31 Ekim 2025 Cuma

ÇOCUK YAPMAYAN KAPİTALİST KİŞİLİK

 


Dünya nüfüsü garip bir azalma sürecinde. Dünyada Birleşmiş Milletlere üye 193 ülkenin üçte biri kadarında nüfus azalıyor, doğumlar, ölümleri  karşılamıyor. Aslında Türkiye'de bu listede, ancak önceki nesilllerin yüksek doğumları, şu an nüfusu artıyor gösteriyor. Dünyanın her yerinde, doğum oranları düşüyor. Gelişmiş ülkeler yada devlet bütçesi geniş ülkeler, doğum teşvikleri ve göçmen alımı gayreti gösteriyor. Teşvikle doğan çocuklar ploreter olmuyor, göçmenlerde kültüre uyum sağlamıyor ve pek çoğuda sınıf atlama derdinde. Proleterlik yada yoksulluk, sadece parasızlık değildir; azı kabulleniş, çaresizliğe boyun eğiştir. Çocukluktan itibaren, yoksulluğa alışmaktır. Doğumundan itibaren yoksulluğa alışmamış kişiler, icabında göç ederek, bu sefil hayattan kurtulma derdindedirler.-

Nasıl ki doğada, doğayı çok tüketen hayvanlar, özellikle de etçiller, bir noktada birbirlerini tüketiyorsa, insanlar da benzeri durumda. En basit örnek arslanlar; belgesellerden de öğrendik ki, yavru bir arslanın yetişkinliğe ulaşma ihtimali, bir ceylan yada antilobun, dörtte biri kadardır. Yavru arslanların en büyük düşmanı, yetişkin arslanlar, çoğunlukla da üvey babalarıdır. Pek çok canlı türünde durum benzeridir. İnsanlar da, zeka kapasiteleri sayesinde doğanın en güçlü canlıları oldular. Günümüzde de tarihteki en yüksek seviyesinde, sekiz küsur milyardır. Üstelik günümüz insanların pek çoğu, bundan bin yıl önce krallarında dahi yaşayamayacağı bir refah içindedir. Şimdilerde insanlık, evlatlarını öldürmek yerinde, doğum kontrol yöntemleriyle, dünyaya gelmesini engellemektedir. Hem hedeflediği refaha ulaşmak, hem de hedeflediği refahı yaşamak için, çocukları engel olarak görmektedir. Bir sürü çocuk doğurur yada babası olursanız, nasıl kariyer planlayacak, iş yapacaksınız? Gezip, görmek için de çocuksuz olmak gerekir. Mesela Türkiye'ye gelen bir turist olduğunuzu varsayalım. Üç ve daha fazla çocuk sahibiyseniz, her şey dahil bir otele tıkılıp, kalırsınız. Yemekler kaliteli değildir ama zehirlenen de görülmemiştir. Çocukları her an oyalayan birileri vardır. Gene de ana-baba olarak otelden fazla uzaklaşamazsınız. O kadar çocukla, koyları, tarihi yerleri gezemez, gezseniz de bir gözünü daima çocukların üzerinde olması gerektiğinden, gezdiğinizden bir şey anlayamazsınız. 

Dünyayı sürekli tüketmek isteyen, refah ve konfor arayan bu kapitalist kişilik, önce en kapitalist burjuva sınıflarında, kuze Avrupa ülkelerinde ortaya çıktı ve nüfusu bir anda yaşlandırdı. Avrupa'yı Türkiye ve diğer geri kalmış ülkelerden göçmen almaya zorladı. Bu kapitalist kişilik, 1960'lı yıllarda Kuzey Avupa'da ortaya çıktı, yetmişlerde Güney Avrupa'ya, seksenlerde Kuzey Amerika'ya, doksanlarda Pasifik kıyısı (Uzak Doğu) Asyasına ve şimdilerde Türkiye, Orta Asya , Latin Amerika ve az da olsa tüm dünyaya yayıldı. Kapitalist kişiliğin yoğun olduğu ve refah ülkesi Güney Kore'de ya da Japonya'da, doğum oranları acınası oranlardayken; insanların henüz Kapitalist Kişiliğe ulaşmadığı yada çok az ulaştığı Sahra Altı Afrika ülkelerinde doğum oranları halen çok yüksek.

Buraya parantez açayım, Kapitalist kişilik nedir diye; bu kişilik, sürekli çok para, ünvan kazanma, mal, mülk, eğitim alma, konfor ve refah peşinde; yetinmeyen ve sürekli çabalayan kişiliktir. Yetinme, ortalama olma, birilerinden geri kalma, bu insan için mutsuzluk sebebidir. 2002'den beri ülkemizin muhafazakar-sağcı-dinci kesimi de Kapitalizmle tanıştı; 17-25 Aralık ve 15 Temmuz'dan sonra onları bir arada tutan tarikat-aşiret bağları da zayıfladı; boşanmalar arttı, evlilikler ertelendi.

Kapitalist kişilik oluşumu, dünyaya ne kadar yayılır, nereden dönülür de tekrar nüfus artar, öngöremiyorum. Olan bir kaç nesil boyunca yaşlılara olur; emekli maaşlarını ödeyecek  ve bakım yapacak genç neslin azalması, bakımsız ve beklenenden önce ölen ve hatta intihar eden bir yaşlılar kuşağının doğmasına sebep olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder