2020 yılının bence tek güzel haberi, Azerbaycan'ın yıllardır Ermenistan işgaline olan topraklarını kurtarması oldu.
Bu olayın üç kazananı, Azerbaycan, Türkiye ve Rusya'dır.
Azerbaycan, topraklarının yüzde otuzunu geri kazandı. Azerbaycan ordusu, ciddi bir güç olduğunu ispatladı. Artık her hangi bir ülke Azerbaycan'a savaş açmak için en az iki kere düşünecek.
Rusya, Kafkasya'da abi olduğunu ve onsuz iş olmayacağını ispatladı. Barış konferansından üç kişi var, Aliyev, Paşinyan ve Putin. Türkiye, izleyici olarak bile yoktu.
Türkiye, gene de değişmez bir müttefik kazandı; hem de Turgut Özal'ın bir marifetmiş gibi ortaya koyduğu mezhep farkına (Azerbaycanlılar çoğunlukla Şii'dir) rağmen. Azerbaycan'ın bu zaferi, Türk silahları ve eğitimi olmadan olmazdı. 1990-91 yıllarındaki Azerbaycan yenilgisinin asıl sebebi, Türk silahları ve Azerbaycan ordusunun Türk ordusunca eğitimidir. Eğitim işi, silah satın almaktan önemlidir. Çünkü her durumda, ateş pahasına da olsa silah satan birileri bulunur ama eğitim, hele askeri eğitim verecek birileri bulunmaz.
İran, el altından Ermenistan'ı desteklemek isterken, kendi Azeri azınlığının isyanının başlangıcına yakalandı, sonra Azeri zaferleri gelince, bu sefer de Azerbaycan'ı destekledi. Sonuçta mezhep birliğine rağmen Azerbaycan'ı bir müttefik olarak Türkiye'ye kaptırdı. Kafkasya'da tamamen oyun dışı kaldı.
Burada İran'lı Azerilerine hayranlığımı dile getireyim. Aslında Türk kökenli halklar, yaşadıkları tüm baskılara rağmen gayet başarılı azınlık politikaları yürütüyorlar. Mollalar rejimi, yıllar önce Azeri Türkçesi ile eğitimi yasakladı ama halk bu yasağı fiilen zerre kadar umursamadı. Tebriz'de gösteriler durmayınca da, kağıt üstündeki yasağı da kaldırdılar. Bu mücadelelerinde de dağa çıkmadılar, çete kurmadılar, mal yağmalamadılar. Gene de disiplinli bir şekilde baskılara direndiler. (Burada bırakıyorum çünkü bu daha uzun uzadıya yazılması gereken bir konu.)
Ermenistan'ın ise kayıpları çok açıktır. Toprak, itibar ve daha neler neler. Bu kayıplar, bir de ekonomik çöküntüye sebep olacak ve Ermenistan'da pek çok Ermeni, yurt dışına göç edecek ve Ermeni diasporasına karışacak.
Asıl kaybedense Ermeni diasporası. Benim aklıma gelen soru ise Ermeni diasporasının, Yahudi diasporası gibi ana vatanlarını neden korumadı ya da koruyamadı? Oysa dünyanın dört bir yanına dağılmış Ermeniler de, Yahudiler kadar çok dolar milyarderi, filozof, yazar, çizer yetiştirdi ve benim bildiğim onlar kadar da örgütlü. Ermenilerin, Azerbaycan'a karşı, İsrail'in Araplara 1967 6 gün savaşındaki gibi zafer kazanması ve bir kaç haftada Bakü önlerine gelme tehlikesi aklımdan geçmedi değil. Oysa tam tersi oldu bu. Gene Arap-İsrail savaşı ile kıyaslayacak olursak, Arap ordularının Gazze, Golan ve Şeria'yı kurtarıp, Tel Aviv önüne gelmesine az kala durdurulması gibi oldu.
Bunun sebebi ile ilgili kafamda bir teori vardı. Amerikan Birleşik Devletleri tarihine geçen senato baskını ile doğruluğunu onayladım. Gruptan bazıları, Nazi soykırımını (Holokost) kast ederek altı milyon az geldi yazılı tişört giymişti. Bir de Kamp Auschwitz tişörtleri vardı, o da başka bir tehdit.
Bu nasıl olabilirdi? Kahvehanelerde konuşan onlarca komplo teorimize göre Dünyayı, özellikle de Amerika ve İngiltere'yi Yahudiler ve Masonlar yönetmiyor muydu? Trump dönemi, Amerika ile İsrail'in arasının en iyi olduğu dönem değil miydi? Hatta ne kadar doğru bilemeyeceğim, Trump'ın damadı da Yahudi ve kızı da bu sebeple Yahudi oldu diye biliyorum?
Bir de tersini düşünelim. Avrupa ya da Amerika'da, en faşist, ırkçı grup, bir milyon az geldi tişörtü giyer miydi ya da giyebilir miydi? Bunu Türkiye'de bile yapamazsınız, çünkü resmi ideoloji katliam yapılmadığı yönünde.
Faşizmin belli düşmanlık hedefleri ve kodları vardır. Mesala dünyada mafya denilince akla İtalyanlar gelir. Bir kaç sene önce İsviçre polisi, Kalabriya bölgesi mafyası olan Ndrangetha (n harfi okunmuyor) ile mücadele etmek için, İtalyancanın o yöre lehçesinde konuşan eleman aramıştı. Gene de dünyada hiç kimsenin İtalyanlara karşı nefreti, Romanlar ya da diğer Çingene tarzı yaşayan topluluklara ( Yenişler, Sindiler, Poşeler ve benzerleri) karşı nefretinden fazla değildir. Ya da bir İtalyan ev kiraladı diye o apartmanda diğer dairelerin fiyatı düşmez.
Yahudi düşmanlığının izlerini çok eskilerde görebiliriz. Birinci Haçlı seferinde bile, ilk hedef Ren vadisi kıyılarında yaşayan Yahudiler olmuştu. Avrupa'da Yahudi katliamlarına Progrom deniliyordu ve Nazilerden çok önce de modaydı, yaygındı. Yemen başta olmak üzere pek çok Arap ülkesinde bugün bile Yahudilere hakaret etmek, Müslümanlara serbesttir.
Oysa Filistin özerk yönetimi bile, 2015'de soykırımın yüzüncü yılı, hatıra pulu basmıştı. Ermeniler, Süryanilerle beraber, ilk Hristiyan olan millettir ve genelde Ermenilerin adı geçer. Ermeniler de bunu kullanır ve tarihleri boyunca bunu kullanmıştır. Orta çağdaki Kilikya devleti, Haçlılarla ve diğer Hristiyanlarla daima ilişkide olmuş, sürekli ticaret yapmış, siyasette de aktif olmuşlardır.
Tarih boyunca da, asla Ümmieti Sıdıkiye olmamışlardır. Venedikteki Ermeni manastırı, orta çağdan beri aktiftir. İlk büyük Ermeni isyanı olan Zeytun isyanın tarihi 1780 gibi çok erken tarihtir. Ümmeti ( ya da Millet-i) Sıdıkiye sözü, Abdülhamit döneminde uydurulmuş sözdür. Amerika ve diğer ülkelere büyük çaplı göçleri, 1830'ları bulur ( Bakmayın hepsinin kendisini 1915 yetimi olarak göstermesine). Hristiyan dünyasında büyük bir Ermeni sempatisi vardır ve Arap ülkelerinde de diğer Hristiyan unsurlarından ayrı görünmezler.
1915'in yasını kullanıp, Amerika ve Fransa başta olmak üzere Türkiye ile iş yapan şirketlerden de kendi vakıflarına okkalı yardım aldıklarını da unutmayalım.
Sonuç olarak Ermeniler sadece Türkiye ve Azerbaycan'da gerçek anlamda azınlıktır ve Ermeni diasporası için Kafkasya'daki Ermenistan, bir gün gidip, yerleşecekleri yer değildir. Türkiye Ermenileri bile Avrupa-Amerika ülkelerini göç için daha öncelikle tercih ederler. Oysa Yahudiler öyle değil. Amerika'da bile olsa, bir gün kaçıp, sığınmak zorunda kalacakları yer. Bu yüzden İsrail'in yaşaması için ellerinden geleni yapıyorlar.
Oysa Avrupa ve Amerika kıtalarındaki Ermeniler için Kafkasya'ya göç, bir fantezi, bir macera arayışıdır. Bu yüzden Fransa ya da Amerika'daki bir Ermeni, Ermenistan'ın ekonomik veya askeri sorunları için o kadar çırpınmaz. Cebindeki parayı Ermenistan'a yardım için harcamaz, harcasa da ciddi paralar harcamaz. Ermeni kimliği ve Türk nefreti, Türkiye ile iş yapan şirketlerin Ermeni vakıflarına bağışta bulunması ve kimliğini korumak içindir. Bunun için bolca tweet atar, gösteri yapar ama bir Yahudi'nin İsrail için yaptıklarını yapmaz.