Türk gibi başlayıp, İngiliz gibi bitir lafı çok eskidir. Hatta ben bayağı eski bir kitapta, Türk gibi başla, Alman gibi sebat et, İngiliz gibi bitir şeklinde olana da rastladım.
Tarihimiz ne yazık ki bunun örnekleri ile dolu. Hatta Cumhuriyet tarihinden örnekler verelim. En ünlüsü Köy Enstitüleri, ne kadar kısa sürdü, bu nesil inanamaz. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, sadece bir dönem mezun verebilmiştir.
Bunlar gibi pek çok büyük projeler, çoğu da sessiz sedasız bitti. Köy enstitülerinin bitirilmesi, komünizm tehlikesi yaygarası ile bayağı gürültülü oldu.
Pek çok gürültü ile başlayan şey, sessizce bitti.Mesela efsanevi GAP projesi: Türkiyeyi bir tarım devi yapacaktı. Sırf GAP ile sulanan arazi, Türkiyeyi beş kere beslerdi. Tarımın iyice dibe vurduğu bu günlerde bu haberi hatırlamak bazı kişilere acı verebilir. Bir sürü barajla ülkenin doğusunu göller yöresine çevirdik ama tarımda dibe batmışız ülke olarak. Sebebi de tarımda üretimi arttıracak politika üretilmemesi.
Devletin tarım için birincil görevi inşaat yapmak değil, politika yapmaktır.
İkinci hususta, 1967'de Turgut Özal'ın, şimdilerde kapanan Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarı olması ile başlayan, 90'larda çılgınlığa ulaşan teşvik kredileri. 90'larda gene doğuda DPT'nın paraları ile bir sürü sözde fabrika kuruldu. O teşvik çılgınlığından geriye terk edilmiş binalar kaldı.
Devletin sanayi için birincil görevi kredi vermek değil, sanayi için politika üretmektir.
Hem devlet planlama teşkilatı banka değildi, banka oldu.
Şu anki mevcut iktidarın da pek çok icraatı öyle oldu.
Önce Avrupa Birliği üyesi olma ve serbest dolaşım hayallerini hatırlayalım. Gerçi bu masal Tansu Çiller döneminden kalmadır ama bu iktidarın da , gündüz vakti patlattığı havai fişekleri ve gene günüz vakti Ankara Kızılay meydanını kapatarak, konser-miting vermesini unutmayalım. (Gerçi orada yüz kişi ya vardı, ya yoktu.)
Öyle ki, say say bitmiyor. Mesela Formüla 1 İstanbul'a turist yağdıracaktı. Kamu bankaları (Ziraat, Vakıf ve Halkbank) merkezi İstanbul'a taşınınca, Merkez bankası da İstanbul'a taşınacaktı (Ekşisözlük'te ilgili başlık halen duruyor). İstanbul,tıpkı Londra gibi, bankalar arası para piyasasının merkezi olacaktı.
Eğitimde de pek çok şey böyle gümbür gümbür başlayıp, sessizce bitti. Okul sütü ve Fatih projeleri mesela. Fatih geriye, okullardaki akıllı tahtalar kaldı. Sayesinde sunumlar ve videolar gösteriyoruz. Hesapta tüm ders kitapları tabletlerde olacaktı vs vs.
Bu cuma günü de sessizce okul meclisi ve okul başkan seçimlerini iptal ettikleri gibi, üzerine bir de yasakladılar. Türk demokrasisi gibi çok işleyen bir şey değildi. Gene de öğrenciler, aday olmayı, propaganda yapmayı, sandık görevlisi olmayı, oy saymayı, tutanak tutmayı falan öğreniyordu. Demek ki artık buna da gerek görülmemiş.
O kadar sessiz sedasız oldu ki, muhalif basın dahi halen haber yapmadı.
Devletin sanayi için birincil görevi kredi vermek değil, sanayi için politika üretmektir.
Hem devlet planlama teşkilatı banka değildi, banka oldu.
Şu anki mevcut iktidarın da pek çok icraatı öyle oldu.
Önce Avrupa Birliği üyesi olma ve serbest dolaşım hayallerini hatırlayalım. Gerçi bu masal Tansu Çiller döneminden kalmadır ama bu iktidarın da , gündüz vakti patlattığı havai fişekleri ve gene günüz vakti Ankara Kızılay meydanını kapatarak, konser-miting vermesini unutmayalım. (Gerçi orada yüz kişi ya vardı, ya yoktu.)
Öyle ki, say say bitmiyor. Mesela Formüla 1 İstanbul'a turist yağdıracaktı. Kamu bankaları (Ziraat, Vakıf ve Halkbank) merkezi İstanbul'a taşınınca, Merkez bankası da İstanbul'a taşınacaktı (Ekşisözlük'te ilgili başlık halen duruyor). İstanbul,tıpkı Londra gibi, bankalar arası para piyasasının merkezi olacaktı.
Eğitimde de pek çok şey böyle gümbür gümbür başlayıp, sessizce bitti. Okul sütü ve Fatih projeleri mesela. Fatih geriye, okullardaki akıllı tahtalar kaldı. Sayesinde sunumlar ve videolar gösteriyoruz. Hesapta tüm ders kitapları tabletlerde olacaktı vs vs.
Bu cuma günü de sessizce okul meclisi ve okul başkan seçimlerini iptal ettikleri gibi, üzerine bir de yasakladılar. Türk demokrasisi gibi çok işleyen bir şey değildi. Gene de öğrenciler, aday olmayı, propaganda yapmayı, sandık görevlisi olmayı, oy saymayı, tutanak tutmayı falan öğreniyordu. Demek ki artık buna da gerek görülmemiş.
O kadar sessiz sedasız oldu ki, muhalif basın dahi halen haber yapmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder