kaset etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kaset etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2025 Cumartesi

KULAKLIĞIN MÜZİK SEKTÖRÜNÜ BİTİRMESİ



Müzisyenlik mesleğinin altın çağı geride kaldı. Bu çağ kabaca 1950-2000 tarihleri arasındaydı, müzisyenliğin dünyada en çok para kazandırdığı çağ, bu zamanlardı. Bu dönemde iyi bir müzisyen olmanın ödülü, çok satan plak-kaset-cd gibi materyallerden gelen para ile devasa stadyum konserleriyle gelen paralardı. Ülkemiz için buna gazinoculuğun altın çağı ve sıkı sözleşmelerle alınan ücretler de eklenebilir.  Seksenli yılları hatırlıyorum, İzmir Enternasyonel Fuarı, gazinolarıyla ünlüydü, pek çok sanatçı, Eylül ayındaki üç haftalık fuar döneminde, yılın geri kalanından daha fazla para kazanırdı. Türkiye'de müziğin altından öte elmas çağı, 1991'de Aşkın Nur Yengi'nin ilk al bümünün bir milyonun üzerinde satmasıyla başlayan pop müzik patlamasından, 1997'de ADSL internetin ve MP3 formatının yaygınlaşıp, albüm satışlarının birden düşmesi arasındaki o kısa dönemdir. Gene de 2006'da İbrahim Tatlıses'in bir albümü, bir milyonun üzerinde satan son albüm olmayı başarmıştı. Müziğin fiziksel materyal olarak bitişi, 2010'dan sonra hızlandı. Pek çok sanatçı, kaset yada cd çıkarmak yerine, kolleksiyonluk plak çıkardı. Kasetçi-plakçı dükkanları kapandı; artık müzik albümleri, cd formatında ve benzinliklerde satılır oldu, o da karma albümler olarak. Youtube,  Spotify gibi alanlardan elde edilen gelirler, kaset-cd satışlarının yerini tutmadı.

Müziği bekleyen asıl tehlike başkaydı. Kibrit kutusu büyüklüğünde ipodlar, sadece kulaklıla kullanılabiliyordu. Kulaklık, yeni bir icat değildi, hatta Sony'nin 1979'da walkman'ı icadından beri de yaygın sayılırdı. Ancak artık yavaş yavaş hoparlörler azalmaya, başkasının müziğini yada radyosunu dinlememeye başladı. Akıllı telefonlar ve işletmelerin televizyon açmak yerine wi-fi bağlantısı sunmaya başladı. Müzik endüstürisinin  gizli ölümü de böyle başladı.

Eskiden yetmiş milyonluk ülkede, elli bin civarı satılmış albümün (o zamanlar albüm demezdik, kaset derdik daha çok) şarkılarını bile duymuş ve hatta bazılarının sözlerini ezberlemiş olurduk. Çünkü çevremizde o kaseti yada şarkıyı çalan teyplerin, müzik setlerinin, radyoların sesi olurdu. Bazı evlerde kocaman mğzik setleri vardı, pek çok evde muhtemelen halen vardır, ama atıl vaziyettedir muhtemelen. Böylece o müzisyeni herkes tanıyor, sevmeyenler de dinleye dinleye seviyordu. Ünlenen şarkıcılar daha sonra sinema-dizi oyuncusu oluyor, konserleri talep görüyordu. Şimdi ise dizi oyuncuları yada sosyal medya fenomenleri albüm çıkarıyor. Müzisyenlerin ünlü olduğu çağdan, ünlülerin müzisyen olduğu çağa geçtik.

Şimdilerde ise internette Youtube yada Spotify'da milyonlar izlenmiş bir şarkıyı anca sosyay medyada, filmde yada dizide fon müziğiyse duyabiliyorum çoğu kez; ya da birileri tavsiye ediyor, anlatıyor, çok şaşırıyorum; ben niye duymadım diye. Arık müzik dinlemek, kitap okumak gibi bireysel bir iş haline geldi. Bu yüzden artık yeni nesil müzisyenlerin, tüm topluma ulaşmaları fazlası ile zor. Yeni nesilde belki sosyal medyada veya dijital platformlarda efsane dinlenme oranlarını göreceğiz fazlasıyla ama artık o devasa stadyum konserleri, devasa kalabalıkları artık çok zor.

Böylesi müzik sektörü için kötü olsa da, bazı bakımlardan iyi oldu; başkalarının şarkılarına maruz kalmak aslında iyi bir şey de değildi. Artık ortaya çıktı ki, arabesk müzik, dolmuş müziğiymiş, dinleye dinleye sevmişiz mecburen.