FEMİNİZMDEN ÖNCE KIZ
KARDEŞLİKMalumunuz
memleketimde kadına şiddet ve kadın cinayetleri durmuyor. Beni bu konuda rahatsız eden konulardan biri
de, kadınların birbirini pek tutmaması ve birbirlerine düşman olması.
Bu
değişiyor ama çok yavaş. Özellikle şiddet olaylarında sosyal medyada çabuk
örgütleniyorlar. Peki, bunu sadece şiddet sonrası destekle sınırlamak ne kadar
doğru? Ayrıca bu şiddet sonrası destek, daha ziyade bir acımaya sonrası
dilenciye verilen paraya benziyor. Sosyal medyadan (çoğunlukla twitter) bir
şeyler yazıyor veya paylaşıyorsunuz. Küçümsemiyorum bunu, zira şiddet mağduruna
ciddi bir psikolojik destek veriliyor.
Yapılmayan
şey, erkeklerin şiddet göstermesini engellemek, bu şiddet gösteren erkekleri de
kadınlar yetiştiriyor. Bunu sadece anne olarak yapmıyor, öğretmen, hemşire ve
hatta başka kadınların arkadaşları olarak da yapıyorlar.
En
başta erkek çocuğa, sırf erkek olduğu için öz bakım ve kendi hizmetini yapamaz
hale getiriyorlar. On sekiz ay askerlik yapan asker, 549 gün yatağını topluyor,
teskere günü yatağını toplamadan gidiyor. Çünkü onun yatağı, askere gitti güne
kadar annesi ya da kız kardeşlerinden biri tarafından toplanmış, böylece erkek,
erkek olduğu için bu işleri yapmaması gerektiğini öğrenmiş. Benzer şekilde
askerler, bulaşıktan, çamaşırdan falan da nefret ediyorlar.
Kadınların
bu hizmet etme merakları sadece erkeklere eş, anne, abla, kardeş ve hatta
sevgili olmak gibi bağlarla sınırlı değil. Kadınlı, erkekli (ya da kızlı
erkekli mi diyelim) gruplarda kadınlar hemen hizmet işini devralıyor. Bunu da
pek çok kere farkında olmadan yapıyor. Çünkü bu öğrenme, derin öğrenme. (Gene
yeni bir kelime icat ettim)
Kadınların
derin öğrenme ile öğrendiği tek bilgi bu değil. Garip bir şekilde pek çok
kadın, dayak ya da cinsel istismar durumlarında kadının haksız olduğunu da
öğrenmiş olmalılar ki, o saatte orada ne
işi vardı ve kesin adama bir şeyler
etmişti diyenler de hemen türeyiveriyor.
Tespit
ettiğim üçüncü derin öğrenme ise, benim açımdan en rahatsız edici olanı.
Kadınlar, kadınların bazı işleri yapamayacağına, kadınlara güven
olunmayacağına, erkeklerden fazla inanmışlar.
Örneğin
erkeklerin gözünde anasınıfı ve sınıf öğretmenliği (genel anlamda da
öğretmenlik), hemşirelik (zaten Farsça kız kardeş demektir) gibi pek çok
meslek, kadın mesleğidir, kadınlar daha iyi yapar. Kadınlar ise ısrarla
çocuklarına erkek öğretmen ve hastanede erkek doktor ve erkek hemşire arar ve
kadınların bu işi beceremeyeceklerinden korkar.
Kadınların çoğu için kadınlar yarı zamanlı ev hanımıdır ve profesyonelce
iş yapamazlar.
Gene
garip bir şekilde kadınlar, kadın yöneticilerle, kadın yöneticiler de kadın
çalışanlarla iş yapmayı sevmiyor. Yukarıda bahsettiğim itikattan dolayı olduğunu
tahmin ediyorum.
Çalıştığım
kurumda sekiz-on kadar erkek, yirmi beşten fazla da erkeğiz. Kurumda ücreti
zahmetine değmeyen bir nöbet işi var. Geceliği doksan küsur liraya geliyor.
Bakıcı tutsan bunun en az iki katı para isterler, dolayısı ile kadınlar pek
istemiyorlar. Her gün iki kişinin tutması gereken nöbet, kadınlara en fazla 4
gelirken, erkeklere çoğu kez en az beş kere geliyor. Asıl sorun, kadınları
nöbet tutmamak ya da hafta sonu nöbeti tutmamak için birbirlerine sürekli
kumpas kurmaları.
Kadın
arkadaşın biri, erkek dediğin analog, düz işini yapar, kadınlar ise dijital, anında kafasında entrikalar kuruyor dedi. Bu
entrikalar da genelde hep kadınların, kadınlara entrikası oluyor. Daha önce de
böyle kadınların yoğun olduğu bir yerde çalışmıştım, orada da benzerlerini
görmüştüm.
Kadınların,
kadınlara düşmanlığı, erkek egemenliği içlerine iyice sindirmelerinden
kaynaklanmaktadır. Bu fazları ile içsel kabulleniş, kadınları, kadın düşmanı politika güden
partilerin destekçisi yapıyor.
Kadınlar
uyanmalı, kadın düşmanı politikalardan, kendi güçlü erkeğinizle
kurtulamazsınız. Bir insan sadece kendi gücü ile ayakta kalabilir. Ağaca
yaslanma kurur, insana yaslanma ölür demişler. Gerçek özgürlük, insanın kendi
gücündedir.
Tebrikler
YanıtlaSil