Yıllardır süren bir doksanlar muhabbeti var, şöyleydi, böyleydi diye.
Ben söyleyeyim, doksanlar müzik hariç berbattı. Bosna, Irak savaşları, katledilen siviller, kurulup-dağılan koalisyonlar, ekonomik krizler, iflaslar, banka iflasları, intiharlar vs vs derken bu günkü döneme gelen krizlerin dönemiydi.
Bu dönemde müzikte Rönesans denebilecek şeyler oluyordu. Hep popla anılsa da, Haluk Levent, Bulutsuzluk Özlemi gibi rakçılar, Pentagram, Deathroom gibi metalcilerin, Muazzez Ersoy, Ebru Gündeş gibi Türk sanat müziği şarkıcılarının, Hakan Taşıyan, Hakan Altun gibi arabeskçilerin, pek çok halk ozanının şöhret olduğu, unutulmuş 60'lar ve 70'ler şarkıcılarının (Erol Büyükburç, Ali Rıza Binboğa vs) yeniden kaset yaptığı, Şahsenem gibi Orta Asyalıların Türkiye'ye şöhret olmak için geldiği yıllardı.
O dönem şarkıcılarının sırf adını anmış olmak için yazmak sayfaları alır. Neredeyse her hafta bir şarkıcı şöhret oluyor, bir şarkıcı da unutuluyordu.(Şimdilerin sosyal medya fenomenleri gibi)
O yıllarda bir milyonun üzerinde kaset (albümler genelde kaset şeklinde tüketildiği için kaset denirdi) satmış bazı popçular bile zaman içinde unutuldu. (Şimdilerin milyon tıklananların unutulması gibi)
Olayların merkezinde Kral TV ve Sezen Aksu vardı. O yıllarda her genç popçunun idolü Sezen Aksu'ydu. Her sene Nisan ayı gibi üç-beş eski vokalistini müzik piyasasına sürerdi.Sezen Aksu'dan beste, güfte desteği almak, kasetin 250 bin satmasının ve iki düzine dolu salonlu konserin garantisiydi.
Kral TV ise tamamen Uzan ailesin, özellikle şimdilerde firarda olan şişko (ben de çok zayıf değilim) Kemal Uzan'ın keyfine kalmıştı. Şarkıcı Yeşim Salkım'la evli olan Kemal Uzan, evli bir erkekle çok güzel bir ilişkisi olan (bu evli erkekle çok güzel bir ilişki, eşi Yeşim Salkım'a ait. Bir magazin programında söylemişti) pop şarkıcısı tarafından ret edilince, söz konusu popçunun önce kliplerine ambargo koydu, sonra da Star, Kral ve bilumum tv-gazete ve radyolarında magazinci ordusu ile yerin dibine sokup, piyasadan sildi.
Kral TV ve Uzan ailesi Sezen Aksu ve vokallerinden oluşan kabilesine bile ambargo koyabiliyordu. Yıllarca Sezen Aksu, kabilesi ve pek çok sanatçı (çoğunlukla da solcu) şarkıcı Kral tv ve pek çok Uzan kanalından, Yedikule konserleri gibi pek çok etkinlikten uzak kaldı.
O zamanlar bu Kral'a ve kraliyet ailesine bile diz çöktürecek bir megastar vardı, Tarkan.
Tarkan ilk olarak 1993 yılbaşında televizyona çıktı. Şarkısı Kıl Oldum abi diye dönemin modasına uygun absürt şarkılardan biriydi.
Derken 1994'de Tarkan patladı, ama ne patlayış. İngilzce albümü tutmayınca basın onunla alay etmeye çalıştı. Fakat bu sefer de Tarkan'ın Türkçe albümü yurt dışında çok satınca, hakiki Tarkan fırtınası başladı.
1995 ile 2001 arasındaki baharlar, (94'ü tam patlama olduğu ve fırtınanın hazırlık aşaması olduğu için dahil etmiyorum) Nisan ayında Tarkan'ın albümünü beklemekle geçiyordu. Bu arada kadın şarkıcılar, Tarkan'dan önce, hemde mümkün olduğunca önce kaset çıkarmak için acele ederdi.
Derken mayıs ayında bir gün Tarkan'ın kaseti çıkar, çok satmakla kalmaz, diğer popçuların kasetlerini de satılmaz hale getirirdi.
Çılgınlık kaset satışı ile bitseydi, bu yazıyı yazmaya gerek kalmazdı. 1986 yılında, Dünya üzerindeki tüm ses kayıt ürünlerinin (kaset, cd, plak vs) %5'i Michel Jackson'a aitti. O yaz, haziranın sonu, hatta temmuzun ortasına kadar sadece Tarkan dinlenir, Tarkan dinlenmekten kurtulamazdınız.
O zamanlar her takside, minibüste radyo-kasetçalar olurdu. Eğer kasette Tarkan çalmıyorsa, radyoda Tarkan çalardı. Gün boyu Tarkan çalan radyo kanalları, akşam istek saatlerinde (prime time denen 18-23 saatleri arası telefonla bağlanılan istek saatlerine ayrılırdı) en fazla on beş dakikada bir Tarkan şarkısı istenir, o zamanlar istek şarkı ile laf atma modası gereği de Yakalarsam muck muck şarkısı bazı kızlara veya hasımlara armağan edilirdi. Telefonun ucunda ve radyo başındaki dicey de, az önce Tarkan çaldık ya, demezdi.
Tarkan dinlememek için suya dalsanız, gezinti teknesinden, suyun dibine ulaşırdı, dağa çıksanız çobanın radyosunda çalardı.
Tarkan'ı boykot etmek ne mümkündü? Yıllarca Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay gibi yüksek kaşeli, dev müzisyenleri boykot eden TRT bile, Tarkan'ın gücüne çok az dayanıyor. Zira o günlerde televizyon ve radyo kanalları arasındaki rekabet, TRT'yi de zorluyordu.
Uzan grubu, solcuları sevmez, solcuara kanalını sonuna kadar kapatırdı. Tarkan ise, Hasankeyf'in su altında kalmasına karşı çıkarak, safını belli etse de, ona tavır alamadılar.
Tarkan, şarkılarını Sezen Aksu'dan alıyordu. Bir ara Sezen Aksu ile Tarkan küstü (bu küslük halen sürmekte) ve o zamanlar Tarkan bitti, Tarkan'ı Tarkan yapan, Sezen Aksu besteleridir, deniliyordu. Oysa Tarkan, Sezen Aksu'nun yerini Nazan Öncel ile doldurdu. Nazan Öncel besteleri ile çok güzel albümler yaptı.
Her şey 2001 sonbahar-kışına kadar böyle güzel gitti. Her sene mayıs-haziran boyunca bol bol Tarkan dinlendi. Bu Tarkan fırtısnası Temmuz'un ortalarına doğru sakinleşir, ardından da Serdar Ortaç, Kenan Doğulu ve diğer popçular dinlenmeye başlanırdı.
Ne oldu ise 2001'de oldu. Önce Leman Dergisi çizeri Bahadır Boysal, Tarkan'ın Newyork'da bazı erkek arkadaşları ile samimi fotoğraflarından bahsetti.Sonra o fotoğraflar açığa çıktı.
Ardından da basın ve magazin alemi tüm gücüyle saldırıya geçti. Tarkan o günlerde komedyenlerin bile baş hedefi oldu. Adından saçma sapan espriler ürettiler.
Derken Tarkan bir basın açıklaması yaparak Amerika'ya yerleşti. Onunla alay eden bası, gel gitme anlamında barışmak ve gönül almak istedi ise de Tarkan bir süre yurt dışında yaşayıp, popüler olduğu Rusya'da para kazandı.
Bir kaç sene sonra döndükten sonra ise, hem pop bitmiş, hem de o Tarkan efsunu bitmişti. Daha 1997-98 gibi internetten şarkı indirmeler yüzünden kaset-cd satışları düşmeye başlamıştı. Hatta düşen kaset satışları yüzünden meşhur beste ve güftecileren şarkı alamayan popçular, yavaş yavaş türkülere sarmıştı.
Şimdi düşünüyorum da, doksanları, popun ve müziğin o muhteşem devrinin bitişini tetikleyen Tarkan'a yapılan haksızlıktı. Halkı Tarkan'dan soğutmaya çalıştılar ama sonuçta halk pop müzikten soğudu.
O yıllarda bir milyonun üzerinde kaset (albümler genelde kaset şeklinde tüketildiği için kaset denirdi) satmış bazı popçular bile zaman içinde unutuldu. (Şimdilerin milyon tıklananların unutulması gibi)
Olayların merkezinde Kral TV ve Sezen Aksu vardı. O yıllarda her genç popçunun idolü Sezen Aksu'ydu. Her sene Nisan ayı gibi üç-beş eski vokalistini müzik piyasasına sürerdi.Sezen Aksu'dan beste, güfte desteği almak, kasetin 250 bin satmasının ve iki düzine dolu salonlu konserin garantisiydi.
Kral TV ise tamamen Uzan ailesin, özellikle şimdilerde firarda olan şişko (ben de çok zayıf değilim) Kemal Uzan'ın keyfine kalmıştı. Şarkıcı Yeşim Salkım'la evli olan Kemal Uzan, evli bir erkekle çok güzel bir ilişkisi olan (bu evli erkekle çok güzel bir ilişki, eşi Yeşim Salkım'a ait. Bir magazin programında söylemişti) pop şarkıcısı tarafından ret edilince, söz konusu popçunun önce kliplerine ambargo koydu, sonra da Star, Kral ve bilumum tv-gazete ve radyolarında magazinci ordusu ile yerin dibine sokup, piyasadan sildi.
Kral TV ve Uzan ailesi Sezen Aksu ve vokallerinden oluşan kabilesine bile ambargo koyabiliyordu. Yıllarca Sezen Aksu, kabilesi ve pek çok sanatçı (çoğunlukla da solcu) şarkıcı Kral tv ve pek çok Uzan kanalından, Yedikule konserleri gibi pek çok etkinlikten uzak kaldı.
O zamanlar bu Kral'a ve kraliyet ailesine bile diz çöktürecek bir megastar vardı, Tarkan.
Tarkan ilk olarak 1993 yılbaşında televizyona çıktı. Şarkısı Kıl Oldum abi diye dönemin modasına uygun absürt şarkılardan biriydi.
Derken 1994'de Tarkan patladı, ama ne patlayış. İngilzce albümü tutmayınca basın onunla alay etmeye çalıştı. Fakat bu sefer de Tarkan'ın Türkçe albümü yurt dışında çok satınca, hakiki Tarkan fırtınası başladı.
1995 ile 2001 arasındaki baharlar, (94'ü tam patlama olduğu ve fırtınanın hazırlık aşaması olduğu için dahil etmiyorum) Nisan ayında Tarkan'ın albümünü beklemekle geçiyordu. Bu arada kadın şarkıcılar, Tarkan'dan önce, hemde mümkün olduğunca önce kaset çıkarmak için acele ederdi.
Derken mayıs ayında bir gün Tarkan'ın kaseti çıkar, çok satmakla kalmaz, diğer popçuların kasetlerini de satılmaz hale getirirdi.
Çılgınlık kaset satışı ile bitseydi, bu yazıyı yazmaya gerek kalmazdı. 1986 yılında, Dünya üzerindeki tüm ses kayıt ürünlerinin (kaset, cd, plak vs) %5'i Michel Jackson'a aitti. O yaz, haziranın sonu, hatta temmuzun ortasına kadar sadece Tarkan dinlenir, Tarkan dinlenmekten kurtulamazdınız.
O zamanlar her takside, minibüste radyo-kasetçalar olurdu. Eğer kasette Tarkan çalmıyorsa, radyoda Tarkan çalardı. Gün boyu Tarkan çalan radyo kanalları, akşam istek saatlerinde (prime time denen 18-23 saatleri arası telefonla bağlanılan istek saatlerine ayrılırdı) en fazla on beş dakikada bir Tarkan şarkısı istenir, o zamanlar istek şarkı ile laf atma modası gereği de Yakalarsam muck muck şarkısı bazı kızlara veya hasımlara armağan edilirdi. Telefonun ucunda ve radyo başındaki dicey de, az önce Tarkan çaldık ya, demezdi.
Tarkan dinlememek için suya dalsanız, gezinti teknesinden, suyun dibine ulaşırdı, dağa çıksanız çobanın radyosunda çalardı.
Tarkan'ı boykot etmek ne mümkündü? Yıllarca Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay gibi yüksek kaşeli, dev müzisyenleri boykot eden TRT bile, Tarkan'ın gücüne çok az dayanıyor. Zira o günlerde televizyon ve radyo kanalları arasındaki rekabet, TRT'yi de zorluyordu.
Uzan grubu, solcuları sevmez, solcuara kanalını sonuna kadar kapatırdı. Tarkan ise, Hasankeyf'in su altında kalmasına karşı çıkarak, safını belli etse de, ona tavır alamadılar.
Tarkan, şarkılarını Sezen Aksu'dan alıyordu. Bir ara Sezen Aksu ile Tarkan küstü (bu küslük halen sürmekte) ve o zamanlar Tarkan bitti, Tarkan'ı Tarkan yapan, Sezen Aksu besteleridir, deniliyordu. Oysa Tarkan, Sezen Aksu'nun yerini Nazan Öncel ile doldurdu. Nazan Öncel besteleri ile çok güzel albümler yaptı.
Her şey 2001 sonbahar-kışına kadar böyle güzel gitti. Her sene mayıs-haziran boyunca bol bol Tarkan dinlendi. Bu Tarkan fırtısnası Temmuz'un ortalarına doğru sakinleşir, ardından da Serdar Ortaç, Kenan Doğulu ve diğer popçular dinlenmeye başlanırdı.
Ne oldu ise 2001'de oldu. Önce Leman Dergisi çizeri Bahadır Boysal, Tarkan'ın Newyork'da bazı erkek arkadaşları ile samimi fotoğraflarından bahsetti.Sonra o fotoğraflar açığa çıktı.
Ardından da basın ve magazin alemi tüm gücüyle saldırıya geçti. Tarkan o günlerde komedyenlerin bile baş hedefi oldu. Adından saçma sapan espriler ürettiler.
Derken Tarkan bir basın açıklaması yaparak Amerika'ya yerleşti. Onunla alay eden bası, gel gitme anlamında barışmak ve gönül almak istedi ise de Tarkan bir süre yurt dışında yaşayıp, popüler olduğu Rusya'da para kazandı.
Bir kaç sene sonra döndükten sonra ise, hem pop bitmiş, hem de o Tarkan efsunu bitmişti. Daha 1997-98 gibi internetten şarkı indirmeler yüzünden kaset-cd satışları düşmeye başlamıştı. Hatta düşen kaset satışları yüzünden meşhur beste ve güftecileren şarkı alamayan popçular, yavaş yavaş türkülere sarmıştı.
Şimdi düşünüyorum da, doksanları, popun ve müziğin o muhteşem devrinin bitişini tetikleyen Tarkan'a yapılan haksızlıktı. Halkı Tarkan'dan soğutmaya çalıştılar ama sonuçta halk pop müzikten soğudu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder