Genelde bu listeleri yaparken, halen iktidarda oldukları için İslamcıları seçerdim ama tersten başlamak ve biten, azalan solcu şeyleri yazmaya karar verdim. Şöyle maddeleri sıralayalım.
1)Çok solcu olmak ve Cehapeyi az solcu bulmak: Daha doğrusu biten, çok solculuğun havası oldu. Bu olay Gezi sırasında bazı radikal solcu grupların, polis provokatörü olduğu ve polis korumasında olmasına dair videoların sosyal medyada dolaşması; pek çok radikal sol grubun, Gezi'de darbeyi gördük diyen Selahattin Demirtaş'ın peşinden Gezi'yi yarıda bırakmaları ile hızlandı. Son darbe ise, Türkiye Komünist Partisinin ( Yasal TKP'lerden birinin) başkanını ve genel merkez üyelerinin, Ekrem İmamoğlu'nun ikinci defa İstanbul, Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını desteklemek bir yana, boykot adı altında karşı çıkıp, el altından Binali Yıldırım'ı desteklemesiydi. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin seçimleri tekrarlandığına, AKP için kazanmak çok önemliydi ve Komünistler AKP'ye destek oluyordu. T.K.P'nin meşhur Ovacık belediye başkanı bile buna karşı çıktı. Seçimi Cehape ve İmamoğlu tekrar kazandı ve sosyalistlerin havası söndü. Bir de bu seçimlerde, Millet ittifakının adaylarına (özellikle uzun yıllar MHP'de siyaset yapmış Mansur Yavaş için) solcu demeyenler vardı. Ankara'da DSP'nin Büyükşehir belediye başkan aday, kendisini tek sol aday olarak tanıtıyordu. Kendisi AKP'nin Ankara'daki tüm baskı işlerini yapan büyük bir matbaacısı. Yaptığı işleri de DSP'nin seçim araçları ile teslim ediyordu. Alevi bir ailede doğup, büyümek dışında da bir solculuğu yoktu. Eskilerin deyimi ile, dervişliği taç ile hırkada kalmıştı.
Şimdilerde Komünist başkan Maçoğlu ve Türkiye İşçi Partisi başkanı Erkan Baş ve başkan yardımcısı Barış Atay var. Onlar da birilerini az solcu bulmuyor.
2)Grup Yorum ve Özgün Müzik. Grup Yorum'un son eserleri ve eylemleri kamuoyunun hiç ilgisini çekmiyor, uzun zamandır. Youtube'da arada bir Grup Yorum'un sayfasından videoları bin tane bile izlenmiyor. Grup, sebebini kamuoyuna anlatmadığı açlık grevleri ile elemanlarını harcadığı gibi, bu grevde katılmayı ret eden bir elemanını da linç için hedef gösterince, hepten gözden düştü. Gözden düşmesinde yukarıda anlattığım çok solcu olmanın gözden düşmesinin de katkısı var. Grup, her konserinde, on saniye kadar, barkovizyon üzerinden DHKP-C'nin eski lideri Dursun Karataş'ın görüntülerini yansıtır ve Dayı (Karataş'ın lakaplarından biri ve en çok bilineni) diyerek adını anar.
Grup Yorum yanında, Özgün Müzik dediğimiz sol protest müzik de, türkü yorumlamaya dönüştü. Şöyle şiir besteliyen güçlü besteciler azaldı ne yazık ki.
3)Dergiler: Siyasal taraf tutmak, ne okuyacağını seçmek anlamına da gelir. Solda her fraksiyonun kendi dergisi olduğu gibi, yetmişler ve seksenlerde Gırgır, doksanlara da Leman gibi dergiler, solun bayraktarlığını yapardı.
Malumunuz internet, kağıt medyayı yiyip, bitirmekte. Dergileri asıl bitiren kafe işletmeleri oldu. Kafeler işletilince, doksanlardaki o efsanevi muhaliflikleri yavaş yavaş azaldı. Bunda politik baskılar kadar, bu yerlerin müşterilerinin de sadece solculardan oluşmaması, hatta yer yer sağcıların daha çok buralar uğramasıdır. Bu mekanlar (Leman Kafe, Ot Kafe, Zaytung Zone, Kafa kafe vs) aslında seksenlerin entel, doksanların türkü barlarının zincir hale gelmiş olması olmasında rağmen: artık ne solcu barı değiller. Hatta pek çoğu alkollü mekanlar olmasına rağmen, müşterilerinin önemli bir kısmı da alkol almayan insanlar. Muhafazakar mahallenin insanları, özellikle de gençleri, mahalle baskısından rahatsız. Bu yüzden de arada bir sol mahalleye kaçıyor.
4)Liberal sol. En kötü biten liberaller oldu, adları bile kalmadı, Merkez sağın en azından adı kaldı (Onu biten Ülkücü şeylere yazacağım. Çünkü tanıdığım her Merkez sağ seçmeni-politikacısı Ülkücü kökenli olduğunu söylüyordu. )Liberallerde o da kalmadı. Yetmez ama evet öncesi bir kaç yıl boyunca CHP ve Atatürk aleyhine propaganda yaptılar. Bunun için araçları da, Aydın Doğan'ın Radikal ve Yeni Yüzyıl gazeteleri oldu. 27-25 Aralık yolsuz operasyonlarından sonra gördük ki Yeni Binyıl (Yeni Yüzyıl'ın kadrosu çıkarıyordu), Fettullah Gülen'inmiş meğer.
Bu Liberal güruhu, sırf solu, dinci iktidara ikna etmek adına kendine sol diye, eskiden hem de çok eskiden solcu olan şahısların, kendilerine solcu demelerinden ibaretti. Yetmez ama evet referandumu sonrası dinciler bunları çöpe attı ve artık ne yaptıkları merak bile edilmiyor. Ben bunları affedecek değilim. Bunu bu bloğa (kaç tane okuyanım varsa) defalarca yazdım ve daha da yazmayacağım. https://onbinkitap.blogspot.com/2018/03/liberalleri-lincetmeyin-onlar.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder