2019'da, Rusya Konfederasyonunun Tuva bölgesinde bir kurgan kazıldı. Kurganı İsviçreli bir profesör, uydu görüntülerinden keşfetti. Buna uzay arkeolojisi deniliyor. Türkiye'de yapılıyor mu, bilmiyorum.
Orta Asya-Sibirya tarihine dair, Kaşgarlı Mahmut ve benzeri orta çağ Arap yazarlarının tezi vardır. Aslında bölgede pek çok tarihi eser varmış ama özellikle mezarlar, değerli eşyalar yüzünden yağmalanmış. Bu kurgan da teorinin ispatı. Etrafındaki diğer kurganlar tamamen ya da kısmen yağmalanmış. Arzhan 2 ise fark edilmediği için bu güne kadar sapasağlam kalmış.
Kurganda genç yaşlarda (tahminen 25 civarı) ölmüş genç bir prens ya da kral, eşi (tek gömülmüş ve üzerinde bolca altın ziynet var), sekiz tane cariye ya da kuma, üç yüze yakın da asker, beraber gömülmüş. (Muhtemelen ölüm sonrasında ona eşlik etmesi için.). Kalıntılarda toplan yirmi üç buçuk kilo civarında ağırlığı olan altın takılar ve bir sürü savaş ve yaşam malzemesi bulunmuş. Arkeologlara göre tahminen milattan önce 8-9. yüz yıllara tarihliyorlar bu alanı. İşte burayı Göbeklitepe gibi efsane eden de bu.
Göbeklitepe, dinler tarihi, özellikle de Ön Asya dinleri üzerine bildiklerimizi silip, üç bin yıl kadar da geriden başlatmışsa, bu kurgan da, Orta Asya-Sibirya devletleri hakkında bildikleri misi 4-5 yüzyıl öncesine götürüp, hepsini de baştan yazılmak üzere silmiştir.
Olayın ciddiyetini şöyle yazayım. Büyük Hun İmparatorluğunun tarihi beş yüz yıl kadar geriye gidebilir.
Genç bir prens ya da kral, eşi, bu kadar çok cariye, asker, savaş, eşya ve takı ile gömüldüğüne göre, en az Türkiye ya da daha büyük bir alanın hükümdarı olabilir. Hun imparatorluğu, onlar Çinlilerle ilişkiye geçmeden evvel de büyük bir devlet olmuş olabilir.
Yazık ki kurganın keşfi son derece talihsiz bir zamanda oldu. Türk kelimesini kullanmak istemeyen bir iktidar ve yıllarca Türkçülük siyaseti yapmış (yeni neslin deyimiyle Türkçülüğün ekmeğini yemiş) ortağı, bu olayı iyice görmezden geliyor. Oysa oraya Türk arkeologları ve antropologları yığılmalı. Zira Orhun abidelerinde adı geçen Ötüken ormanı, bu günkü Tuva olabilir. Bölgenin maden zenginliğine bakılırsa, Ergenekon'da burası olabilir. (Aslında Kırgızistan-Tamgalı'nın da Ergenekon olma ihtimali var. Zira bölgenin binyıllarca bir çeşit dini ziyaret-hac mekanı olduğu belli. )
Keşif, Orhun Yazıtları, Kazakistan-Altı Adamından sonra Sibirya-Orta Asya arkeolojisinde üçüncü en önemli keşif ama Türkçü veya Türkolog geçinenler bile keşfe ilgisiz.
Diğer yandan da uydu ya da uzay arkeolojisi, Türkiye'de de kullanılabilir. Türkiye'de el ya da ayak değmedik yer kalmadı diye düşünebilirsiniz ama halen keşfedilmemiş çok yer var. Mesela Luvilerin varlığı ve Hitit öncesi Anadolu medeniyetleri daha yeni yeni konuşulmakta. Hititlerin bir dönemki başkenti Tarhuntassa nerede halen bilmiyoruz. Mısırlılarla savaşı yönetmek adına, Toroslarda bir yerlerde olduğunu tahmin ediyoruz. Frig alfabesi halen çözülmedi ve Frigleri, Yunan efsanelerinden tanıyoruz.
Türkiye'nin batısında bile, yerleşim yeri olmayan geniş alanlar var. Mesela Eğirdir ve Beyşehir göllerinin arasındaki Dedegül dağlarında yerleşim yoktur ve Isparta ili içinde, Beyşehir ve Eğirdir gölleri arasındaki dikdörtgene benzer araziyi, kuzey batı, güney doğu ekseninde çapraz çizerek yürürseniz, 120 kilometre, bir insan yerleşimine rastlamadan gidebilirsiniz. Ankara-Çankırı il sınırı ve Nallıhan-Bolu arazisindeki arazi de benzerdir. Eğirdir gölü, bu günkü sekiz (8) rakamına benzeyen şeklini, Osmanlı döneminde almıştır ve son tarihi araştırmalara göre meşhur Miryakefalon savaşının yapıldığı yer, gölün dibinde, gölün iki yarısının birleştiği yerde su yolunda olmuştur.
Muhtemelen doğu bölgemizde böyle araziler daha çoktur.
Bu yazıyı yazmak uzun zamandır aklımdaydı. Ben de bu yerden yaklaşık 5-6 ay önce, Magma dergisi vasıtası ile haberim oldu. Aklımda iken ülke gündemi değişti. Arada da ben bu konuyu unuttum.
Oysa ülkemiz, muasır medeniyetler seviyesine ulaşacaksa, iki eli kanda olsa, bilim, felsefe ve sanat ile ilgilenmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder