23 Aralık 2019 Pazartesi

LİBYA'NIN YAKIN ÇAĞ TARİHİ

Libyanın Yakın Çağ Tarihi
Bu gün Libya dediğimiz ülke, 1912e kadar Osmanlının bir eyaletiydi. kmanlının Afrika'daki son toprağı ve en sadık Arap eyaletiydi. O kadar ki pek çok Libyalı göçebe kabile, 1914'de 1.Dünya savaşı başlayınca, Mısır'daki İngiliz birliklerine saldırdı, bazıları Kurtuluş savaşına katılmaya Anadolu'ya geldi ve Türkiye'ye yerleşti. Gene de Libya, 1943'e kadar İtalya sömürgesi olarak kaldı. 1949'da bağımsız oldu ve 1951'de İdris el Sunusi krallığını ilan etti.
Olayları hızlı geçiyorum zira Libya'nın asıl anlatılmaya değer hikayesi, 1 Eylül 1969'da Kral İdris Türkiye'de iken Albay Muammer Kaddafi öncülüğünde darbe ile devrilmesi ile başlandı. Ülkeyi başlangıçta bir konsey ve bir parti (BAAS PARTİSİ) yönetirken, yönetimde yetkilerini giderek genişleten Kaddafi, 1973'de tamamen diktatör oldu. Kaddafi 1976'da meşhur Yeşil Kitabı yayımlayarak, ideolojisini ilan etti.
libya ile ilgili görsel sonucu"
Ülke o andan itibaren hakiki bir istikrar ile yönetildi ve istikrar her yıl daha da sağlamlaştı. Ülkede muhalefet olmadığı gibi, Kaddafi ve ailesinden habersiz yaprak bile kımıldamıyordu.
Kaddafi ise ülke ile oyuncak gibi oynuyordu. Arada ismini değiştiriyor,  eyaletleri değiştiriyor, kah Arap, kah Afrika birliği sevdasına düşüyordu.
Her diktatör gibi Kaddafi'de savaş ve inşaat yapmaya aşırı düşkündü. Güney komşusu Çad'ı işgal girişimi başarısızlıkla sonuçlanınca o da her Arap-İslam dünyası diktatörü gibi Amerika'ya dayılandı. Karşılığında ülke bolca Amerikan bombası aldı. Meşhur 1988 Lockerbie faciasından sonra da ülke halkı dünyada dolaşamaz oldu, zira hep terörist damgası yedi. Libya pasaportu ile sadece Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ta  rahatça turist olabiliyordunuz, diğer ülkeler için potansiyel terörist idiniz.
Bu arada Kaddafi dönemi Libya-Türkiye ilişkilerini ayrıca anlatmalıyım (tabi kendi bildiğimce). Kaddafi'nin Türkiye'ye karşı sevgiyle karışık nefreti, daha doğrusu kıskançlıkla karışık bir sempatisi vardı bence.
Mesela Kıbrıs harekatı sırasında Türkiye'ye silah yardımı yapması (özellikle efsanevi uçak tekerlekleri) sebebi, uzun süredir ilk defa Müslüman bir ülkenin, Hristiyan bir ülkeden toprak almasıydı. Öte yandan Kaddafi, her diktatör gibi önce savaş, sonra inşaat hastasıydı .Her diktatör gibi, savaşmadığı zamanlarda ülke şantiyeye dönerdi. Arka arkaya aldığı bombardımanlar, Çad yenilgisi falan derken, kendisini iyice diplomasiye, o her yere taşıdığı kocaman çadırına ve inşaatlarına verdi. İnşaatların tamamını da Türk müteahhitlerine verdi. Bunun sebebi de ülkenin zamanında Osmanlı egemenliğinde olması sebebi ile Türkleri kendi emrinde çalıştırmak arzusuydu ve halka da böyle diyordu.
Kaddafi, hemen her diktatör gibi zaman geçtikçe daha da kendisini kaybetti, Amerika'nın kokusundan savaşamadığı bütün bütün inşaatçı oldu. Afrika birliği rüyası ile sahra altı Afrika ülkelerinin diktatörlerine ve devlet adamlarına Libya'nın  parasını yedirdi. Libya'nın parasını başka yiyenler de vardı. Ona Amerikan bombardımanlarını önceden haber veren Fransız ve İtalyanlar silah tüccarları ile, ona yağ çekmeyi ihmal etmeyen Türk müteahhitler.
kaddafi yeşil kitap ile ilgili görsel sonucu"
Tür müteahhitler Libya'dan çok şey öğrendiler. Özellikle diktatör yağlamayı. Kaddafi'nin Yeşil kitabından sonra Sefer Murat Türkmenbaşı'nın Ruhnamesi'ne basıp, bedava çoğalttılar. İyice öğrenmişlerdi ki, diktatör dediğin, inşaat hastasıdır. Zira ahmaklara göre kalkınma, inşaattır. Bir yerlere beton dökülüyorsa, ekonomi tıkırındadır. İnşaat, piyasaya çarpan denen ve harcamalardan dolayı oluşan geçici bir canlılık yaratır ve yandaşları da zengin  eder.
Ülkede Amerikan ve diğer batılı ülkelerin ambargoları sebebi ile pek çok ilaç, bebek maması falan zor bulunuyordu ama ne gam. Hışto'nun hançeri misali ülke Türk inşaatçıları, Fransız ve İtalyan silah-güvenlik uzmanları ve şirketleri ile doluydu.
Kendisi her ne kadar Amerikan korkusu ile sinmiş ise de, gelecekten korkusu yoktu. Koca ülke elinde oyuncaktı ve bu oyuncağı elinden alacak yoktu. Basın borazanıydı, muhalifi yoktu, olanı hapisteydi.
Düşlerini oğulları gerçekleştirecekti. Büyük oğluna da buna uygun ad koymuştu. Seyfülislam Kaddafi, yani İslamın lideri Kaddafi.
seyfülislam kaddafi ile ilgili görsel sonucu"
Sonra Irak'ın işgali oldu ve kendisi de işgal edilme korkusu yaşadı. Bu yüzden batılıara tavizler verdi, bazı muhaliflerini hapisten çıkardı. O sırada altı oyulduğundan tamamen habersizdi. İsyan başladığında korkmadı. Saddam isyanlarla yıkılmamıştı, o  da yıkılmazdı. Zira ordu onun Sirte kabilesinin elindeydi, tüm devlet kurumları onundu. Ancak işgal olursa yıkılırdı. İşgalde olmayacağına göre asileri fareler gibi ezerdi.
Oysa tuzak çoktan kurulmuştu. O çok güvendiği Türk müteahhitler ülkeyi ilk terk edenler oldu. Fransız ve İtalyan dostları güvenlik sisteminin tüm sırlarını verdi. Çabucak  kabilesi Sirte'nin şehrinde kapana kısıldı.
Burada kalamazdı tabi, kuşatmayı yarmaya, konvoyu ve oğulları ile bir kaç milyar dolar para sakladığı komşu ülke Nijer'e gitmeyi planlıyordu; oysa Fransız dostları telsiz şifrelerini NATO 'ya vermişti ve konvoyu pusuya düştü.
kaddafi ölüm fotoğrafları ile ilgili görsel sonucu"
Bir fare deliği gibi köprü menfezine sığındı. Sonunun geldiğini anlayınca son bir umut asilere seslendi, sizi kandırıyorlar dedi. Kalaşnikofun kızgın namlusunu hissederken, ben sizin babanızım diye bağırıyordu.
Ölümünden sonra halen bitmeyen, biteceğe de benzemeyen bir iç savaş başladı. Faşizmin ülkedeki bölünmeleri azınlıklara bağlayan teorileri de Libya örneğinde çöktü. 7 milyondan az olan ülke, hemen hepsi aynı mezhepten, ırktan ve aynı şeriatçı ideolojiden. 2019 Aralığı itibariyle üçe bölünmüş durumda ve hiç biri de uzun süre tüm ülkeye hakim olamayacak. Çünkü üç bölgede  de petrol var.Hem de dünyanın en kaliteli petrolü. Birbirlerine karşı silah alabilmek adına ucuza satıyorlar.
Şimdi Türkiye, kendi tanıdığı üçte birlik bölümle antlaşma yaptı diye bazıları çok seviniyor.
Oysa belki de Afrika'nın Dubai'si olacak ülke, ruh hastası bir diktatörün elinde heder oldu, şimdi de iç savaşla heder olmakta.
libya iç savaşı ile ilgili görsel sonucu"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder