul, Ankara, Antalya ve Mersin gibi yerleri kaybetmesinden daha büyük bir sorundur.
İstanbul'u kaybetmek, hele ki Beyoğlu'nu kaybetmek ise, tehlike çanlarının çaldığının göstergesidir. Yıllar önce, 1995 seçimlerinde annem, (Refah partisi) Beyoğlu'nda kazanmışsa, Türkiye'nin her yerinde kazanmıştır demişti. Sonrası malum sonuçlar ve günümüz durumu.
Türkiye'de siyasette değişim daima İstanbul'dan başlamıştır.
Kaybın büyük olmasının diğer sebebi de iktidar medyasının olanca gücüyle muhalefete saldırıya geçmesidir.
Aslında tek parti iktidarı olarak ve bu kadar medya gücü ile AKP, Çankaya ve İzmir'i bile almalıydı.
Buradan da asıl konumuza geliyoruz.
Türkiye'de klasik medya, zaten azalan gücünü, tek yanlı yayımları ile azaltmış, bu tavrını devam ettirerek daha da azaltmaktadır.
Sosyal medya ve intetnet ortamları ise artık kişiyi ve toplumu o kadar kolay yönlendiremiyorsunuz. En azından televizyona göre. Herkes kendi siyasi görüşünün gruplarında takılıyor. En azından Türkiye'de şu an böyle. Televizyonda kitleler, aynı şeyi, aynı anda izliyor, özellikle tek kanal dönemi TRT'sinde durum buydu.
Modern medya kurumlarının hemen her ülkede iki buçuk patronu vardır. İki nesil üst üste medya patronluğu yapanlar ise çok azdır. Güç dengeleri değişince, yayımcılar da değişir. Yeni gazete ve televizyon kanallarının büyümemesi için de her türlü kumpas kurulur.
Bunu 1999 Şehriban Coşkunfırat cinayeti ve sonrasında olanlardan anlayabiliriz. Bu cinayet bahan edilerek önce rock ve metal müzik, sonra da o dönemde henüz yeni doğmuş olan fotokopi dergiciliğine saldırıldı. Özellikle İstanbul'a Akma pasajı ve civarında gelişen, fotokopi ile çoğalan dergiler, pasajın basılması ve sonrasında yoğun medya propagandası ile silindi, gitti.
Aslında orada hedef satanizm ya da rock-metal müzik falan değil. Daha çekirdek halinde olan bu fotokopi medyasıydı.
Daha emeklemeden öldürülen bu medya, zamanla gelişerek önemli bir muhalefet olabilirdi ama merkez medya ve iktidar erkenden fark edip, doğmadan öldürdü.
Şu anda da sosyal medya, geleneksel medyayı, merkez medyadan başlayarak öldürmeye başlıyor. Aslında geleneksel merkez medyanın intiharına yardım ediyor.
Bu seçimde iktidar partisi yanlıları da televizyondan kopmaya başlamıştı. Bunu iktidar partisi son günlerinde anladı. Neredeyse son anda youtube ve benzeri bir kaç ortama reklam verdi. Facebook ve twitter, muhtemelen Cambirdge Analiz skandalının izlerinin korkusundan olacak, reklamları yayınlamak istemedi.
Seçimden sonra ise İstanbul büyükşehir belediyesinde mazbatayı vermek istemedi ve klasik medyayı kullanıp, seçimi kazanan partiye saldırmak istedi.
Saldırdı da, ama başarılı olamadı. Olsaydı, mazbatayı vermek zorunda kalmazdı.
Seçim, tek başına (olamayan, zira ortağı MHP var) iktidar için hezimet gibi hezimettir. Bunu yorumu bambaşka bir yazının konusudur. İktidar yanlısı medyanın hezimeti ise, bundan çok daha büyüktür. Onlar artık iktidarın propaganda silahı değil, iktidar sermayesine yüktür.
Şu anda halen herkes, özellikle de iktidar yanlıları, büyük ölçüde seçimlerin şoku içindedir. Bir kaç hafta sonra şok atlatıldıktan sonra, iktidar cephesinden ilk kavgalar, kovmalar ve kopuşlar olacaktır.
Önümüzdeki yıl bu günlerde, pek çok gazete, dergi, televizyon ve radyo kanalının kapandığını duyacağız veya sonradan birdenbire tesadüfen kapandığını öğreneceğiz.
Çağımız, sosyal medya çağıdır. Nasıl ki, radyo, basının, televizyon da radyonun önüne geçtiyse, sosyal medya da artık diğer tüm sosyal medya araçlarının önüne geçmiştir. Teknolojinin önünde durulmaz.
Bundan sonra reklamcıların ve politikacıların birinci ilgi alanı sosyal medyadır. Bunun için sosyal medya araçları çoğalmalı ve çeşitlendirilmelidir. Rusların vk.com, ok.ru veya Çin'in weibo'su gibi ulusal sosyal medya siteleri de geliştirilmelidir.
Türkiye'de klasik medya, zaten azalan gücünü, tek yanlı yayımları ile azaltmış, bu tavrını devam ettirerek daha da azaltmaktadır.
Sosyal medya ve intetnet ortamları ise artık kişiyi ve toplumu o kadar kolay yönlendiremiyorsunuz. En azından televizyona göre. Herkes kendi siyasi görüşünün gruplarında takılıyor. En azından Türkiye'de şu an böyle. Televizyonda kitleler, aynı şeyi, aynı anda izliyor, özellikle tek kanal dönemi TRT'sinde durum buydu.
Modern medya kurumlarının hemen her ülkede iki buçuk patronu vardır. İki nesil üst üste medya patronluğu yapanlar ise çok azdır. Güç dengeleri değişince, yayımcılar da değişir. Yeni gazete ve televizyon kanallarının büyümemesi için de her türlü kumpas kurulur.
Bunu 1999 Şehriban Coşkunfırat cinayeti ve sonrasında olanlardan anlayabiliriz. Bu cinayet bahan edilerek önce rock ve metal müzik, sonra da o dönemde henüz yeni doğmuş olan fotokopi dergiciliğine saldırıldı. Özellikle İstanbul'a Akma pasajı ve civarında gelişen, fotokopi ile çoğalan dergiler, pasajın basılması ve sonrasında yoğun medya propagandası ile silindi, gitti.
Aslında orada hedef satanizm ya da rock-metal müzik falan değil. Daha çekirdek halinde olan bu fotokopi medyasıydı.
Daha emeklemeden öldürülen bu medya, zamanla gelişerek önemli bir muhalefet olabilirdi ama merkez medya ve iktidar erkenden fark edip, doğmadan öldürdü.
Şu anda da sosyal medya, geleneksel medyayı, merkez medyadan başlayarak öldürmeye başlıyor. Aslında geleneksel merkez medyanın intiharına yardım ediyor.
Bu seçimde iktidar partisi yanlıları da televizyondan kopmaya başlamıştı. Bunu iktidar partisi son günlerinde anladı. Neredeyse son anda youtube ve benzeri bir kaç ortama reklam verdi. Facebook ve twitter, muhtemelen Cambirdge Analiz skandalının izlerinin korkusundan olacak, reklamları yayınlamak istemedi.
Seçimden sonra ise İstanbul büyükşehir belediyesinde mazbatayı vermek istemedi ve klasik medyayı kullanıp, seçimi kazanan partiye saldırmak istedi.
Saldırdı da, ama başarılı olamadı. Olsaydı, mazbatayı vermek zorunda kalmazdı.
Seçim, tek başına (olamayan, zira ortağı MHP var) iktidar için hezimet gibi hezimettir. Bunu yorumu bambaşka bir yazının konusudur. İktidar yanlısı medyanın hezimeti ise, bundan çok daha büyüktür. Onlar artık iktidarın propaganda silahı değil, iktidar sermayesine yüktür.
Şu anda halen herkes, özellikle de iktidar yanlıları, büyük ölçüde seçimlerin şoku içindedir. Bir kaç hafta sonra şok atlatıldıktan sonra, iktidar cephesinden ilk kavgalar, kovmalar ve kopuşlar olacaktır.
Önümüzdeki yıl bu günlerde, pek çok gazete, dergi, televizyon ve radyo kanalının kapandığını duyacağız veya sonradan birdenbire tesadüfen kapandığını öğreneceğiz.
Çağımız, sosyal medya çağıdır. Nasıl ki, radyo, basının, televizyon da radyonun önüne geçtiyse, sosyal medya da artık diğer tüm sosyal medya araçlarının önüne geçmiştir. Teknolojinin önünde durulmaz.
Bundan sonra reklamcıların ve politikacıların birinci ilgi alanı sosyal medyadır. Bunun için sosyal medya araçları çoğalmalı ve çeşitlendirilmelidir. Rusların vk.com, ok.ru veya Çin'in weibo'su gibi ulusal sosyal medya siteleri de geliştirilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder