Yıllardan beri takip ettiğim dergici Özcan Yüksek, son tren kazasından sonra benim de retweet yaptığım bir tweet attı.
Çürük tahta çivi tutmaz. Bir şeyler çürüdüğünde, sürekli tamir ister ve o tamir edilen yerler sağlamlaşsa bile başka yerleri bozulur. Tamir edilen yerleri gene bozulur.
Eskinin tamiriyle uğraşacağına, yeninin taksitiyle uğraş diye bir şoför atasözü de mevcuttur. Çürüyen şeyler kolay tamir olmaz. İnsan bedeni bile öyledir. Bir tanıdığım kanserinden sonra ameliyat olmuş ama bağırsaklar dikiş tutmayınca iç kanamadan ölmüştü.
İnsan bedeni de çürüyünce tamir tutmaz oluyor.
İnsan bedeni gibi devletler ve ideolojilerin de çürümesini hızlandıran ahlaksızca yaşam oluyor. Çürüme de makineler gibi çığlık çığlığa gıcırtılar olarak duyuluyor.
Bu gıcırtılar, liderlerinin çığlığı olarak duyuluyor. Bu çığlık da tehdit ve hakaret oluyor. İspatlayamadığı iddiaları tekrar ediyor.
Bir taraftan kendisi ve taraftarları bir yandan Gezi olsun diye bekliyor. Yeni bir Gezi hadisesini kanla bastırıp, fatura sallayanları sindirmek istiyor. Fatura sallayan memnuniyetsizler ise, Gezi ile sol ezilirken, kendilerine de üç beş kuruş fazla zam yapılsın, üç beş bin fazladan öğretmen atansın istiyor.
Oysa Gezi kitlesi, son seçimden sonra enerjisini harcamış, fatura sallamalı, ağlamalı, sayın cumhurbaşkanımlı videolarla avunuyor. Buna rağmen çok uzak bir ülkedeki sarı yelek giyenlerden bile korkuyor.
Bence bu aşamada çürümenin artmasını beklemek olmalıdır. Şu an isyan eden sineklerin, muhalif olmaya çok yolu var.
Ben neden bu çürümeden nasiplenemiyorum yerine, bu çürüme neden oluyor demeye başlaması için daha çok yolları vardır.
Onların gerçekleri görmek için daha kırk fırın ekmek yemeleri gereklidir.
Çürüyen bir şeyin, her gün başka yeri dökülür. Bir tren kazası, bir maden kazası, bir gemi kazası her an olabilmesi mümkündür. Bu kadar liyakatsizlerle dolu bir devlette kaza, bela kaçınılmazdır.
Bu kadar liyakatsizlerle dolu bir devletin, kaza ve belaya uğraması kaçınılmazdır. Deprem, sel gibi olası doğal felaketleri de en ağır şekilde yaşaması da kaçınılmazdır.
Nihal Atsız, Sovyetler Birliğini kalp hastası bir boksöre benzetmiş, birden devrileceğini söylemişti.
Bu çürüme elbet çatlak verecek, bu memnuniyetsizler elbet fatura sallamaktan ve video çekmekten başka şeyler de yapacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder