Gerçekten de erkek egemen bir yana, maço bir dünyada yaşıyoruz.
Bize garip gelse de, Atatürkçülüğün bile maço bir tarafı vardır.
Şimdi itiraz edeceksiniz. İslam dünyasın ilk kadın ne varsa ve hatta dünyada ilk kadın ne varsa Atatürk ile başladığını söyleyeceksiniz ve doğru söyleceksiniz. Hatta Atatürk'ün ilk Türkiye güzellik yarışmasını düzenlettiğini de. (Gerçi ilk yasaklatan da Atatürk'dür, ayrı konu.)
İşin doğrusu Atatürkçü zihniyetin kendine ideal olarak gördüğü ev kadını tiplemesi de vardır.
Bu kadın, en rütbeli, kodaman veya yabancı konukları layığı ile ağırlamalı, bunun için; protokol kurallarını kocası kadar iyi bilmeli, ıstakoz, tüf mantarı gibi yiyecekleri tam tadında pişirebilmesi, gündem ile ilgili olarak mantıklı ve düzgün sohbetler yapabilmelidir.
Bunların yanında kürk, kaşmir, ipek gibi değerli kumaşları ziyan etmeden kendi elbisesini dike bilmelidir. Evi daima düzgün, temiz ve tertipli olmalıdır.
Kız meslek liseleri bu amaçla kurulmuştur ve ideal gelin yetiştirme arzusu, bu okulların yönetmeliğine kadar girmiştir. Hatta Ankara Sıhiye'deki Zübeyde Hanım Kız Meslek lisesi ile onun yanındaki Kız Olgunlaşma Enstitüsü de, başkentin yüksek bürokratları ve diplomatlarına ev hanımı yetiştirmek için özel olarak kurulmuştur.
Kız meslek liseleri, bu konuda bayağı da başarılı olmuştur. Atatürkçülüğün meşhur eğitim kahramanı Sıdıka Avar (Banu Avar'ın üvey annesi olur), Elazığ Kız Meslek lisesi müdürüydü.
İki binli yıllardan itibaren de kız meslek liseleri ölmeye başladı. Sebebi de özellikle konfeksiyon ve giyim sanayinin, makineleşme ve bilgisayar teknolojisi yardımı ile eskisi kadar orta kalifiye eleman aramaması, ucuz işçilikle yetinmesidir. Kız meslek liselerinin ana gücü uzun zaman giyim bölümleri oldu. Doksanlarda ve iki binli yıllarda, bakıcılık mesleğinin bir ara yüksek ücretli olması sebebiyle çocuk gelişimi oldu. Ana sınıfı öğretmenliği bölümlerinin yayılması, bu bölümleri de öldürdü.
Kız meslek liseleri de bilgisayar, muhasebe gibi bölümlerle kendisini yaşatmaya çalıştı. Pek çoğu da bu bölümleri ve okulları yaşatmak için erkek öğrenciler almaya başladı.
Galiba 2013-14 falan, AKP meslek eğitim yönetmeliğini değiştirdi ve iki yüz civarındaki meslek lisesi türünü ve yirmi civarı daireyi kapattı.
Kız meslek liselerinin başka bir kapanma sebebi vardı.
Tekli eğitim başarıyı düşürüyor, karma eğitime geçen okullarda başarı artıyordu. (Bunu bizzat milli eğitim bakanlığının bir uzmanı anlatmıştı.)
Öte yandan kız meslek liselerinin kapanması, diplomalı gelin hayaline veda demek değildi.
Bu sefer de devreye kız imam hatipler girdi, amaç dindar ve dolayısı ile itaatkar gelinler yetiştirmekti. İmam hatiplere kız öğrenci alınmasının en baştaki hedefi buydu.
Elektrikli süpürge , çamaşır-bulaşık makineleri ve gelişen konfeksiyon sayesinde eski tip ev hanımlığı becerilerinin modası geçmişti. Kız meslek liselerini demode eden, biraz da buydu.
Kız imam hatiplerde ise, dindar ve itaatkar ev kadını yetiştirmek hedeflendi. Kız lisesi olunca, erkek arkadaşı da olmayacaktı.
Lakin zaman değişmişti. Kız-erkek ilişkileri açısından tek tip liseler tehlikeliydi.
Çalıştığım sağlık meslek lisesi, kız lisesi gibiydi. Türkiye'nin en büyük beş sağlık meslek lisesinden biriydi ve öğrencilerin beşte dördü kızdı. Bazı sınıflarda hiç erkek yoktu.
Okulumuzun etrafında öyle beş kişinin bindiği Tofaşlar, tesbih sallayan serseriler falan gibi kız meslek lisesi çevresi, doğal doku elemanları yoktu. Olmamasını sebebi de bir avuç erkek öğrenciydi.
Bir toplantıda müdürüm en nihayetinde isyan etti.
-Keşke kızlar okuldan oğlanlarla gezse. En azından gözümün önünde, elimin altında olurlar, bir haltlar karıştırmazlar.
Müdürüm, gayet de muhafazakar, dindar biriydi. AKP'yi ve FETÖ'yü pek sevmezdi ama açıkça türbanlı öğrencileri kollardı. (Kendisi erkekti)
Bunun sebebini televizyon dizilerine bağlıyorlar. Ben de yılların öğretmeni olarak 2007 tarihli Kavak Yelleri dizisinden sonra kız-erkek ilişkilerinin patladığını söyleyebilirim, lakin biz niye öyle olmadık diye de kendime sorarım. Çünkü o dizileri biz de izledik. TRT bir sürü Amerikan gençlik dizisi yayımlardı ve o dizilerde gayet erken yaşta gençlerin flört bir yan cinselliği bile (kendi aralarında konuşma olarak da olsa) vardı. Oysa biz bu çağın gençliğine göre, kız-erkek ilişkilerinde gayet mutaassıp idik. Oysa dizilerdeki gibi Amerikan bar, abartılı saç ve disko için hevesliydik.
O zamanlar sosyal medya yoktu. 2007, sosyal medyanında parladığı yıldı. Bence kadın-erkek ilişkilerinin patlama sebebi sosyal medyadır.
Şimdi cumhurbaşkanımız, tahminimce benzer sebeplerle kadın üniversitesi kurmak istiyor. Projesinin şimdiden batacağını öngörüyorum çünkü;
a)Kız liseleri, kız meslek ve hatta kız imam hatipler bile başarısız.
b)Erkekler artık annelerinin seçtikleri kızlarla değil, kendi tanıştıkları kızlarla evlenmek istiyor ki, bu da kızları kız üniversitesinden kaçıracaktır.
c)Üniversite mezunu olacak bir kız yirmilerini aşmış olacaktır ki, artık ideal ev kızı olacak yaşı geçmiş olacaktır.
Ve son olarak, eğitim politikacıların oyuncağı, öğrenciler politikacıların oyun hamuru değildir. Eğitimde ideolojik yapılanma her zaman hesaplanmamış sonuçlara sebep olur.
İşin doğrusu Atatürkçü zihniyetin kendine ideal olarak gördüğü ev kadını tiplemesi de vardır.
Bu kadın, en rütbeli, kodaman veya yabancı konukları layığı ile ağırlamalı, bunun için; protokol kurallarını kocası kadar iyi bilmeli, ıstakoz, tüf mantarı gibi yiyecekleri tam tadında pişirebilmesi, gündem ile ilgili olarak mantıklı ve düzgün sohbetler yapabilmelidir.
Bunların yanında kürk, kaşmir, ipek gibi değerli kumaşları ziyan etmeden kendi elbisesini dike bilmelidir. Evi daima düzgün, temiz ve tertipli olmalıdır.
Kız meslek liseleri bu amaçla kurulmuştur ve ideal gelin yetiştirme arzusu, bu okulların yönetmeliğine kadar girmiştir. Hatta Ankara Sıhiye'deki Zübeyde Hanım Kız Meslek lisesi ile onun yanındaki Kız Olgunlaşma Enstitüsü de, başkentin yüksek bürokratları ve diplomatlarına ev hanımı yetiştirmek için özel olarak kurulmuştur.
Kız meslek liseleri, bu konuda bayağı da başarılı olmuştur. Atatürkçülüğün meşhur eğitim kahramanı Sıdıka Avar (Banu Avar'ın üvey annesi olur), Elazığ Kız Meslek lisesi müdürüydü.
İki binli yıllardan itibaren de kız meslek liseleri ölmeye başladı. Sebebi de özellikle konfeksiyon ve giyim sanayinin, makineleşme ve bilgisayar teknolojisi yardımı ile eskisi kadar orta kalifiye eleman aramaması, ucuz işçilikle yetinmesidir. Kız meslek liselerinin ana gücü uzun zaman giyim bölümleri oldu. Doksanlarda ve iki binli yıllarda, bakıcılık mesleğinin bir ara yüksek ücretli olması sebebiyle çocuk gelişimi oldu. Ana sınıfı öğretmenliği bölümlerinin yayılması, bu bölümleri de öldürdü.
Kız meslek liseleri de bilgisayar, muhasebe gibi bölümlerle kendisini yaşatmaya çalıştı. Pek çoğu da bu bölümleri ve okulları yaşatmak için erkek öğrenciler almaya başladı.
Galiba 2013-14 falan, AKP meslek eğitim yönetmeliğini değiştirdi ve iki yüz civarındaki meslek lisesi türünü ve yirmi civarı daireyi kapattı.
Kız meslek liselerinin başka bir kapanma sebebi vardı.
Tekli eğitim başarıyı düşürüyor, karma eğitime geçen okullarda başarı artıyordu. (Bunu bizzat milli eğitim bakanlığının bir uzmanı anlatmıştı.)
Öte yandan kız meslek liselerinin kapanması, diplomalı gelin hayaline veda demek değildi.
Bu sefer de devreye kız imam hatipler girdi, amaç dindar ve dolayısı ile itaatkar gelinler yetiştirmekti. İmam hatiplere kız öğrenci alınmasının en baştaki hedefi buydu.
Elektrikli süpürge , çamaşır-bulaşık makineleri ve gelişen konfeksiyon sayesinde eski tip ev hanımlığı becerilerinin modası geçmişti. Kız meslek liselerini demode eden, biraz da buydu.
Kız imam hatiplerde ise, dindar ve itaatkar ev kadını yetiştirmek hedeflendi. Kız lisesi olunca, erkek arkadaşı da olmayacaktı.
Lakin zaman değişmişti. Kız-erkek ilişkileri açısından tek tip liseler tehlikeliydi.
Çalıştığım sağlık meslek lisesi, kız lisesi gibiydi. Türkiye'nin en büyük beş sağlık meslek lisesinden biriydi ve öğrencilerin beşte dördü kızdı. Bazı sınıflarda hiç erkek yoktu.
Okulumuzun etrafında öyle beş kişinin bindiği Tofaşlar, tesbih sallayan serseriler falan gibi kız meslek lisesi çevresi, doğal doku elemanları yoktu. Olmamasını sebebi de bir avuç erkek öğrenciydi.
Bir toplantıda müdürüm en nihayetinde isyan etti.
-Keşke kızlar okuldan oğlanlarla gezse. En azından gözümün önünde, elimin altında olurlar, bir haltlar karıştırmazlar.
Müdürüm, gayet de muhafazakar, dindar biriydi. AKP'yi ve FETÖ'yü pek sevmezdi ama açıkça türbanlı öğrencileri kollardı. (Kendisi erkekti)
Bunun sebebini televizyon dizilerine bağlıyorlar. Ben de yılların öğretmeni olarak 2007 tarihli Kavak Yelleri dizisinden sonra kız-erkek ilişkilerinin patladığını söyleyebilirim, lakin biz niye öyle olmadık diye de kendime sorarım. Çünkü o dizileri biz de izledik. TRT bir sürü Amerikan gençlik dizisi yayımlardı ve o dizilerde gayet erken yaşta gençlerin flört bir yan cinselliği bile (kendi aralarında konuşma olarak da olsa) vardı. Oysa biz bu çağın gençliğine göre, kız-erkek ilişkilerinde gayet mutaassıp idik. Oysa dizilerdeki gibi Amerikan bar, abartılı saç ve disko için hevesliydik.
O zamanlar sosyal medya yoktu. 2007, sosyal medyanında parladığı yıldı. Bence kadın-erkek ilişkilerinin patlama sebebi sosyal medyadır.
Şimdi cumhurbaşkanımız, tahminimce benzer sebeplerle kadın üniversitesi kurmak istiyor. Projesinin şimdiden batacağını öngörüyorum çünkü;
a)Kız liseleri, kız meslek ve hatta kız imam hatipler bile başarısız.
b)Erkekler artık annelerinin seçtikleri kızlarla değil, kendi tanıştıkları kızlarla evlenmek istiyor ki, bu da kızları kız üniversitesinden kaçıracaktır.
c)Üniversite mezunu olacak bir kız yirmilerini aşmış olacaktır ki, artık ideal ev kızı olacak yaşı geçmiş olacaktır.
Ve son olarak, eğitim politikacıların oyuncağı, öğrenciler politikacıların oyun hamuru değildir. Eğitimde ideolojik yapılanma her zaman hesaplanmamış sonuçlara sebep olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder