17 Temmuz 2019 Çarşamba

FAŞİZMİN DEĞİŞİK DAVRANIŞ BİÇİMLERİ 4 MİKROASİMİLASYON

asimilasyon ile ilgili görsel sonucu
İnsanları asimile etme politikaları, devletlerin sık sık işledikleri insanlık suçlarıdır. En son Çin'in şu günlerde (Temmuz 2019) Uygurlar, Kazaklar ve Salarlar olmak üzere Müslüman Türk topluluklarına yapığı da bu tür faşizmin ilk örneği olmadığı gibi, ne yazık ki son örneği de olmayacaktır.
Geçmişte Bulgaristan Türklerine yapılan zoraki isim değiştirmeyi de unutmamalı. Bunlar açık ve net asimilasyon baskılardır.
Asimilasyon baskısı ve politikaları her zaman bu kadar açık değildir. Mesela Türkiye'de yasalar açıkça yasaklamadığı halde bazı Kürtçe isimler (Baran, Berfe,Dilşad, Keje vs) nüfus kayıtlarına yazılmamıştır. Bu görünmez yasak, 1996 yapımı Eşkıya filminden sonra aşılmaya başlanmıştır.
Devletin asimilasyon politikaları ve faşizmin asimile olma baskısı, faşizmin alışıldık davranışıdır. En basitinden Alevilere namaz kılma baskısı gibi.
Devletlerin asimilasyom politikaları, net ve görülebilen bir faşizan eylemdir.
mübeccel kıray ereÄŸli ile ilgili görsel sonucuBenim anlattığım ve pek anlaşılamayan, bireyi kendi toplumundan ayırma, böylece asimile etme sürecidir ki, bu da genelde sözüm ona hoş görü ortamında olur.
İslam ülkelerinde meşhur bir ilke vardır. Başka din ve mezhepten kız alınır ama kız verilmez. Bunun sebebi , erkek egemen kültürde, kadınların kültürlerini çocuklarına aktaramamasıdır.
Bunun ülkemizde az bilinen damat versiyonu vardır. Sosyolog Müübeccel Belik Kıray, Ereğli araştırmasında buna, kıza yönelik genişleyen aile der.
Özellikle ülkemiz kırsalında bazı yörelerde erkekler, başka şehirlere hatta ülkelere göç ettiğinden, erkek sıkıntısı vardır. Gel gelelim taşrada gelin almak kadar damat alma durumu da vardır.
Bu her zaman içgüvesiliği değildir, hanımköylülük de bu duruma girer.
Ülkemizde pek çok kızın, evlendiği  erkeği, kendi toplumundan uzaklaştırma çabası içinde.
Bu kendi toplumundan uzaklaştırma ya da mikroasimilasyon, sadece evlilik yoluyla olmaz. En geneli evliliktir.
kemalettin tuÄŸcu küçük besleme ile ilgili görsel sonucuÖte yandan evlatlık edinme, besleme de sizi toplumdan koparan bir yoldur. Osmanlıdan kalma beslemelik kurumu, cumhuriyetin ilk yıllarında da devam etmiştir. Adı da sadece gıda vermek, beslenmekten türetilmiştir. Osmanlıda zengin aileler, hem çocuklarına baksın, hem çocuklarına arkadaşlık etsin, hem de ev işleri yapsın diye öksüz, yetim ve kimsesiz çocukları, neredeyse de tamamen kız çocuklarını konaklarına alırlardı.
Erkek çocukların besleme alınmama sebebi, erkeklerin bir güç olarak tehlike sayılmasıydı. Kızlar ise özellikle ağır ev işlerinde eziliyor, pek çoğu ergenlik başlangıcında tacize uğruyordu. ( Meşhur tiyatro oyunu ve filmlere konu olan Kanlı Nigar ve Yedi Kocalı Hürmüz de, öykünün başlangıcında bir beslemedir.)
Heidi çizgi filmi, çizgi romanı ile tanıdığımız öykü kahramanı da, İsviçre usulü besleme çocuktur.
Besleme olmanın çilesini en çok çekenler, Dersimli kız çocukları olmuştur. Bu toplu besleme alma süreci, meşhur isyan ve tehcirden çok önce, isyan ve tehcirin uğramadığı bölgelerde de olmuştur. Dersimler 1938 isyanı ve sonrasına Tertele, daha önce kızların götürülmesinde de, kızlar tertelesi der.
Pek çok kız çocuğu, subay, astsubay ve çeşitli kademelerde devlet memurlarının evlerine, bazıları aileleri sağken, zorla koparılıp, besleme yapılmış Osmanlı beslemelerinin yaşadıklarının benzerlerini yaşamışlardır.
Ailenin ve akrabaların çocuklarının eskilerini giymişler, yeni kardeşlerinin ve ailenin yaşlıların bakımı yapmışlar, neredeyse tamamı ilkokul (5.sınıf) sonrası okutulmamış, erkenden de hiç tanımadıkları kişilerle evlendirilmişlerdir.
Elazığı Kız Meslek lisesinin meşhur kurucu müdürü Sıdıka Avar'a, kızımı da götür Avar diyenler, Tuncelilerdi.  Kazım Gündoğan , Nezahat Gündoğan' ın Dersim'in Kayıp Kızları ve Hüseyin Aygün'ün Mahsur kitaplarında Sıdıka Avar'ın adı geçer.
Bu iki kitabı okuduktan sonra Sıdıka Avar'ın Dağ Çiçeklerim kitabını da okudum. Tuncelilerin Avar'ı sevme sebebi, kızları besleme olarak vermemekte direnmesi (ki baskılara dayanarak verdiği de olmuş),  kızların ona teslim edilme sebi olmuş
o muhteÅŸem hayatınız ile ilgili görsel sonucuAvar ile Dersimliler arasındaki ilişki de ilginç. Kendisi Türk milliyetçiliğinden vazgeçmemesine rağmen, Tuncelilere özel bir sempati beslemiş, pek çok konuda onlara yardımcı olmuş, Dersimliler de onu sevmiş. Kendisi Zazaca da öğrenmiş. Bu sempatiler, genelde antropolojide ve sosyolojide yerlileşme denen duruma sebep olur. Araştırmacı ya da yönetici, kendisini yerli biri gibi hisseder ama Sıdıka Avar'da öyle olmamış. Yöre halkına sempati duysa, hatta onların ihtiyaçları için kariyerini riske atsa da, dünya görüşü değişmemiş.
Dersim ve tehcir ile ilgili çok şey yazılsa da tertele konusu hep gölgede kalmış. Yok yere kimsesiz kalan kızların çileleri pek az hikaye edilmiş.
sıdıka avar daÄŸ çiçeklerim ile ilgili görsel sonucuOya Baydar, O Muhteşem Hayatınız adlı kitapta, bu olayı romanlaştırmıştır.
Dinsel-mezhepsel asimilasyon çabaları hep bir dindarlık ile maskelenir. Oysa kırk yılı aşan hayatımda gördüm ki Alevi düşmanı olanların çoğu (özellikle Ülkücüler), pek namazda-niyazda gözü olmayan kimselerdir. Hatta bazıları benim Alevi olduğumu öğrendikten sonra, sırf beni de namaza çağırmak için namaza başlamıştı. Bir tanesinin de namazla zerre alakası yoktu. Hatta devlet yurdunda kalmamıza rağmen bayağı da alkol alırdı. Bunu yüzüne vurduğumda da;
-Bana daha erken demişti. Kendisi kırkından sonra namaza başlamayı düşünüyor, beni de anında asimile etmeyi ve bir softa yapmayı düşünüyordu.
Birey-küçük grup yani mikroasimilasyonun başka bir hedefi de, faşizan saldırı zamanındda işbirlikçiler bulmaktır. Bosna ve Kosova savaşlarında, Sırpların her mahallede bir işbirlikçi-yol gösterenleri olduğu anlatılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder