Azalarak biten İslamcı şeyleri yazarken, son üç harfli marketler tartışması, bana Anadolu Kaplanları sıfat tamlamasını hatırlattı. Doksanlı yıllarda ardı ardına fabrikalar açan Kombassan ve Yimpaş başta olmak üzere, ülkenin dört bir yanında, Konya'nında her ilçesinde fabrikalar açan halka açık sermayeli şirketler için söylenirdi bu sıfat tamlaması. Siyasal İslamın ekonomik refah vaadinini anahtar kelimesiydi. Bu halka açık sermayeli şirketlerle, küçük sermayeler birleşecek ve dev şirketler, ülkeyi sanayiye boğacaktı. (O zamanlar bu kadar sık petrol-doğalgaz ya da jelibon rezervi bulunmuyordu.)
Bu şirketler, her ne kadar adlarında Anadolu kelimesi olsa da, çoğu merkezi İstanbul'da bir caminin emekli müezzini olan tarikatlar tarafından yönetilmektedir. Son tartışmalara neden olan BİM'in Erenköy cemaati denen vakfa ait olduğunu da Barış Terkoğlu'nun yazısından öğrendim. FETÖ'nün tarikat şirketleri TUSCON denen bir dernekte birleşmişti. Şimdi sormak isterim TUSCON üyelerinden hapiste olan var mı? 15 günlük acemi erler halen hapiste. Şimdi ben maddi sebeplerden dolayı BIMCEL kullanıyorum diye iki buçuk yıl sonra bir darbe teşebbesünden sonra terörist diye tutuklanmam umarım. Hiç FETÖ okuluna-dershanesine gitmedim; Bankasya'nın kapısından bile içeri girmedim. FETÖ yurt ve evlerinde bir gece bile kalmadım. Yalnız iki kere ziyaret ettim. Biri öğrenciyken, 1997 yılıydı sanırım, Isparta'da hemşehrilik sebebi ile tanıştığım alt sınıf bir öğrenci beni öğrenci evine davet edilmiş ve orada Risale-i Nur (Said- i Nursi)okuması dinlemiştim. Ortamda F.G'nin bir resmini görmemiştim ama daha o zamanlar bu tür evleri başkası işletmezdi. Diğeri de 17-25'den sonra birgün kendi öğrencilerimi ziyaret ettiğim öğrenci evinde, sohbetin sonunda öğrenmiştim. Bütün bu süreçte FETÖ ile tek ticari ilişkim, o zamanlar sürekli olarak aldığım Atlas dergisi ve bazı ucuz kalemler almak oldu. Oysa bu ucuzluk marketlerinden çok alış-veriş ettim ve arada bir de ediyorum. Bu marketler, eskisi kadar ucuz değiller ve hatta pahallı olması ile ünlü marketler ( Ankara'nın yerel marketi Çağdaş ve MİGROS'u biliyorum ben ve onları örnek vereceğim.) bazı ürünlerde daha ucuz olabiliyor. Bu üç harfli marketler, ancak kendi özel ve çoğu kez çok kalitesiz markalardan alırsan ucuz o da her zaman değil. Kaldı ki epeydir market zincirlerinin tüm şubelerinde aynı ürüne aynı fiyat uygulaması da olmuyor. Kiranın yüksek olduğu semtlerde aynı ürünler daha pahallı iken, kapı komşusu yerel marketlerle rekabetten dolayı da fiyatlar daha ucuz olabiliyor.
Benim yazacaklarım ise daha geniş çaplı. Bu market zincileri, Anadolu Kaplanlarının ucuzuluk vaadiydi. Bu kaplanlar, ülkeye sanayileşme ve kalkınma da vaat etmişti. Bu halk iktidara hem seçimlerde hem de referandumlarda oy verme sebeplerinin başında, bu ani kalkınma vaatleri vardı. İşsizlik bitecek, ülke süper kalkınmış bir teknoloji ülkesi olacaktı. Sonuçta bunların hiç biri olmadı. Bu tarikat holdingleri pek çok alana el attıkları gibi, çoğu kez de kendilerini gizlemekteler. Mesela özel hastanelerin neredeyse hepsi, bu tarikat holdinglerine ait ama bu hastanelerde çok az türbanlı doktor-hemşire var. Benzer şeilde tarikatlar, eğitim sektörüne de hakimler. Her yaz Cumhuriyet, Sözcü ve Birgün gibi gazetelere, bol Atatürklü ilan veren ve Atatürklü tiyatrolar oynayan pek çok özel okul da tarikatlara ait. Para kazanma konusunda tamamen pragmatist (faydacı) ve hatta oportünizstler (Fırsatçı). Pek çoğu 12 Eylül döneminde de zengin olmuş. Geçenlerde Uğur Mumcu'nun Cumhuriyet gazetesi yazılarının derlemelerinden biri olan, 12 Eylül ve Şeriat adlı kitabı okudum. O gazete yazılarının ilk yayımlandığı tarihlerde daha ilkokul çocuğuydum. Sonra okumak bugünlere nasip oldu. Bugünün beşli çete üyeleri ve tarikat şirkelteri, 12 Eylülü pek sevmiş. O dönem gazetelerine de bir göz atın.
Bu Anadolu Kaplanı denen tarikat holdinglerin belkemiğini oluşuturuyor. Fetöcüler bile en son, Banksaya'da, banka kapanmasın diye tesbih çekip, dua ediyordu. Tarikatların yurtları ve kuran kursları, bu holdinglerin eleman devşirme kurumları. O kadar ki, işlerine yaramayacak gençleri, yurtlarından çabucak atıyorlar. Sadece kendi şirketlerinde ya da tarikatların faaliyetlerinde çalışmaya değil, devlete sızmaya da adam arıyorlar. Devlete sızma amaçları da artık daha fazla rant. Anadolu kaplanları diye diye başımıza çıkarılan bu tarikat holdingleri, giderek ekonomiye daha büyük yük olmakta.
Onları sevimli göstermemek adına, bu yazıma görsel eklemiyorum.