1)Fecö bir nur talebesiydi ve hep öyle kaldı. Okullarında, evlerinde ve teşkilatlarında öncelikli olarak okutulacak kitap, Risale-i Nur Külliyatıdır. Fecö'nün yazdıkları ve söyledikleri her zaman, Nursi'nin gölgesinde kalmış, Fecö, Nursi'den sonra gelecek olan Bedüüzaman olmamıştır. Genel anlamda Nurcular, risaleleri okuyanlar olarak, okuyucu Nurcu, yazanlar olarak yazıcı Nurcu diye ikiye ayrılır. Nurcular, risaleleri okur, yazıcılar elleriyle yazar. Fecö'nğn yazdıkları asla risalelerin kutsallığı ile yarışmadı. Sadece Fecö, sırma işlemeli cübbe giydi, tıpkı üstadı gibi. Diğer Nurcu şeyhler, sırna işlemeli cübbeyi giymedi.
2) Fecö, Nursi'nin hemşerisi olduğunu söylemekle beraber, onunla akrabalığını da ima etmiştir. Erzurum, Pasinler kütüğüne kayıtlı da olsa, Bitlis'ten göç ettiğini söylemişti. Nurcularda, üstad dedikleri Nursi'ye yakınlık derecesi önemlidir. Üstadı gören abiler ve görenler gören abiler diye bir hiyeraşileri vardır. Fecö ise ilerlemiş yaşı, hatta bu gün artık ölü olmasına rağmen, üstadı gören abi değildir. Gerçekten Bitlisli olmayıp, kendisine Nurcular arasında meşruiyet sağlamak için bunu söylemiş olabilir.
3)Fecö ve Fecöcüler, uzun zaman Nursi üzerinden kendilerini yüceltmişler ve bir hocamın deyimiyle, Nursi'nin umuzundan tüfek atmışlardır. Kuponla Nur külliyatı verilmiş, yazılarda mutlaka külliyata atıf yapılmıştır. Kutlu doğum haftası, seksenlerde 13 Ekim yada Ekim ayının ilk haftası kutlanıyormuş ve daha ziyade Diyanet işleri kutluyormuş ve bu kutlamalar daha mütevazıymış. Doksanlardan itibaren 20 nisan olarak ve bu hafta baz alınarak, Föcö'nün doğum günü olarak kutlanmaya başlanmış. Bu kutlama da Nursi etkisi var.
4)Nursi'de, Fecö'de en başından itibaren devletteki bazı grupların bilgisinde, kontrolünde ve denetimindeydi. Fecö, bu kadar hızlı büyüyüp, devlet içinde çeteleşirken, devlet içindeki başka birimler de takip ediyordu. Necip Hablemitoğlu, Hanefi Avcı ve benzeri yazarları okusanız, bu bilgileri sadece kendi imkanları ile almadıklarını, bilgilerin onlara iletildiğini de görürsünüz. Doksanların başında çok da saklanacak gibi değillerdi, iyice yüzsüzleşmişlerdi. Fecö, nasıl devlete sızmışsa, devlette Fecö'ye sızmıştı. Nursi'de en başından itibaren, devletin içindeki bazı gruplarca korunuyor, o sıralar Anadolu'ya egemen olan Ticanilik tarikatının yerine hazırlanıyordu.
5)15 T'den sonra Fecöcülük gibi, Nurculukta tasfiye edilmeye başlandı. Nurculuk birden bitirilmedi. 15 T'den sonraki ilk aylarda biraz destekleniyor gibi gösterildi. Hatta bazı otobüs-metro tutacaklarına risale ayetleri yazıldı. Bir sene sonra, önce sosyal medya risalecileri hesaplarını birden bire kapatmaya başladı. Nurculuk, seksen yıl boyunca Anadolu'nun başat tarikatı oldu. Şu anda ise bunu, üçe bölünmüş Menzil'e kaptırdı. Menzil başat olması ile tarikatçılığın demode olma dönemi başladı. Artık her tarikat aynı zamanda darbeci olma ihtimali olan kurumdur. Nurculuk, Atsız'ın Nurculuk Denen Sayıklama başlıklı yazısından da anlaşılacağı üzere Ticaniliğin yerine kuruluş, Nurculuğun yayılmasıyla, Ticanilik tasfiye edilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder