23 Kasım 2018 Cuma


FEMİNİZMDEN ÖNCE KIZ KARDEŞLİKFeminizmden Önce KızkardeÅŸlikMalumunuz memleketimde kadına şiddet ve kadın cinayetleri durmuyor.  Beni bu konuda rahatsız eden konulardan biri de, kadınların birbirini pek tutmaması ve birbirlerine düşman olması.
                Bu değişiyor ama çok yavaş. Özellikle şiddet olaylarında sosyal medyada çabuk örgütleniyorlar. Peki, bunu sadece şiddet sonrası destekle sınırlamak ne kadar doğru? Ayrıca bu şiddet sonrası destek, daha ziyade bir acımaya sonrası dilenciye verilen paraya benziyor. Sosyal medyadan (çoğunlukla twitter) bir şeyler yazıyor veya paylaşıyorsunuz. Küçümsemiyorum bunu, zira şiddet mağduruna ciddi bir psikolojik destek veriliyor.
                Yapılmayan şey, erkeklerin şiddet göstermesini engellemek, bu şiddet gösteren erkekleri de kadınlar yetiştiriyor. Bunu sadece anne olarak yapmıyor, öğretmen, hemşire ve hatta başka kadınların arkadaşları olarak da yapıyorlar.
                En başta erkek çocuğa, sırf erkek olduğu için öz bakım ve kendi hizmetini yapamaz hale getiriyorlar. On sekiz ay askerlik yapan asker, 549 gün yatağını topluyor, teskere günü yatağını toplamadan gidiyor. Çünkü onun yatağı, askere gitti güne kadar annesi ya da kız kardeşlerinden biri tarafından toplanmış, böylece erkek, erkek olduğu için bu işleri yapmaması gerektiğini öğrenmiş. Benzer şekilde askerler, bulaşıktan, çamaşırdan falan da nefret ediyorlar.
                Kadınların bu hizmet etme merakları sadece erkeklere eş, anne, abla, kardeş ve hatta sevgili olmak gibi bağlarla sınırlı değil. Kadınlı, erkekli (ya da kızlı erkekli mi diyelim) gruplarda kadınlar hemen hizmet işini devralıyor. Bunu da pek çok kere farkında olmadan yapıyor. Çünkü bu öğrenme, derin öğrenme. (Gene yeni bir kelime icat ettim)
                Kadınların derin öğrenme ile öğrendiği tek bilgi bu değil. Garip bir şekilde pek çok kadın, dayak ya da cinsel istismar durumlarında kadının haksız olduğunu da öğrenmiş olmalılar ki, o saatte orada ne işi vardı ve kesin adama bir şeyler etmişti diyenler de hemen türeyiveriyor.
                Tespit ettiğim üçüncü derin öğrenme ise, benim açımdan en rahatsız edici olanı. Kadınlar, kadınların bazı işleri yapamayacağına, kadınlara güven olunmayacağına, erkeklerden fazla inanmışlar.
                Örneğin erkeklerin gözünde anasınıfı ve sınıf öğretmenliği (genel anlamda da öğretmenlik), hemşirelik (zaten Farsça kız kardeş demektir) gibi pek çok meslek, kadın mesleğidir, kadınlar daha iyi yapar. Kadınlar ise ısrarla çocuklarına erkek öğretmen ve hastanede erkek doktor ve erkek hemşire arar ve kadınların bu işi beceremeyeceklerinden korkar.  Kadınların çoğu için kadınlar yarı zamanlı ev hanımıdır ve profesyonelce iş yapamazlar.
                Gene garip bir şekilde kadınlar, kadın yöneticilerle, kadın yöneticiler de kadın çalışanlarla iş yapmayı sevmiyor. Yukarıda bahsettiğim itikattan dolayı olduğunu tahmin ediyorum.
                Çalıştığım kurumda sekiz-on kadar erkek, yirmi beşten fazla da erkeğiz. Kurumda ücreti zahmetine değmeyen bir nöbet işi var. Geceliği doksan küsur liraya geliyor. Bakıcı tutsan bunun en az iki katı para isterler, dolayısı ile kadınlar pek istemiyorlar. Her gün iki kişinin tutması gereken nöbet, kadınlara en fazla 4 gelirken, erkeklere çoğu kez en az beş kere geliyor. Asıl sorun, kadınları nöbet tutmamak ya da hafta sonu nöbeti tutmamak için birbirlerine sürekli kumpas kurmaları.
                Kadın arkadaşın biri, erkek dediğin analog, düz işini yapar, kadınlar ise dijital,  anında kafasında entrikalar kuruyor dedi. Bu entrikalar da genelde hep kadınların, kadınlara entrikası oluyor. Daha önce de böyle kadınların yoğun olduğu bir yerde çalışmıştım, orada da benzerlerini görmüştüm.
                Kadınların, kadınlara düşmanlığı, erkek egemenliği içlerine iyice sindirmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu fazları ile içsel kabulleniş,  kadınları, kadın düşmanı politika güden partilerin destekçisi yapıyor.
                Kadınlar uyanmalı, kadın düşmanı politikalardan, kendi güçlü erkeğinizle kurtulamazsınız. Bir insan sadece kendi gücü ile ayakta kalabilir. Ağaca yaslanma kurur, insana yaslanma ölür demişler. Gerçek özgürlük, insanın kendi gücündedir.

1 yorum: