BENCE 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNİN BAŞARISIZ
OLMA SEBEPLERİ
1)İdeolojisiz
kalmak: Şimdi en akp’lilerin de kabul
edeceği gibi iktidarının ilk yıllarında akp ile fetö ilişkileri çok sıkıydı. Fetö’nün
AKP’yi devirmesi için gerekli bir ideolojisi yoktu. Ekim devriminden evvel, Bolşevikler ile
Menşevikler arasında da uzun süre bir işbirliği olmuştu. Bolşevikler, çarlığı
devirmedi, çarlığı zaten Menşevikler devirmişti. Menşevikler ile Bolşevikler
arasındaki fark ideolojikti çünkü sınıfsaldı. Akp ile fetö arasında sınıfsal
bir durum yoktu, sınıf içi bir kavga vardı belki. Üst sınıflar arası kavgalar
da devrimlere sebep olabilir. Sınıf içi kavga da çok belirgin değildi. Bu yüzden
17-25 Aralık soruşturmalarından sonra kitleler ve diğer tarikatlar, fetöden
ayrılmaya başladı. 17-25 Aralık ile 15 Temmuz arasındaki yaklaşık iki buçuk
yılda, özellikle esnaf, cemaatten süratle kaçtı. Esnaf, daha 2014 ocağında
kitleler halinde, vadeyi de kırdırarak, Bankasya’dan paralarını çekmeye
başladı. Fetullah ise Pensilvanya’da 5 kuruşunuz bile olsa yatırın diye fetva
verdi. Gene de para çıkışını
durduramadı. Çünkü akp’yi devirmek, sınıflarının da, sınıf içi çıkarlarının da
aleyineydi.
2)FETÖ
Cemaatinin gevşekliği, avanta kaynağı olması: Cemaat hiç sıkıya gelmedi, 28 Şubatta
türbanlarını ilk çıkaran onlar oldu. 12 Eylül’de generallere övgüler düzdüler.
17-25 Aralık operasyonlarından sonra da zoru gören cemaat, sıcak çaya atılmış
küp şeker gibi dağıldı. Çünkü bu gerçek çatışmaydı ve bu çatışma da fetönün
iktidara gelmesi ve kalması için çabaladığı akp ve muhafazakâr-dinci kesimin
idolü olan Recep Tayyip Erdoğan’a karşıydı. Önce küçük ve orta büyüklükteki
esnaf kaçtı. Nur evlerine, vakıflara ve himmet denen haraçlara para vermeyi
kesti. Zaman gazetesi, Sızıntı, Aksiyon
dergileri gibi yayımların abonelikleri bıçak gibi kesildi. Ardından Bankasya’dan
mevduat kaçışı başladı. Bankasya konusu en hassas konuydu, banka çok sarsılmış
olmalıydı ki Fetö, Pensilvanya’dan, beş liranız da olsa yatırın diye emretti.
15 Temmuz sonrasında sadık tarikatçılar, en fazla bu ölçüye alınarak tespit
edildi. Memurların da pek çoğu, en azından görüntüde reisçi oldu. 15 Temmuzda
ise twitter’dan ve bazı yandaş kanallardan sokağa çıkmayın demekten
başka bir şey yapmadılar. O gece sokağa çıkması gerekenler, cemaatçilerdi. Oysa
gecenin ilerleyen saatlerinde bazılarının darbe aleyhine sokağa çıkmaya
başladığı ortaya çıktı. En son iki astsubay, darbeyi ilk duyduklarında hayırlı
olsun diyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde halk sokağa dökülünce de darbeye
direniyorlar. O ilk hayırlı olsunun kaydedilme ihtimalini düşünemiyorlar. Bir
de, o gece Erdoğan’ı kaldığı otelden kaçıran helikopter pilotunun bile
telefonunda bylock denen program bulunmuş.
3)Erdoğan
mitinin, Fettullah mitini ezmesi: Fettullah
Gülen ve cemaatinin hiç zora gelmediğini yazmıştık. Fettullah’ın kendisi de,
malum, sızmayı itiraf ettiği videodan sonra aynen Amerika’ya, Pennsylvania’ya
kaçtı. Bütün bu yıllar için Erdoğan, hapis yattı, parti kurdu, iktidara geldi
ve defalarca seçim kazandı. Fettullah ise okyanus ötesinden emirler yağdırmakla
yetindi. Bu arada Erdoğan, fetö medyasından ayrı kendi havuz medyasını kurdu ve
bu medya her gün Erdoğan’ı övdü. Halk için fetö, çok uzaklarda bir isimdi.
4)Erdoğan
iktidardan gidince ortalığın karışacağı korkusu: Aslında iktidar partisi, yıllardır bu korku ile halkı yönlendiriyor. Akp ya
da Erdoğan yerine Pensilvanyalı’nın gelmesinin doğuracağı kargaşa, tarikatın
kendi mensuplarını bile ürküttü.
5)Muhalefetin
Fetö’den, Erdoğan ve akp’den daha fazla nefreti etmesi: AKp
kurulmadan getirmişti. 17-25 Aralık operasyonlarından sonra, Balyoz ve Ergenekon davalarının kumpas
olması, Zekeriya Öz ve diğer Fetöcülerin bu kumpasları düzenleyenler olduğunun
açığa çıkması, onlara nefretin daha da artmasına sebep oldu. Diğer bir sebepte,
fetö iktidara gelindiğinde, muhalafet
bile yapılamayacak olmasıdır. Şeyhleri, Humeyni gibi uçakla Türkiye’ye
geldiğinde ilk önce, hatta Akp ve Erdoğan’dan önce solcuları, Atatürkçüleri
başta olmak üzere tüm muhalefeti sindirmek olacaktı. Yalandan olsun, muhalefet
yapamayacaktı. Arkasına Amerika’yı alıp, ülkeyi tam bir Amerikan sömürgesi
yapacaktı.
6)Diğer
cemaatlerin Fetö devlet başkanlığını, kendi mevkilerine uygun bulmaması: Fetö
büyüdükçe, diğer cemaatlerde kendi çapında büyüdü. Hepsi akp ve Erdoğan
iktidarından memnundu. Fettullah Gülen’in siyasi iktidarı da ele alması, onlar
için can sıkıcı olacaktı. Mevcut dini iktidarlarını da kaybedeceklerdi. Humeyni,
İran’da iktidara gelirken, kendisine en ufak muhalefet edenleri, mollalar da
dahil, hatta özellikle mollaları, ezdi geçti. Mollalık cübbelerini ve
yetkilerini ellerinden aldı.
7)Halkın
darbe tecrübesi: Türk toplumu
darbelerden çok şey kaybetti, pek bir şey de kazanmadı. 27 Mayıs 1960, 12 Kasım
1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve
benzeri darbe ve darbe girişimleri, Türk toplumuna hep zarar verdi, hep acı
getirdi. İnsanlar artık iktidarlar, darbe ile devrilsin istemiyordu.
8)Şartların
olgunlaşmamış olması: Kenan Evren,
12 eylül öncesi anarşi ve teröre uzun süre göz yumduğunu (daha doğrusu konsey
olarak yumdukların) kendisi de itiraf etmişti. Ülkede pek çok kişi, 12 eylül
darbesini ilk duyduğunda, oh be, hayatım kurtuldu demişti. 15 temmuz öncesinde
ortam çok içi açıcı olmasa bile (halen de öyle değil), öyle bir şu hükumet
gitse de, ya da kaç aydır hükumet kurulamıyor, kardeş kardeşe düşman olmuş
durumu yoktu. Ahmet ve Mehmet Altan kardeşlerin ve Nazlı Ilıcak’ın yazıları da,
ancak kendi eş-dost çevresini etkiliyordu.
9)Darbeyi
yapanların asker olmaması: Darbeye
karışanların hepsi, soru çalarak, birbirlerini kollayarak sınav kazanmış, rütbe
kazanmış kişilerdi. Askeri okuldan diplomanız olması, sizi asker yapmaz. Çünkü
siz, öğrenmeniz gerekenleri öğrenmemiş, rütbe ve göreviniz için gerekli
yetenek, bilgi ve becerileri kazanmamışsınızdır. O gece bir askerin yapmayacağı
hataları yaptılar. Riskleri hesaplamadılar. Çünkü gerekli askeri eğitimi
almamışlardı. Asker elbisesi giymeniz, sizi asker yapmaz, rütbeleriniz de
yapmaz. Siz o askerlik becerilerine sahip misiniz, mesele odur.
10: O gece
yapılan hatalar: 12 Eylül ve 27
mayıs darbeleri (diğerleri darbe yaparız yoksa haa.. demek olan muhtıralardı),
radyo ve televizyonun (27 mayısta o tek kanallı televizyon da yoktu) devletin
egemenliğinde olduğu dönemde, gece 3-5 arası, uykunun en tatlı saatlerinde
olmuş, bitmiş, sabah uyanan insanlar da, olanlar oldu hissine kapılmıştı. Darbe gecesi ile ilgili halen bilinmeyen ve
açıklanamayan çok şey var. Cumhurbaşkanını otelden çıkaran pilotun bile
telefonundan bylock çıkması, bazı 15 temmuz gazilerinin fetö davalarında sanık
olması gibi. Darbenin bence en ironik tarafı, 12 Eylülün meşhur işkence grubu
DAL’a (Derin Araştırmalar Labavatuarı. 1. Ve 2. Şube polislerinden oluşuyordu)
mekan olan Ankara İl Emniyet
müdürlüğünün, 15 temmuzda en şiddetli çarpışmalara sahne olmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder