11 Nisan 2020 Cumartesi

KAPİTALİZMLE KAPİTALİSTÇE MÜCADELE

İnsan, Kültür ve Homo Economicus > Bilimdili.com
Kapitalist ekonominin baş teorisyeni Adam Simith ve ardılları, insanı Homo Ekonomikus diye tarif  etmişlerdir.
Ünlü Antropolog Bred Malnowsky ise, ömrünü geçirdiği ilkel kabileler arasında hiç Homo Ekonomikus'a rastlamadığını yazmıştır.
Bronisław Malinowski - Vikipedi
Gerçekte Homo Ekonomikus insan, kapitalist çağın ve düzenin insanıdır. Her türlü işinde ve eyleminde karlılık düşünür.
İnsan doğası gereği faydaya yönelse de, homo ekonomikus insan bu faydayı, ne olursa olsun paraya çevirme ve para değeri olarak görme eğilimindedir.
Toplum, kapitalistleştirkçe, homo ekonikuslaşma eğilimi artar. Bu eğilim, burjuva, aristokrasi gibi üst sınıflarda daha fazla, işçi sınıfında daha fazladır.
Şehir bombardımanlarında, şehrin yoksul semtleri öncelikle hedef alınır. Çünkü  daha önceki bombardımanlarda görülmüştür ki, hemen her toplumda, zengin mahalleler bombalandığında zenginler kolayca yoksul evlerine misafir olmakta; yoksullar ise fakir komşularını misafir etmekte fazlasıyla isteksiz olmakta; Bunun sonucu bombardıman sonrası ülke içi kavgalarda tetiklenmektedir.
Üst sınıflar çoğu kez yeni döneme çabuk uyum sağlar ama bazen yeni dönem kendi üst sınıfını yaratmaya başlar, o zamanda direnmek için duygusallaşır ve eski değerlere sarılır.
Akçasazın Ağaları 1 Ve 2 Yaşar Kemal Demirciler Çarşısı Yusufçuk ...Yaşar Kemal'in Akçasaz'ın Ağaları serisinde (Demirciler Çarşısı Cinayeti ve Yusufçuk Yusuf ) böyle bir olayı anlatır. Tarih öncesinde kalma kan davası olan iki Yörük beyinin karşılıklı birbirlerin bitirmesi ama ağaların çocuklarının ortak fabrika açması olayları anlatılır.
Hepsi böyle başarısız girişimler değildir tabi.

Türkiye'de yaklaşık üç yüz kadar aile, dede-baba-torun ve hatta daha bir kaç nesil milletvekilliği ve belediye başkanlığı yapmıştır. Doğu ve Güney Doğu'da her sene 30 civarında AKP-HDP abi-kardeş milletvekili çıkar.
Oysa egemen güçler, üst sınıf, alt sınıfın bu kadar çabuk yeni düzene uymasını istemez. Alt sınıfa her zaman direnmesini söyler.
Bu direnme karşıtlığı aşı karşıtlığı, organ nakline karşı olmak, hatta fabrika kurmaya karşı çıkmaya kadar varır.
Oysa kendisi tüm Avrupa'yı gezmiş, kızını bile Avrupa'nın bilmem neresinde okutmuştur.
Üst sınıf Homo Ekonomikus olduğu halde, alt sınıfları duygusallığa boğar. Mesela özel hastanelerin ve özel okulların çoğu tarikatların elindedir. Bir zamanlar burjuva sınıfı mason localarında örgütlenirken, şimdi tarikatlarda örgütleniyor.
Tarikatlarda örgütlenirken, kendi çıkarları söz konusu olduğunda,  tarikatların muhafazakarlıkları  , masonların gizliliği kadar yalan.
Zira özel hastanelerde hemen hiç türbanlı hemşire ya da sağlık personeli ( acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni vs) yok. Oysa aynı tarikatlar, devlet kadrolarını kendi tarikatının türbanlı görevlileri ile doldurmaya çabalarlar.
Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyasına nasıl bağış yapılır ...Özel okullarda çok farklı değil. Türbanlı öğretmen çalıştırmamak bir yana, her sene yazın Sözcü, Cumhuriyet, Birgün gibi solcu-ulusalcı gazetelere ve benzeri dergilere, internet sitelerine kocaman Atatürk fotoğraflı ilanlar, reklamlar verirler. Tiyatro klüpleri her yıl Atatürk ile ilgili oyun çıkarır.
Dahası bu özel okullarda, öyle bolca seçmeli din dersi ( Kuran, siyer vs) seçilmediği gibi; zorunlu din dersleri de işlenmez. Ders saatlerinde öğrenciler test çözer.
Peki alt sınıf ne yapar?
Dinsiz görünme veya dinsiz kalma korkusu ile çocuğunu Kuran Kurslarına gönderir, okulların seçtiği din derslerini sessizce kabullenir.
Oysa bu son çalıştığım okul, bir devlet okulu da olsa aileler din dersinde ders işlenmesine karşı oldular. Solcu ve Alevi falan mılar diye baktım,  öyle bir şey yoktu. Çocukların isimlerinden de ne kadar dindar oldukları belliydi. Sümeyye, Merve, Furkan, Safa ve benzeri isimlerle aileler siyasi ve dini tercihlerini belli ediyorlardı.

Sonra fark ettim ki bu okulun öğrencileri ve dolayısı ile velileri biraz daha varlıklı ve orta sınıftı. Sonra fark ettim ki tanıdığım hiç bir varlıklı insan, dini öğrenmek için çaba göstermemiştir; onlar dini doğuştan bilir .
Tarikat pansiyon ve yurtlarının o meşhur dini sohbetlerinden, zengin çocukları muaftır. Onlar genelde ergenlik ile işe  başlama arasındaki dönemlerini namazdan, oruçtan uzak, sefih bir şekilde geçirirler.
Sonra üniversite ya da askerlik bitmeye yakın aniden tövbe edip, birden kendilerini dine verip, dini baştan aşağıya herkesten iyi öğrenirler.
Burjuva yani kapitalistler, dinin maddi ögelerini, kazançları yoksa umursamazlar. Zekat örneğini daha önceki yazılarımda vermiştim.
Başka bir konuya dikkat çekeceğim. İktidarın hemen her kampanyasına koşa koşa giden ünlülerden, BİZ BİZE YETERİZ  kampanyasına bağış yapan, çağrı yapan var mı?
Ünlüler bir yana, devletten koca koca yurtları hibe alan vakıflar bu korona günlerinde sesini çıkarıyorlar mı?
Peki biz niye bu kapitalist dünyada kapitalist olmayıp, duygusal davranıyoruz. Biz zenginlerden daha mı değersiziz?
Son olarak, neden bizim seçtiğimiz politikacılar kendilerinden fedakarlık beklemeyip, yeni lüks araç ihalesine çıkıyor ve zenginlerden fedakarlık bekleyen kimse yok?
Zenginler en ufak krizde, tası tarağı toplayıp,  fabrikalarını, şirketlerini yurt dışına taşıyıp, zaten de yılın çoğunu yurt dışında yaşarken; bize reklamlarda vatanseverlik öğütlüyor?
Son olarak devletimiz neden zenginlerden fedakarlık beklemiyor?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder