Bu yazıda her iki anlamda da efsane bir kişiden bahsedeceğim. Hem ürettiği bilimle efsane, hem de hayatı üzerine rivayetler bulunan bir efsane olan Muzaffer Şerif. Onun hakkında internette araştırma yaparken, kurucusu olduğu Dil, Tarih, Coğrafya'nın Psikoloji bölümünün videosuna denk geldim. İnternette, özellikle de Ekşisözlük merkezli pek çok yalanın yayıldığını fark ettim. Amacım hem bu yalanların yerine gerçekleri koymak, hem de böyle bir değeri, okurlarıma tanıtmaktır.
Muzaffer Şerif Başoğlu, siyasi sebeplerden dolayı Türkiye'de tutunamamış, Amerikalı bir meslektaşı ile yaptığı evlilik (o tarihte devlet memurlarının, başka ülke vatandaşları ile evliliği yasaktır) bahane edilerek Türkiye'den koparılmış değerdir.
Deneysel sosyal psikolojinin kurucularından değil, bizzat kurucusudur. Deneysel psikoloji üzerine yaptıkları gerçektir ve efsanevi işlerdir. Doktora tezi bile o kadar ünlüdür ki, tutuklandığı zaman Haward'daki hocaları, serbest bırakılması için Amerikan hükumetine baskı yapıyor; sonuçta Türk hükumeti de yurt dışına çıkması şartı ile serbest bırakıyor. 1954 Hırsızlar Mağarası deneyi ise efsane. Bu deney, önce Sineklerin Tanrısı romanına (William Golding'e ilk romanı ile Nobel edebiyat ödülü kazandırmıştır) sonraları da Survivor, Wipe Out gibi televizyon programlarına, Bill Truman Show, Yalancı Yalancı (Jim Carrey'in filmi) ve en son Netflix dizisi The Goof Place gibi yapımlara ilham kaynağı oluyor. Deneysel sosyal grup araştırmalarının hepsi, Muzaffer Şerif'in araştırmalarının taklididir.
Burada yalanlamam gereken efsaneler ise, Amerika'ya gidişi ve Amerika'daki yaşamına dair olanlardır. Çünkü kendisi Amerikan vatandaşı olmayı ret edip, pasaportsuz yaşadığı ve bu yüzden de hayatı boyunca Amerika dışına çıkmadığı halde, Wikipedya bile Amerikan vatandaşı olduğunu yazıyor. Diğer yandan Ekşisözlük merkezli troller, Şerif'i Amerika'ya gittikten sonra Türkiye'den tamamen koptuğu, hiç Türkçe konuşmadığı, Amerika'ya gelen Türklerle bile Türkçe konuşmayı ret ettiği yazıyor. Oysa Behice Boran, Ruhi Su başta olmak üzere, Türk dostları ile sürekli ve düzenli olarak mektuplaşmış. Meşhur sosyoloji profesörü Mübeccel Belik Kıray'ın, Amerika'da burslu okumasını sağlamış. Çocukların İngilizce adları da Can Yücel, Ruhi Su gibi tanıdığı Türklerin isimlerinden vermiş. Pasaportsuz olduğu için Türkiye'ye gelememiş ama Amerika'daki Türklerle hep ilgilenmiş. Yani bütün o Türklükten kopma, hiç Türkçe konuşmama hikayeleri, Ekşici mavalları.
Öte yandan benim merak ettiğim Muzaffer Şerif'in, serbest kalıp, Amerika'ya geri döndüğünde gemileri neden yaktığı? Carolyn Wood (Şerif) ile büyük aşkı mıydı, Komünizmden yargılanması mıydı? Oysa kendisi, Amerika'da da Komünizm şüphesi ile FBI tarafından soruşturulmuş. Öte yandan Türkiye'de artık kendisi için, bilim üretmek bir yana, yaşamak için bile güvenli ortam olmadığı da bir gerçektir. Sabahattin Ali'nin katledilmesi olayı, Muzaffer Şerif için hep taze kalmıştır. Öte yandan Şefir, tek Türkçe eseri olan Irk Psikolojisi adlı kitabıyla, Nihal Atsız önderliğindeki Irkçı-Turancıların hedefi olmuştur. Halen piyasada olmayan tek kitabı da budur. Nazım Hikmet, bu kitap üzerine övgü dolu tanıtım yapmıştır. Bu kitap, sahaflarda yüksek fiyata satılmaktadır.
Muzaffer Şerif Başoğlu, tekrar ve tekrar keşfetmemiz, resmini paraların, pulların üzerine basmamız gereken bir değerimizdir.