18 Haziran 2019 Salı

EĞİTİMDE BAKOLARYA-ÖZEL OKUL-İMAM HATİP ÇEKİŞMESİ

Eğitimde Bakolarya Özel Okul İmam Hatip Çekişmesi
Ülkemizde malum, en sık değişen şey, eğitim sistemi. O kadar sık değişiyor ki, artık bir sistemsizlik  sistemine dönmüş durumda. O kadar sık değişiyor ki, öğrenmeye üşeniyorum. Zira öğrenip de,öğrencilerime anlatana kadar gene değişiyor. 20 yıllık öğretmenim, her şeyin değişmeden  aynı kaldığı iki yılı hatırlamıyorum.
Bu seferki sistem değikliğine gelen bir yorum dikkatimi çekti. Dinci-bakolarya karışımı diyorlardı. Bunun nedenini düşünürken, ilk atandığında çok övülen bakanımızın, özel okul sahibi olduğu aklıma geldi.
Pek çok kişiden, özel okul-eğitim piyasasının krizde olduğu dedikodusunu duyuyorum. Eğitimin bizzat içinde olan biri olarak söylemeliyim ki, İmam Hatip-Hafızlık ve dershane dayatmasının esas sebebi, velileri özel okula sevk etmek. Pek çok  veli ve pek çok da öğrenci, imam hatip istemediği için, özel okulu tercih ediyor.
İmam hatip istememenin tek sebebi solculuk veya Atatürkçülük değil. Yeni nesil gençler, flört etmek, keyfince yaşamak ve muhafazakar baskılardan uzak kalmak istiyor. Pek çok AKP destekçisi tarikatın anladığı din, din kültürü dersinde öğretilenlerden farklı vs vs.
Bir de pek çok okul, aileleri tatmin edecek kadar test çözme, ekstra ders hizmeti sunamıyor Pek çok aile de son sınıfta çocuklarını dershanelere yazdırıyor.
Buna rağmen sektör, dışarı belli etmek istemese de krizde. Zira son bir kaç yılda pek çok özel okul açıldı, ülkede çocuğunu özel okula gönderecek kadar mali durumu yeterli aile sayısı az ve Türk halkının kafasında halen eğitim, devletin işi.
Türkiye'de adettir, önce yurt içi için üretim yapılır, tercihen de senden alışveriş etmek zorunda kalan halka satış yaparsın. İç piyasa tükenince de ihracata karar verirsin. Şimdi, benim tahminim (yanılma ihtimalim var, çok emin değilim), krize giren ve iç piyasanın öyle heyecan verici büyüklükte olmadığını keşfeden sektör, üniversiteler gibi dış ülkelere açıldı.

Y.Ö.K (Yüksek öğrenim kurumu) malumunuz, bir kaç hafta kadar önce üniversiteler için yabancı öğrenci üst sınırını kaldırdı zira pek çok üniversite artık öğrenci bulamıyor. Son bedelli askerlik yasasından sonra (adına vakıf denen) özel üniversitelerde yüksek lisans başvuruları %80 (yüzde seksen) azalmış.  Pek çok taşra üniversitesinde öğrencisizlikten kapanan bölümler var. Bu yüzden üniversiteler yabancı öğrencilere kapılarını sonuna kadar açtı.
Liselerde de benzer durum var ve orta öğretimde uluslar arası standardın yolu bakolaryadan geçiyor. Tabi ki de okul, kendi kararı ile bakolaryaya geçebilir. Pek çok devlet okulu bunu yaptı. Lakin yabancı öğrencilerin sektöre gelişi ancak bakolaryanın tüm eğitim sistemine yayılması  ile mümkün.
Bakolarya ve ders programları işin sadece bir yönü. 
Asıl mesele din dersleri. Ülkemize Avrupa'dan öğrenci gelmez. Gelirse Müslüman ülkelerden (özellikle Arap) gelir. Sıkıntı şu ki, onların anladığı İslam ile, bizdeki İslam arasında dağlar kadar fark var. Bu yüzden de din dersi, din1-din2 diye2'e ayrılmış ve galiba din2 Türkler için olacak.
Asıl mesele bu öğrenciler gelince başlayacak. Şu an ülkemizde mülteci ve kaçak-düzensiz göçmez Arap-Afganlı-Paki nüfus yüzünden artan yabancı düşmanlığı ve ateizm; bu öğrenciler okulları doldurunca azalmayacak.
Üzerine de pek çok şey, bu  yabancılar uğruna değiştiğinde de artacak. Mesela 90'larda üniversitelerde Ülkücüler çok güçlü ve kalabalıktı. (Halen de Ülkücüler var demeyin, doksanların yüzde biri bile değiller) İki binli yıllar boyunca budandılar. En son Akdeniz üniversitesinde alnı zülfikar dövmeli (kendisi tabi ki Alevi falan olmayan) bir manyağın öncülüğünde çıkan olaylar da köklerine kibrit suyu döktü. Akp Ülkücüleri kamu yönetiminden (müdür,şef vb orta derece yöneticiler arasında Ülkücülük yaygındı), esnaflıktan ve pek çok alandan azalttı, hatta attı.
Ülkücülük üniversitelerden azaltılma, hatta atılma sebebi, öğrencilerin okulu bırakmalarına sebep olmalarıydı (Özellikle Alevi ve Kürt olanların.)Üniversite mezunu olmak eski çekiciliğini yitirince, Ülkcülerin bu özellikleri göze battı. Birilerin orucuna, içkisine, kız-erkek arkadaşlığına, söylediği türküsüne, giyimine karışan bu oluşum; o çok sevdikleri orta Asyalılarla bile anlaşamaz oldu. Ülkücülerin bir yerde çok ya da güçlü olması, yabancı öğrencileri de kaçırır oldu. Sonrasında da Ülkücülük önce özel üniversitelerden (Bilkent'in meşhur ata-Alparslan Türkeş'in Askerleri) başlatılarak azaltıldı.
Şimdi aynı durum liseler için geçerli. Bu sadece yabancı öğrenci için değil, bir bütün olarak lise gençliğinde Ülkücülüğün azaltılması demektir ki, Ülkücülükte son yıllarda sadece liselilere ait bir etkinlik olarak kaldı, buradan da atılırsa küçük ortak MHP ne tepki verecek acaba?
Bir de diğer sorunlar var. Son yıllarda öğretmenin öğrenci üzerindeki otoritesi giderek azaltıldı. Bir de Ülkücüler ve diğer grupların aksan baskısı azaltılınca AKP, eğitim yolu ile vermek istediği muhafazakarlığı öğrencilere zaten vermekte zorlanırlarken,  bu sefer tamamen vazgeçecek.
Diğer yandan ülkemize batıdan, Avrupa'dan öğrenci gelmeyecek. Arap ve İslam ülkelerinden gelenlerde, ülkelerindeki muhafazakar, din eksenli kültürden uzaklaşmak için gerekecek.
Bu bakolarya yorumları üzerine yaptığım akıl yürütmeler bunlar.  Özel okullar bu reformlara kadar dayanır ya da milli eğitim bu reformlara ne kadar dayanır, onu da pek bilemiyorum.

1 yorum:

  1. Egitim ve sınavlarda gelinen nokta çok acı

    tus forumlarında “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”

    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
    Ateş olmayan yerden duman çıkar mı
     bundan çıkan anlatılan ve ya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı.. tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com tus forumunda övünme ve güç gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını, ilişkilerini, bağlantılarını, görüşmelerini  maddi güç ve fethullah gülen fetö paralel yapı veya başka bir cemaat örgüt yapı bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve veya sahibi uz.dr. sami selçukbiricik iddia edildigi gibi feto paralel fethullah gülen mensubu mudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve böyle olsa da olmasa da özkaya özel hayatı kendi tercihidir bu kısmına  saygı duyulmalı ancak ilişkiler ağı Ağacın Kurdu kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesiyle bu kişinin kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçukbiricik in de açıklama ve videolarında net bir aksi beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata dusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan Drtus.com tus/dus/eus forum sitesi moderatörlerinin ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te sağlık bakanlığında muhatap kabul ediliyor itibar görüyor beyanları zaten malumun ilanı beklenen bir durum .
    ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim avukat savcı sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve zaman aşımı türü örtbaslarin siyasette milletvekilleri ,ÖSYM ve YÖK ' teki kirli bağlantıları ve irtibatlı kişileri ali veli halil bilal isa musa sema esma ayşe fatma fatih burhan nurhan orhan muharrem mükerrem naim saim rabia safiye nazife hafize binnur zinnur rahmi rahim adları her kimse bunlar ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü sürece . .
     seffaf olmasi gereken kurumların  kanser gibi hasta hastalıklı enfekte bir ilişki zinciri değil mi
    Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi?

    YanıtlaSil