Hayattaki her şey, öyle ya da böyle politiktir önermemize dayanarak, her cinayet de öyle ya da böyle politiktir. Politik cinayetlerin pek çoğu da ya bir egemenliği devam ettirmek ya da bir egemenliği ele geçirmek için yapılır.
Son yıllarda da artan kadın cinayetleri de, politiktir ve amacı da erkeklerin, erkek egemen dünyadaki yerini kaybetme korkusu yüzünden artmaktadır. Kadın cinayetlerinde %1200 (bin iki yüz) gibi astronomik artışın politik olmadığını ve onlarca yıldır artan sağcılık ve dincilikle alakası olmadığını söylemek, saflıktan da öte, bile bile lades demektir. Siyaset bilimci Dr. Lawrence Britt’in meşhur tespiti olan, faşizmin on dört temel özelliğinden biri de abartılmış erkeklik ve erkek egemenliktir.
Burada merak edilen şey, kadınların neden halen sağcı ve dinci politikacılara oy verip, onları desteklediğidir. Bunu anlayabilmek için, yaşadığımız düzene erkek egemen değil, penisperest demeliyiz. O vakit bu düzende kadınların yerini daha iyi anlarız.
Arap seyyah, diplomat ve şair İbni Fadlan, seyahatnamesinde Başkurtların (Eski Yunan metinlerinde adları Bashir diye geçer) tahtadan penis heykellerine taptığını yazar. Bu bilgi sadece İbni Fadlan’da bulunduğu için şüpheli bir bilgidir. Gene de bana penisperest ismini üretmemde ilham kaynağı oldu.
Bir şeylere tapmanın ve ona adaklar adamanın çeşitli yolları vardır. Secde etmek, elleri açıp, dua etmek, sadaka vermek, din adamına ya da kurumuna bağış yapmak vs akla ilk gelenlerdir. Penise, daha doğrusu erkekliğe tapmak, görünmez, daha doğrusu açıkça ifade edilmeyen bir din gibidir.
Bunu ilk defa net olarak askerde gördüm. O zamanlar 18 ay, yani 550 gün süren askerlikte, 449 gün yatağını yapan asker, tam terhis günü yatağını özellikle düzeltmeden gitmesi; en yoksul erkeklerin bile ne kadar hizmete muhtaç olduğunu gördüm. Bulaşık, yemek ya da çamaşır görevlerinin nasıl aşırı zor olduğunu gördüm.
Böylece çocukluğumdan beri yaşadıklarımı daha net anlamlandırdım. Zamparalıkları ile övünenleri, penis boyu üzerine övünmeleri daha net anlamlandırdım.
Bu penisperest sistem, tam olarak erkek egemen değildir, erkeklere yetkiden çok zorunluluk ve sorumluluk yükler. Kadına hesabı ödetmez, kadına sadece ev geçindirecek parayı değil, unvanını da verir. Doktor kocası ya da vali kocası olmak diye bir şey yoktur ama doktor karısı, vali karısı olmak vardır. Hatta ben öğretmen karısı olmakla övünen bir kadına bile rastladım.
Bu sistemde kadın, aşırı değerli ve asla satılmayan bir maldır. Askerde silahını kaybeden ya da satan karısını da satar gibi laflarının benzerlerini her zaman benzer ortamlarda duyarsınız. Bu yüzden de genelde dışarı kız verilmez, akraba evliliği tercih edilir.
Endogami (Grup içi evlilik) evliliğin bir sebebi de değerli kadını dışarıya vermemek (argo tabirle el âlemin şey yapmasına izin vermemektir), bu utançtan kurtulmaktır. Dışarıdan kız alınması ise iyi bir şeydir, karşı tarafın değerli malını ele geçirmektir.
Düğün öncesi damat ve ailesinden başlık ya da bir sürü hediye istemenin, çeyiz sandığı üzerine oturma ve bir sürü bahane ile damattan bahşiş istemenin de sebebi budur. Buna birde kız istemeden başlayarak, nikâha kadar damadı aşağılama ayinlerini de eklerseniz, manzara tam olur.
Bütün bunların sonucunda kızı alan damat ise, kadın üzerinde tam egemen olmak ister.
Oysa artık pek çok şey değişmeye başlıyor. Kadınlar arasında feminizm halen demode lakin feminist değilim amacılık halen yaygın. Seksenlerden beri kadınlar arasında feminist değilim ama diye konuşmaya başlamak moda ve bu değilim amanın modası hiç geçmedi. Solcu değilim ama, Cemaatçi değilim ama, ırkçı değilim ama vs vs vs.
Kadınlar artık erkeklere tam teslim olmak, her şeyleri ile kontrol edilmek istemiyor ama erkeklerin güvencesine girmek istiyor. Pahalı ev eşyaları, ev, araba, ihtişamlı bir düğün talep ediyor. Pek çoğu bunu sosyal medyadan direk deklare ediyor.
Flört eden kızlar mali açıdan rahatlıyor, erkeler ise batıyor. Çünkü çıkma dediğimiz flörtte her şey direk erkeğin cüzdanına bakıyor. Sonra bir eve girdiğinizde, eşyalardan evin hanımı çalışıyor mu, çalışmıyor mu anlıyorsunuz. Ev, abartılı oymaları olan saçma sapan mobilyalar ve bardak-çanakla doluysa, erkeğin eşi ev hanımı. Çünkü tüm eşyalar erkeğe aldırılmış ve evin beyinin gelirine göre de sık sık yenileniyor.
Artık kadınlar, erkeklere köle olmak istemediği gibi, erkekler de kadınlar tarafından soyulmak istemiyor. Bu kapitalist düzende, insanlar hiçbir şeye çok para harcamak istemiyor, harcasa da hakkını almak istiyor.
Bir de varlıklı bir Türk erkeği için yabancı kadına, genel anlamda da kadına ulaşmak o kadar zor değil. İnternet ortamlarında Google trasndelette’nin de yardımı ile sohbet edebilir, fotoğraflarına doya doya bakabilirsiniz. Şimdi de halen Türk kadınının bu kadar nazlı olmasına sıkılıyor.
Sonuçta çatışan çıkarlara, bir de 16 senedir nükseden dinciliği ekleyelim. Bu dinciliğin genel anlamda bir erkek egemenlikten öte, penisperestliği içerdiğini de unutmayalım. İşte bu çatışma da kadın cinayetlerini getiriyor. İnsanlar egemenliklerini, gereğinde şiddetle savunur.
Erkeğin unvanını paylaşmak, erkek sayesinde, güzellik sayesinde erkeğin zenginliğinden faydalanmak dönemi bitmiştir. Genç ve güzel de olsa, kadınların feminist olması ve önce kendi bilgi ve yetenekleri ile bir yerlere gelmesi şarttır. Olası erkek zulmüne karşı kız kardeşlik şarttır. Din adına dayatılan erkek egemenliğine karşı siyasi tavır almak şarttır. Zira siyaset, açıkça kadınlara karşı tavır almaktadır.
Kadınlar ise artık kendi haklarının yenmekte olduğunu, cumhuriyetle kazandıkları hakları kaybetmeye başladıklarını anlamalıdır. Gerçek bir kadın dayanışması, siyasi ve dini görüş olmadan yaygınlaşmalıdır.
Gerçekci süper bir tesbit.
YanıtlaSil