Şu
günlerin en önemli konularından biri, ateşli liberal Murat Belge’nin, tehlike
altındaki akademisyenler kadrosundan, Oxford üniversitesinde çalışmak
istemesiydi. Yıllardır bu iktidarı öve öve bitiremeyen Liberallerin bu halleri
alay konusu oldu hemen. Askeri vesayet kalkıyor, demokratikleşiyoruz çığlıkları
ile AKP’yi destekleyen Liberal güruhun düştüğü halin en iyi simgesiydi bu. Bu güruhun, Taraf gazetesinin, intihar eden
Yarbay Ali Tatar’ın ölümünden sonra attığı ‘’DAHA KARPUZ KESECEKTİK’’ manşeti
sık sık hatırlatıldı. Yıllarca yalan haber ve kumpaslarca, özellikle
Atatürkçüleri nasıl hedef aldıkları da unutulmadı.
Liberalleri
savunanlar vardı elbet. 24 (yirmi dört) yabancı Nobel ödüllü kişi (bilim adamı
ve yazar) Altan kardeşlerin ve Nazlı Ilıcak’ın serbest bırakılması için Türk
hükumetine çağrı yaptı. Türkiye’de pek umursayan olmadı. Umursama ilginç yerden
geldi. Kürtçülerden ve Sosyalistlerden, daha doğrusu benim çok Solcular dediğim
güruhtan. Kürtçüler bir yana, bu çok solcular dediğim güruhun (ÖDP, TKP gibi
legal DHKPC gibi illegal partilerin üyeleri)
ne diye savunuyordu bu Liboşları?
ÖDP
en başta olmak üzere bu çok solculuk güruhu ne işe yarar belirsizdir. Sosyal
Demokratlardan beslenip, onları kötülerler. Türkiye’de Sosyal Demokrasi biraz
oy kazanacak olsa, bunlar derhal Sosyal Demokrasiye saldırır, özellikle de
CHP’yi yeterince solcu bulmazlar. Bu dönemlerde CHP (bir ara da SHP)’yi az solcu bulur, yeterince
solcu bulmazlar. Liberallerin tamamına
yakını da eskinin çok solcularıdır. Seksenli yıllardan beri de bunlara dönek,
dönek deyip dururlar. Şimdi tutuklanan döneklerin özgürlüğü ve dışarıda
kalanların itibarı için uğraşmakalar. Sesleri cılız çıkıyor, zira onları
dinleyen pek yok.
Üstelik
bu kitle, kumpas davaları zamanında Atatürkçüler en absürt delillerle
yargılanırken sessiz kalmışlardı. Bu topluluk, uzun süredir HDP’yi tercih
ettiğinden, CHP ya da DSP’ye de oy vermiyor üstelik. Düşük oy oranlarına rağmen,
eylemlilikleri ile övünüyorlardı. Geziden sonra bu konuda da Sosyal
Demokratların gerisinde kaldılar. Kaldı ki Gezi’yi başlatan HDP milletvekili
Sırrı Süreyya Önder de olsa, ilk terk eden de, Gezi de darbeyi gördük siyen Selahattin Demirtaş oldu. O zamanlar
malum, açılım denen şey vardı. Şimdilerde görmüştür darbeyi.
Bu
çok solcu, Kürtçü ve Liberallerin tek
ortak noktası, Atatürk düşmanlığı ya da pek sevmemesi diyelim. Şimdi Kürtçü ve
çok solcuların, Liberallerin savunmasındaki ortak nokta bu mu acaba? Belki de
başka bir şey.
Geçenlerde
bir arkadaşın arkadaşının arada yazı yazması sebebi ile takip ettiğim bir haber
sitesinde, Murat Belge’yi savunan bir yazı okuyunca, bu yazıyı yazmaya karar
verdim. Bu yazıya göre özellikle Kırmızı Kedi yayınevi, basit bir olayı
büyütüp, Murat Belge’yi linç etmekteydi.
Belge’nin yaptığı basit bir iş arama çabasıydı. Sanki yıllarca canhıraş bir şekilde
Erdoğan’dan daha fazla Erdoğancılık yapıp, tüm AKP muhaliflerini linç eden
kendisi değildi. Yaptığı ise, yıllarca demokratkleşmesi ile övdüğü iktidarı,
diktatörlükle suçlayıp, iş ile beraber, sığınma dilemekti. Yazıda bunlardan
bahsetmiyordu.
Ha
tabi Murat Belge, bu tehlike altındaki bilim adamı olursa Oxford’a gidecekti ve
orada da Türkiye’de birilerini savunabilirdi. Bunun için de Türkiye’de muteber
olmalıydılar. İşin acı tarafı, artık çok
geç, onları AKP harcamadı, onlar kendi kendilerini harcadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder