14 Eylül 2019 Cumartesi

BARBARLARI BEKLERCESİNE DEPREMİ BEKLEMEK (VE DİĞER FELAKETLERİ)

kavafis barbarları beklerken şiiri ile ilgili görsel sonucu
BARBARLARI BEKLERKEN
Neyi bekliyoruz böyle toplanmış pazar yerine?
Bugün barbarlar geliyormuş buraya.
Senatörler neden yasa yapmadan oturuyorlar?
Neden hiç kıpırtı yok senatoda? Çünkü barbarlar geliyormuş bugün.
Barbarlar geldi mi bir kez, yasaları onlar yapacaklar.
Senatörler neden yasa yapsınlar? Neden öyle erken kalkmış imparatorumuz,
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
şehrin en büyük kapısında neden kurulmuş tahtına, başında tacı, törene hazır?
İki konsülümüzle yargıçlarımız neden böyle
onların başbuğunu karşılamaya çıkmış imparatorumuz. Bir de koca ferman hazırlatmış ona rütbeler, unvanlar bağışlayan.
Ellerinde neden böyle altın,
işlemeli, kırmızı kaftanlar giyinip gelmişler? Neden böyle yakut bilezikler, parlak, görkemli zümrüt yüzükler takınmışlar? gümüş kakmalı asalar var?
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
Çünkü barbarlar geliyormuş bugün, onların gözlerini kamaştırırmış böyle takılar. Ünlü konuşmacılarımız nerde peki, neden herzamanki gibi söylev çekmiyorlar?
neden herkes dalgın dönüyor evine?
onlar pek aldırmazlarmış güzel sözlere. Neden bu beklenmedik şaşkınlık, bu kargaşa? (Nasıl da asıldı yüzü herkesin!) Neden böyle hızla boşalıyor sokaklarla alanlar,
Barbarları Beklerken - Edward W. Said AnısınaBir çeşit çözümdü onlar sorunlarımıza.
Çünkü hava karardı, barbarlar gelmedi. ve sınır boyundan dönen habercilere göre, barbarlar diye kimseler yokmuş artık. Peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?
Yunan yazar Kavafis'in enfes şiirinde, yabancıların, yani barbarların gelişini tedbir almadan, dedikodu yaparak bekleyen Yunanlıları anlatır. 
Şiirin sonunda barbarlar gelmez ama illa bir gün gelecektir ve Yunanlılar aynı aymazlığa devam etmektedir.
Bizde de aynı aymazlık, deprem başta olmak üzere doğal felaketler için de olmaktadır. Öncelikle depremden ve beklediğimiz büyük İstanbul depreminden bahsedelim.
1999 depremlerinden (17 ağustos Gölcük 12 kasım Düzce) beri büyük İstanbul depremlerini bekliyoruz.
Barbarları Beklercesine Depremi Beklemek
Sürekli 7 -7,5 şiddetinden bahsediliyor. Oysa İstanbul, 1509 yılında muhtemelen 8.1 veya üzeri meşhur kıyamet-i uğra (küçük kıyamet)'i yaşamış, tsunamiler surların üzerine çıkmıştı.
Hemen itirazlar olacak. Böylesi bir depreme Japonya bile yeterince hazır değil, biz nasıl olalım?
Bizim önümüzde daha tehlikeli 1755 Lizbon depremi örneği vardır. Çok şiddetli bu deprem, o dönem ülke zenginliklerinin çoğunu barındıran Lizbon şehrinin deprem ve tsunamilerle tamamen harap olması yüzünden Portekiz, sömürge ve deniz imparatorluğu yarışında geri kalmıştı.
Bizse benzer şekilde 1999'dan beri büyük İstanbul depremini beklediğimiz halde ülke sanayi ve ticaretini İstanbul ve çevresine yığmaya devam ediyoruz. 7 ya da 8, sonuçta ülke sanayisinin yarısı doğu Marmara bölgesinde (İstanbul, Bursa, Kocaeli,Sakarya,Düzce, Bolu, Bilecik ve bunlara yakın iller) ve bunu ülkeye dağıtmak yerine yapılan;  sırf arsa rantı için zaten çekim yeri olmuş bölgeyi daha da doldurmak.
Öte yandan 2002 sonrası yapılan binalara hiç de güvenmemeli. Rant hırsı ile çalışan müteahhitlerin, çok sağlam bina, yol, köprü inşa edeceklerine çok da güvenmeyin.
Kaldı ki 2002 öncesi bir yığın bina var ve bu binaların molozlarının döküleceği hafriyat alanı bile belli değil.
(Efes, Milet, Truva gibi antik şehirlerin şimdilerde denize uzak olmalarının nedeni nehirler kadar, şehirlerin çöp, moloz ve hafriyatlarının denize dökülmedir Özelikle deprem sonrası yıkıntıların)
Sorun sadece yıkılacak binalar değildir. Şehirlerin yol, köprü ile beraber, içme suyu ve kanalizasyon durumu ne olacaktır, ülke nüfusunun beşte biri on günlüğüne de olsa (en iyimser tahmin belki de altı ay) nasıl beslenecektir? İstanbul'un bu açıdan derhal tahliye edilmesi lazım.
Şimdi tüm ülkeyi tahliye edemeyiz, geri kalan yerleri de, depreme dayanıklı ve olası depremzedeleri ağırlayacak hale getirmeliyiz. Sadece sağlam binalar değil, bolca geniş,   boş alan (toplanma alanı için), buzhane (morg, 17 ağustos'un en unutulmaz fotoğrafı, morg olarak kullanılan buz pateni pistiydi)falan ayarlamalıyız.
karadeniz sel felaketi 2019 ile ilgili görsel sonucu
Sorun sadece deprem değil. İlkim değişikliği ve küresel ısınma ciddi bir konu. Denizler öyle santim santim yükselmeyecek, bu  ısı değişimi sırasında kutuplardan, buzullardan kopan buzlar, yağmur ve fırtına olarak yere inecek.  Uzun bir dönem ülkemizin suptropikal denen daha yağışlı ya da sellerin daha çok olduğu bir iklime dönme ihtimali vardır. Özellikle Karadeniz yaylalarında sel felaketleri her sene artmakta. Karadeniz'de vadileri boşaltmak, sele daha uygun bir yerleşim düzenlemektir.
Şu günlerde ise Karadeniz yaylalarını oteller ve villalarla dolduruyoruz, olası bir süper selde daha çok kişi ölsün diye.
Neyse, bu kadar yeter. Gene barbarlardan konuştuk ve tedbir almadık.
Unutmadan, bu barbarlar illa gelecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder