10 Ocak 2021 Pazar

TWİTTER'DA KIZKARDEŞLİK HAREKETİ



Yılın son ayına girmişken bir tweet, ardına takılan yirmi kadar kadınla beraber me too (ben de) hareketine döndü. 8 aralık 2020 'de Leyla Salinger adlı ve şu günlerde kapatılmış bir hesaptan önce ünlü yazar Hasan Ali Toptaş, arka arkaya ben de diyen kadın yazarlarca tacizle suçlandı. Toplamda yirmi kişi kadar oldular. Sadece Hasan Ali Toptaş değil, pek çok yazar (çoğu da basbayağı solcu) da bundan nasiplendi. 

Olayı batıran, Hasan Ali Toptaş'ın ne özür dilemeye, ne de itiraf etmeye benzeyen açıklaması oldu. Pek çok kişi bu yazıyı yayınevinin ya da basın danışmanının falan yazdığını söyledi ama bence kendisi yazmış. Okuyucuları iyi bilir, eril faillik tam ona göre bir tamlama. Hem Öz Türkçe, hem de Osmanlıca. Skandal boyunca herkesin ağzında bu söz vardı. Yani er oluna, erkek olunca, bu erkekliğin faaliyeti olunca affedilmesi gerekliymiş gibi! Bora Abdo ise sarhoşluk ve ilaç kullanmasını içeren bir özür mesajı ile ifşa oldu, ardından da her iki yazarında yayınevleri ile ilişkisi kesildi. 



Bu süreçte Toptaş'ın eril faillik kelimesi o kadar alay konusu yapıldı  ki, mesajı sildi ve çevir-kazı yanmasın hesabı, mesajını sildi, özrünü geri aldı. Üstat, sen de uçana-kaçana saldırmışsın. Bora Abdo'yu ize taciz ettiği kadına yazdığı ve ilaç kullanmasını bahane ettiği özrü yaktı. (İtiraf edeyim, kendisinin adını bu olayla duydum.)

Bu süreçte ilgimi çeken sağ medyanın bu konuya önce ilgisiz, sonra erkeklerden yana tavır takınması oldu. Oysa sağ basın, sola belden altı vurmaya bayılır. Önüne de gümüş tepside altın tepside fırsat geçmişti.

Sağ basın, onlarca solcu yazarı yerden yere vuracağı fırsatı neden geri çevirmişti?

Olay, kadınların biz taciz edildik, incitildik diye kamuoyuna söylemesi, bağırıp, çağırmasıydı. Muhafazakarlıkta, kadınların taciz edildiğinin duyulması, tacizin kendisi kadar kötüdür. Tacizciye cesareti de bu verir. Kadın, tacizden korkmalıdır ki, gece sokağa çıkamasın, her zaman yanında, yakınında bir erkek arasın, erkeğim olsun da soğan erkeği olsun, desin.

Türkiye'de en liberal, sol kesim bile erkek egemendir. Solda bile kadınlar anca birbirleri ile dayanışarak iki tacizcinin hakkından anca geldi. Bir araya gelen kadınların hepsi de kurbandı. Gönül isterdi ki, tacize uğramamış kadınlar da, hemcinslerine yardım etsinler. Şu an bu da büyük bir gelişme.

Bunun bir de çekememezliklerin, birbirine laf sokmaların, entrikaların bol olduğu edebiyat dünyasından başlaması da önemli bir gelişmedir. (Türkiye'de edebiyatta para yoktur ama entrika boldur. Beş yüz bile satmayan, yüz sayı bile yaşamayan dergilerde şiir-öykü çıkması bile büyük olaydır.)

Egemen sınıflar, egemenliklerini bilir ve korumaya çalışır. Egemen olmayan sınıflar ise bunu bilmez, kendi sınıfından nefret eder, egemen sınıfa yaranınca, yağ çekince, üst sınıfa çıkacağını sanmak bir yana, üst sınıf olduğunu sanır. Dünyada sendikalı işçilerden nefret eden bir sürü sendikasız işçi vardır ama sendikalı işçileri işten çıkaran patronlardan nefret eden çok az patron görürsünüz. (Hatta bence hiç görmezsiniz)Benzer bir şekilde bir sürü kadın feministlerden nefret eder ama maçolardan nefret eden erkek bulamazsınız. Benzer şekilde pek çok işçi sendikalardan, pek çok kadın da kadın derneklerinden nefret ederler.

Çünkü işçilerin pek çoğu patronun has adamı olunca sınıf atladıklarını ya da atlayacaklarını zannederler. Benzer şekilde kadınların da pek çoğu iyi bir erkeğe sahip olunca, kadınların uğrayacağı zulümden kurtulacaklarını zannederler. Oya Atatürk, milletleri kurtaranlar anca kendi azmi ve kararıdır demiştir ve bu milletlere kadın milleti de dahildir.



Şimdi halen bilmeyen kadınlar için, erkeklere ait üç sır açıklayayım. İki aşk arasında kalmış erkek yoktur, yüzsüzce iki kadını da kullanan erkek vardır. Kuyruk sallayan dişi köpekten çok, birbirlerini gazlayan erkekler vardır. Bu, daha ergenken daha milli olmadın mı muhabbeti ile başlar (Bu iğrenç tanım halen kullanılıyor mu bilmiyorum.), sonra kız sana iş atıyor, görmüyor musun, badak mısın, incel misin (badak ve incel kelimelerini de ekşisözlükten öğrendim) gibi kışkırtmalarla devam eder. 

Üçüncüsü de şiddet uygulayan kişi, o şiddetin bedelini ödemedikçe gerçekten pişman olmaz. Kadına şiddet uygulayan erkek de, temelli terk edilmedikçe, tacizci de en azından ifşa olmadıkça pişman olmaz. Erkek egemen toplumda, başka bir erkeğin korumasından çıkmış kadının kendi hakkı olduğunu öğrenmiştir çünkü. (Bu yüzden bir erkeğe en kesin hayır yanıtı, bir sevgilim var yalanıdır.)

Kadınlar olarak birbirinizle destek olmalı ve tacize uğramış, incinmiş hemcinslerinize sahip çıkmalı; dahası bunu yapanları bağıra-çağıra ifşa etmelisiniz. Nasıl ki parasını çaldıran değil, hırsız suçluysa, taciz edilen değil, taciz eden suçludur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder