23 Kasım 2020 Pazartesi

DİNSİZ BIRAKAN DİN EĞİTİMİMİZ (DİNSİZLİK TÜRLERİ 9 )



 Ülkemiz son on yıldır iyiden iyiye din eğitimi ve tarikatlar ülkesi oldu. Öte yandan gene son on yıldır giderek artan bir dinsiz (deist-ateist) nüfus var. Bu dinsizleşme ergenler-gençler arasında olduğu kadar, kırklı yaşlardaki vatandaşlar arasında da yaygın. 

Eskiden de deizm-ateizm olarak dinsizlik vardı ama daha ziyade Alevi kökenliler veya radikal sol, Marksist-Leninist kişiler ve çocukları arasında yaygındı. Atatürkçü ya da sosyal demokratlar arasına bile dinsizlik çok nadir görülürdü. Şimdi basbayağı dindar-milliyetçi-muhafazakar ailelerin çocukları ya da düpedüz ırkçı kişilerde bile dinsizlik yaygın.

Bloğumu okuyan çok az kişi bilir ki, ne zamandır bunun üzerinde düşünüyordum. Son  beş yılda üç ayrı okulumu düşünürken bir şeyin farkına vardım. Bu beş okuldan ilki Anadolu öğretmen-fen lisesi olduğu halde bazı sınıflar yer yer altı saat ( siyer, kuran ve benzeri dersler de vardı), ikincisi meslek lisesi ve sadece iki saat (üstelik derslere cami imamları girdiğinden dersler yer yer de boş geçmekteydi), şu ankinde ise sınıfına göre 2 ya da 3 saat.

İlgin. bir şekilde en çok dinsiz öğrenci ilk bahsettiğim okuldaydı. Pansiyonda, özellikle doğu ve güney doğudan  gelen Kürt öğrenciler arasında yaygındı. En inançlı öğrenciler de din dersleri boş geçen endüstri meslekteydi.

Ciddi ciddi artık öğrencilerin din dersi aldıkça dinsizleştikleri kanısına vardım ve bunun sebepleri üzerine düşünmeye karar verdim. Özellikle imam hatip okullarından bile bolca deist yetiştiğini okuyunca, tespitlerimi özel olarak yazmaya karar verdim. Öğretmen alışkanlığı ile madde madde yazmaya karar verdim.

1)Din hocalarının-adamlarının ayarsızlığı: Din adına konuşanlarının ağzının-kaleminin ayarı yok. Kamuoyunun çok bildiği bir din adamının  (adını yazmıyorum çünkü ağzından duymadım) satrancı kumar sayıp, haram ilan etmesi, gençler arasında popüler olan şarkıcılara hakaret etmeleri gibi durumlar, insanları dinden en fazla soğutan sebepler. Din adına otorite oldum diye saçmalayanlar, gençleri dinden soğutan birinci etken. Kalabalıklar önünde konuştuğunuzda lafınız nereye gidiyor, bir düşünün.

2)Din adamlarının yeni nesilden bihaber olması: Din adamları ve tarikat şeyhleri ne zamandır fildişi kulelerinde yaşamakta, gençliğin gerçeğinden habersiz bulunmaktalar. Ben de en sonuncusu 2 sene ve 2 aylığına olmak üzere üç kere imam hatiplerde çalıştım. Çalıştığım okullarda tarikat yurtlarında kalan-kalmış öğrencilerim oldu. Doğrusu ben dinsizine rast gelmedim.



Lakin hepsinin sevgilisi vardı ya da sevgili bulmak için çabalamaktaydı. Hepsi de yaşadıkları şehirde gezilecek mekanları iyi bilmekteydi. Sonra pek çok sağcı-türbanlı-Ülkücü vs kızın solcu sevgilisi oluyordu. Sosyal medya bunu anlatanlarla doluydu. Sebebi de icabında o erkeği başından kolayca atabilme olduğunu öğrendim. Erkeklerin yaptığı meşhur eğlenilecek kız-evlenilecek kız ayrımını kızlar da artık yapıyor. 

 Bir de kız-erkek Atatürk tişörtü giymiş bazı  gençler konuşunca dinci-tarikatçı çıkıyordu. Sonra sebebinin kız-erkek arkadaş bulmak veya kız-erkek arkadaşı ile takıldığında muhafazakar yetişkinlerin saldırganlığından kaçınmak, olduğunu öğrendim. Pek çok iş yeri de gençler kendisini rahat hissetsin diye duvara Atatürk resmi asmaya başlamıştı. Gençler kendilerine dayatılan sıkıcı dinci-muhafazakâr kültürü benimsemek istemiyor.

Oysa din adamlarının kafasında seksenli, doksanlı yılların dinci gençleri, türbanlı kızları var. O yılların türbanlı kızları, erkek arkadaş edinmez, makyaj yapmaz, kaşlarını bile almazdı. Tarikat yurtlarında müzik bile dinlenmez, aynı alışkanlık ailelerinde de devam ederdi. O zamanlardan bu yana çok şey değişti. 

Gençlik değişti, dini de ona göre anlatmalı.

3)Tarikatların gençlere kötü muamelesi: Milli eğitim, değerlere eğitimi diye tarikatları iyice din eğitim işine sokmakta. 

Oysa tarikatlar birer çıkar kurumu olarak, gençleri kullanma çabasında ve gençlere pek de iyi davranmıyor. Fetö'den beri bu böyle ve 15 Temmuz'dan beri (bunu az sonra ayrı bir madde olarak yazacağım) bu daha  çok gençleri üzüyor. Milli Eğitim bu yurtları hiç denetlemiyor ve bu yurtların çalışanları, sosyal medyaya düşmedikçe gençlere zulüm etmekten çekinmiyor. Bir de bu tarikatlar kullanamayacaklarını anladıkları ya da düşündükleri gençleri içlerinden kovuyor.

Youtube'da ateizm-deizm propagandası yapan youtuberleri izlemeyi merak edindim uzun süredir. Bir kaç tanesi de dini bırakan takipçilerinin mektuplarını okuyor. Hemen hepsi birbirine benziyor. Muhafazakar bir ailede büyüme, zorla gönderilen ve sonradan sevilen Kuran kursları, imam hatip  liseleri,  tarikat yurtları falan derken, ergenlikle beraber sorgulamanın başlaması ama dinden kopmanın pek olmaması; ardından da ekonomik özgürlük kazanılmaya başlanınca dinsiz yazarlara ve youtube araştırılıyor, inançlar sorgulanıyor ve dini terk.

Devlet, Fetö'den ağzı yanmışken ve fırsatı varken tarikatları, cemaatleri harcayacaktı, şimdi tarikat ve cemaatler dini harcıyor. Zararın neresinden dönülse kardır.



4)Dini bilgilerin günümü insanının yaşamına uymaması: Pek çoğu peygamberin ölümünün iki üç yüz sonra yazılmış ve günümüze hiç uymayan ilmihal kitaplarını, üstelikte kendileri de pek bilmeyerek  gençlere anlatmaları ve  artık gençlerce saçma bulunması da, gençleri dinden uzaklaştıran bir neden.

5)15 Temmuz: Özellikle gençlerin çoğu ve halkın da önemli bir kesimi için artık tarikatların hepsi potansiyel birere Fetö ya da Adnan Hoca'dır. Değerler eğitimi diye tarikatların eğitime burnunu iyice sokması da, günümüz genç insanının dinden soğumasına başka bir neden.

Yıllardır haftada 6 saat yabancı dil dersinin yabancı dili öğretememesi gibi,  daha fazla din dersi de din öğretmiyor. Böyle giderse din referansları ile konuşan siyasiler, dinsiz gençlikle büyük iletişim sorunları yaşayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder