
Ramiz
dayının rakıya alışkınlığı, dizideki bol bol solculuk göndermeleri bir yana, o
yıllarda Fetö-AKP’nin can ciğer kuzu sarması olmaları ve gel, bitsin bu hasret
söylemlerinin bol olmasından dolayı Nihat Genç, sosyal medyada bolca alay
konusu oldu. Ben de alay edecektim….
Mesela doksanlı yılların Yeni Yüzyıl, Radikal ve benzeri bazı gazetelerini hatırlayın. Onlar Ateist, liberal ve türban dâhil her türlü özgürlükten yana masum yazarlardı. Kim derdi ki bu masum ateist özgürlükçüler, 17-25 Aralık sonrasında hoca efendinin gülleri çıkacak?
Peki,
anlı şanlı Ergenekon davasının tamamen kumpas olduğu, zerre doğruluğu
olmadığının çıkacağına kim inanabilirdi? Oysa o günlerde nasıl da deliller
yağdırıyordu o malum basın?
Fetö,
propagandanın gereğine, televizyon ve internetin gereğine çok erken varmıştı.
İnternetin ilk yıllarında MIRC denen chat programlarında sohbet odalarına
dalıp, lafa durup dururken;
Diziye
gelince, dizi ile ilgili bir komplo teorisi üretmek, Fetö ile ilgili olsa bile
saçma olabilirdi. Kenan Birkan’ın vurulma sahnesine kadar öyle düşündüm. Kenan
Birkan vurulmadan evvel Atatürk’ün papyonlu, soldan ışık verilip, sağdan
gölgelenmiş resmine birazcık benziyor. Hatta ekşicilerin dediği gibi, daha çok
Fatih Terim’in papyonlu haline benziyor.
Ancak
asıl ilgimi çeken Kenan Birkan’ın ölmeden evvel Ezel’i sorgularken Atatürk’e
benzemesi. Kenan, Ezel’e sürekli çocuk deyip diyor. (Atatürk’te etrafıncakilere
sürekli çocuk (daha doğrusu Rumeli aksanı ile çucuk) dermiş.
Diğer
bir olay da Temmuz adlı karakterin, başında asker şapkası ile, yarı çıplak ve
boğazda bir rıhtım üzerinde öldürülmesidir. (Rıhtımı, köprü yapın.) Sekiz
karakteri zaten askerdi, Temmuz’u da askerler yetiştiriyor.
Hikayenin
asıl karmaşıklaştığı yer, Ramiz dayının erken ölümü (bunu yapımcılar Tuncel
Kurtiz’in yaşlılığı ve yoğun iş temposuna dayanamayıp, erken ayrılmak istemesi
ile açıklıyorlar)ile işi Kenan’ı Ezel’in öldürmesi; buna rağmen Ezel’in
Eyşan’ına kavuşamaması ve oğlunun yıllar sonra babasını bulması gibi sahneler
var.
Sanki
şu günlerde seksenlerinde olan Fethullah’ın, kendi ölümünü, dizi yayımda iken
çok sıkı fıkı olduğu Erdoğan ile kavgasına, toplumu ve kitleyi hazırlamak
istemesi gibi algılanabilir.
Ayrıca
Kurtlar Vadisi yapımcısı Pana filmin,
Kurtlar Vadisi Darbe’nin yayım haklarını darbeden aylar evvel satın
alması, son bölümlerinden birinde Polar Alemdar’ın kocaman harflerle ERDOĞAN
yazılı bir mezar taşı üzerinde durması gibi olgularda var.
Fetö’nün
siyasyi kanadına henüz dokunulmadığı gibi (hem iktidar, hem muhalefette
uzantıları vardı bence bu organizasyonun), diğer tarikatların içindeki
uzantılarına da dokunulmamıştır. Organizasyon fazlası ile sabırlıdır.
Son
olarak ben bunun Deli Yürek dizisine kadar gitmesine taraftarım. O dizi bir
yıla yakın bir süre pek tutmadığı halde inatla yayımda tutuldu. Dizi ile toplum
derin devletin hareketlerine ve şiddet eylemlerine alıştırıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder