13 Şubat 2022 Pazar

KOÇGİRİLERİN BİLİNMEYEN TRAJEDİSİ 1 (KOÇGİRİ AĞALARI)



 Başlarken:  Bu yazı, aile büyüklerinden dinlediğim pek çok şeyi de içereceğinden, internet ya da kitaplarda bulamayacağınız bilgiler içerecek, internet ya da kitaplarda bulacağınız pek çok bilginin  de yalan olduğunu anlatacaktır. Koçgiri isyanı, Kurtuluş savaşı ile ilgili en az bilinen, en az araştırma yapılan olaylardan birisidir. Bu isyan ve diğer Kürt isyanları ile ilgili yalanların kaynağı da Nuri Dersimi ya da diğer namı ile Baytar Nuri'dir.



 Nuri Dersimi'nin yalancılığı: Koçgiri isyanı ile ilgili tek derli-toplu kitap (en azından benim bildiğim) Baki Öz'ün kitabıdır. Baki Öz, dikkatlice yaptığı araştırmada Nuri Dersimi'nin yalanlarını ortaya çıkarmıştır. Benzer bir şekilde Hüseyin Aygün'de Mahsur adlı kitabında, Nuri Dersimi'nin yalanlarını sayar. Aygün, Dersimi'nin  yalanlarının sebebini açıklar. Kendisi anılarını, Suriye'de sürgündeyken yazmıştır. Anılarını yazdığı zamanlarda Suriye, Fransız mandası altındadır. Kendisi de Türkiye'deki Kürtleri isyan ettirebilecek önder olduğu iddiasını yaymak için anılarında kendisine bolca yer vermiştir, Kürt isyanlarındaki rolünü abartmıştır. Bunda da amacı, o zamanlar Suriye'yi Manda denen sömürge tipi ile yöneten Fransa ve diğer Avrupa devletlerine beğendirme çabasıdır. (Bu, Hüseyin Aygün'ün iddiasıdır. Aygün, Mahsur adlı kitabında, Dersimi'nin kendisine vaat edildiği iddia edilen bir manastırın, harabe olmuş fotoğrafını da kitabına almıştır. 



Dersimi'nin anılarını doksanlarda popüler yapan da, Doktor İsmail Beşikçi'dir. İtiraf ediyorum kitaplarını okumadım. Baki Öz'ün ve Hüesiyin Aygün'ün kitaplarındaki atıflarla biliyorum. Kitaplarının yeni baskısı yok. Nadirkitap.com adlı sahaflık sitesinde iki kitabının eski baskıları, bayağı yüksek fiyatlarla satılmakta. Bir gün okursam, ayrıca bir yorum yazarım.


Koçgiri kavramı ve olmayan Batı Dersim ile olmayan konfederasyon kavramı: Batı Dersim kavramı, en azından benim için doksanlar ya da iki binlerde duyduğum bir kavramdır. Koçgirililer asla kendilerine Dersimli dememiştir. Dersim, kabaca bugünkü Tunceli ve civarının adıdır. Osmanlıca ve Arapça'da Der kapı, Sim'de gümüş demektir ve bir zamanlar var olmuş olan gümüş madenlerinden adını alır. Koçgiriler, Kurmaç iken, Dersimliler Zaza'dır. Ortak noktaları Alevi olmalarıdır.

Koçgiri kelimesi ise büyük göç, Kurmançice büyük göç ya da göç edenler anlamına gelir. Siirt civarında da göçebe topluluklara Köçer denmesinden, bu kelimenin de Türkçe göç kelimesinden geldiğini düşünüyorum.

Koçgiri olarak biri dar, iki geniş anlamda topluluk tanımı vardır. Birincisi Sivas-Erzincan ve civarındaki Kurmanci dili konuşan Kızılbaş Kürtrlerin gelen bir tanımı, diğeri de bu Kürtler arasındaki en büyük ve yönetici Koçgiri aşiretinin özel adıdır. Sivas'ın Zara ilçesinin eski adı da Koçgiri'dir.



Bu yazıyı yazma sebebim de, Yılmaz Özdil'in Son Cüret kitabındaki Koçgiri isyanı ile ilgili bölümdür. Çok ısa alınan bölüm, muhtemelen internetten ve Nuri Dersimi-İsmail Beşikçi tarafından yayılan bilgilerden kesip-kopyalamıştır. Dersimi, 17 aşiret saymış ve bir konfederasyon olduğunu yazmış. Belki de daha fazla aşiretten oluşan bir birlik vardır ama olan şey bir konfederasyon değil, Koçgiri ağalarının. özellikle Alişir ağanın diktatörlüğüdür.

Şimdi ben de Koçgiri topluluğunu Zeruken aşiretindenim. Yani hem Koçgiriyim, hem de değilim zira Zerukenim. Zira dış dünya, hepimize birden Koçgiri diyor. Diğer aşiretler (Babikyanlar, Gegeller vs) de, son on yıldır artık kendisine doğrudan Kıçgiri demekte.

Beşikçi'nin anlattıklarına bakarsanız, ortada nerdeyse kurulan bir cumhuriyet veya ona benzer bir aşiretler kurultayı vardır. Oysa Koçgiriler tarihleri boyunca Koçgiri ağalarının yönetiminde olmuşlar, bildikleri tek örgütlenme, Koçgiri ağalarına itaat etmek olmuş, isyanın bastırılması, Koçgiri ağalarının Balıkesir'e sürgünü, cumhuriyet döneminde de ağaların otoritesinin kalmaması sonucu örgütsüz kalmıştır. Sonradan da büyük şehirlere ve Almanya'ya göç başlamıştır. 

Bu örgütsüzlükte Koçgiriler, kalabalık olmalarına rağmen siyasette pek varlık gösterememişler, Sivas ya da Erzincan'dan Koçgiri milletvekili çıkmadığı gibi, isyanın merkezi İmranlı ilçesi bile ancak son seçimde ve dört oy farkla CHP'li ve Alevi bir belediye başkanı görmüştür.

Seksenli ve doksanlı yıllarda Koçgiri ağalarının aslında Sünni olduğu ve Bitlis-Bingöl civarında akrabaları ile halen görüştükleri dedikoduları çıkmış, iki binli yıllardan itibaren de bu dedikodu unutulmuştur. Aslında bu dedikoduya sebep olarak Koçgirilerin diğer aşiretlerin üyeleri ile evlilik yapmaması ama kirvelik, mushaiplik gibi yollarla akraba olmasıdır. Mushaiplik ve kirvelik ise, aileler arasında yedi nesilden evliliği yasaklayan bir yapay akrabalık sistemidir. Amca ya da teyzenizin kızı ile evlenebilirsiniz ama babanızın ya da kendinizi mushaipinin-kirvesinin uzak akrabaları bile artık size uzaktır. İki binlerde ise hem Sünniler ve diğer topluluklar, hem de aşiretler arasında evlilikler yaygınlaştı.

Koçgiri ağalarının diktatörlüğü ve Osmanlıya bağlılığı nedeniyle (bundan daha sonra bahsedeceğim) Dersimliler başta olmak üzere, diğer Kürt toplumları da isyana katılmak bir yana Ankara hükümetine destek veriyorlar. Zaten kendi halkını açlıktan öldüren (Koçgiri kıtlığından da bahsedeceğim) bir diktatör aşiretin egemenliğine girmek çok da akıllıca değil.

Son olarak, Koçgiriler ile Tunceli-Dersim bölgesindeki Koçuşağı aşireti arasında isim benzerliği ve Kızılbaş olmak dışında ortak noktaları yok.

Yazı uzun olduğu için burada kesiyorum ama bütünlüğü de bozulmasın diye araya başka yazı eklemeyeceğim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder