POPPER-SOROS VE
LİBERAL KAPİTALİST YAVŞAKLIK
Geçen gün okuduğum bir haber, bana bu yazıyı acele yazma ihtiyacını getirdi. Ünlü devrim ihracatçısı ve piyasa spekülatörü, Macar kökenli Amerikalı dolay milyarder, George Soros, facebook ve twitter’dan şikayetçi, bunlar medeniyetimizin, teknolojinin önünde engel, bunlardan kurtulmalıyız deyip duruyordu. Özgürlük öncüsü açık toplum vakfının başkanı ve finansörüne yakışıyor mu, Recep Tayyip Erdoğan, Hüsnü Mübarek ve pek çok otoriter liderle aynı çizgiye gelmek? Sosyal medya, iletişim özgürlüğünün zirvesi değil mi? Sayesinde kimse, hiçbir haberi sansür edemiyor.
Aslında
her ikisinin de derdi aynı, kontrol
edemiyor. Mevcut iktidar interneti, özellikle de Twitter’ı trol denen gereksiz
ve kötü yayın yapıcılarla doldurduğu halde kontrol edemiyor. Soros’un binlerce
kişiyi trol diye maaşa bağlama imkânı da yok.
Soros’un temel silahları, televizyon kanalları, özellikle haber
kanalları. CNN ve Fox kanalları ona ait gibi bir şey. Doksanlarda ve iki binli
yıllarda ortalığı kasıp, kavurdu, özellikle eski doğu bloku ülkelerini kasıp
kavurdu. O zamanlar medya patronu olmak önemli bir şeydi. İnsanlar, özellikle birinci körfez savaşı
sırasında tüm gün haber kanallarını, özellikle de CNN’i açıp, haberleri
öğrenmeye çalışırdı. Özellikle CNN’in o zamanki Bağdat muhabiri Peter Arnett
takip edilirdi. Müzikte de belli başlı kanallar ve medya baronları ile iyi
ilişkiler önemliydi. Örneğin Özlem Tekin, şöhretinin doruğunda iken, medya
patronu Hakan Uzan’ın o zamanki eşi Yeşim Salkım’ın düşmanlığını üzerine
çekince, müzik piyasasından silindi. Kendisi Bodrum’a yerleşti, muhtarlık
ihtiyar heyeti azası oldu. Bu gün bir
medya patronunun böyle bir şansı yok. Seksen dört grubu ve Hayalet Sevgilim
şarkısı ile ünlü olan İrem başta olmak üzere pek çok müzik grubu, müzik
yapımcılarından ve medya patronlarından izinsiz ve habersiz şöhret oldu. Artık pek
çok sanatçı C.D ya da başka bir formda albüm çıkarmıyor, sadece dijital ortamda
varlar. Dinleyiciler yorum yapıyor, keşke falancayı değil de, seni ünlü yapsaydık
diye. Artık yapımcılar yok. Neredesin Firuze ve Unutursam Hatırla filmlerinin
Unkapanı sahnelerinde abartı yoktur. O zamanlar bir müzisyen için şöhret
olmanın ilk şartı, önceleri plak,
sonraları da kaset olarak albümünün iyi bir firma tarafından yayımlanmasıydı. Pek
çok hevesli müzisyen de kendi parası ile kaset çıkarır, iyi dağıtıcılar, televizyon ve radyo kanallarınca tanıtılmayınca
da kasetleri elde kalırdı. Şimdilerde haberler
de twitter, müzikte de youtube ve benzeri sosyal medya mecraları önemli. Şimdi bu
güç ellerinden alındı diye öfkeliler. Oysa birkaç haber kanalı, birkaç uyduruk
dernek ve birkaç yüz bin dolar ile hükumet devirirken ne kadar da
keyifliydiniz? Kaldı ki televizyon kanallarına kalsak bile, bir sürü kanal var.
Üç oda, bir salon stüdyo, gökteki yüzlerce uydulardan bir hat kiralayarak, çok
kolay bir televizyon kanalı kurabilirsiniz. Oysa pek çok youtuber, televizyon
kanallarının hayallerinde bile göremeyeceği reytingi alıyor.
Kaldı
ki beş sene evveline kadar bu Sorosçu takımının facebook ve twitter ile arası
iyiydi. Mesela facebook, Küba’lı muhaliflerin toplanma mekanı olduğuda facebook
övgüsü yapıyordu, ya da twitter Arap baharının itici gücü olduğunda. Ben bir
ara Karl Popper’ın hayranı da olsam, bu Sorosçuları hiç sevmedim. Onları bir
ara Banu Avar’ın kitaplarından takip ettim. Banu Avar ise, Akp muhalifi
olacağım, Avrasyacılık yapacağım diye Uygur Türkleri ve Çin’de ki baskı gören
halklara sırt çevirdi. Çin’de üç beş ihale uğruna AKP hükumeti ile anlaştı,
buda olayın ayrı yönü. Böylece milliyetçileri de kendine küstürdü. Sorosçular için
doksanlar ve iki binler verimli geçti. Bol bol turuncu devrim yaptı. Lakin marifet
iktidara gelmekten çık, iktidarda kalmaktır. Pek çoğu devrildi. Bazıları da
Soros’un istediği miktarda Amerikancı olmadı. Gezi olayları ve Arap baharından
sonra geleneksel medya, özellikle haber kanallarının gücü kırıldı. Facebook ve
twitter’ın tekelinden bahsediyor, bir de tek düşüncelerinin üye sayısını
arttırmak olduğundan. Oysa sosyal medyada da yoğun bir rekabet var. Bu siteler
kapatılırsa bir sürü alternatifi var.
İşin
ilginci bu alternatiflerin çoğunun Rus kökenli olması. Muhaliflerine göz
açtırmayan Putin rejimi, internette garip bir özgürlük ortamı yaratmış. Vk.com,
da.ru, telegram gibi sitelerde, Putin rejimini hedef almadığınız sürece
sınırsıza yakın bir özgürlük sahibisiniz. Çocuk pornosu ya da doğrudan şiddet
eylemi öneren bir terör propagandası olmadıkça kolay kolay engellenmediğiniz
gibi, adınızı öyle kolay kolay polise, istihbarata da vermiyorlar. Telif sorunu
ile de öyle çok fazla ilgilenmiyorlar. Komünist bir devletken Rusya ile
uğraşmak kolaydı. Din adamlarını falan ortaya sürer, Komünist ideolojinin nasıl
bir özgürlük düşmanı olduğundan bahsederdiniz. Sonuçta Sovyet Sosyalizmi yetmiş
dördüncü yılında yıkıldı. Rusya, sırf Sovyetler Birliği olarak bir Amerika
Birleşik Devletleri kadar toprağı kaybetti.
Varşova paktı
ülkeleri de, 1991’e kadar fiilen Rusya’nın kontrolündeydi. Todor Jivkov, bizzat
kendisi Brejnev’e Sovyetler Birliğine katılmayı teklif etmiş, Brejnev’de ret
etmişti. O anlı şanlı doğu Avrupa diktatörleri, birer komprador olarak Rusya’nın
kölesi idi. Devlete karşı isyanlar iyice arttığında Honecker, yüzsüzce ve
televizyon kameraları önünde bir Rusya müdahalesi istedi. ( Doğu Almanya’nın
Varşova paktına bağlılığından falan bahsetti. Demek istediğini herkes
anlamıştı.) Gorbaçov ise kısa ve net bir cevap verdi. Gecikeni tarih affetmez
dedi. Bu demekti ki, artık 1953 doğu Almanya, 1957 Macaristan ve 1968 Çekoslovakya
‘da olduğu gibi halk isyanı Rus askerleri ile bastırılamayacaktı. Sonrasında o
muhteşem iktidarlar, iskambil kâğıdından kuleler gibi devrildi. Bulgaristan’da
Komünist parti, kendisi iktidardan vazgeçti. Çünkü Rusya’ya en uzak doğu bloku
ülkesi olsa da, ekonomisi Rusya’ya en bağımlı olanı oydu. Sadece Çavuşesku
biraz direnecek gibi oldu, kanlı diyebileceğimiz tek devrim de orada oldu. Romanya, önemli bir petrol ülkesiydi ve
ülkenin hemen hemen tüm ticareti Sovyetler Birliği ileydi. Bu yüzden 1968’de
Çekoslovakya isyanının bastırılmasına asker göndermeme, 1984 Los Angeles
olimpiyatı boykotuna katılmama gibi şımarıklıklarına göz yumulabiliyordu. Sonrasında
o kadar hızlı yıkılıdılar ki, iki Almanya birleşirken Honecker’in adı bile
anılmadı.
Kapitalist
blok, bütün bunları geleneksel medya araçları ile yaptı. Rus medya araçları,
batı kadar güçlü olmadığı gibi, batı gibi eğlenceli de değildi. Bu yüzden
gençler Komünist ideolojiden koptu. Kaldı ki geleneksel medya araçları, sadece
doğu blokunda değil, tüm dünyadaki solu bastırmak için de kullandı. 1978 Ecevit
ile CHP, 1987 Erdal İnönü ile SHP yükselişi, medyanın saldırıları ile önlendi
en başta. Akp’de iktidara gelir gelmez önce SHP’yi yıkan Uzan ailesinin Star medyasını
halletti. Sonra BDDK (Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Üst Kurulu) aracılığı
ile havuz medyasını kurdu. Napolyon Bonapart bile, gazeteleri kontrol edemezsem
altı ay iktidarda kalamam demişti. Oysa şimdi sosyal medya geleneksel medyanın
yerini alıyor. Radyoyu sadece araç kullananlar dinler oldu. Edebiyat dergisi Ot’un
dijital satışı, kâğıt satışına yaklaştı. Televizyonun elinde bir tek diziler
kaldı. Dizilerde de Netfix, Blue tv gibi abonelikle çalışan sistemler ciddi
satışlara yaklaştı. Artık büyük medya kartelleri kitleleri o kadar kolay
yönlendiremez oldu, öfkeleri bundan.
Son olarak da
bu Soros’un akıl hocası Karl Popper’ı severdim, ta ki soyunda Yahudilik
olduğunu öğrenene kadar. Çünkü kendisini Naziler ya da faşizm aleyhine en ufak
bir eleştirisi, hatta şikâyeti olmamıştır. Oysa Naziler iktidara gelince korkudan
Yeni Zelanda’ya kadar kaçmış, Nazi iktidarı yıkılana kadar da dönmemiştir.
Sonrasında İngiltere’ye yerleşmiş, Komünizmi ve Karl Marks’ı eleştireceğim diye Hegel’i ve üzerine Platon’u
eleştirmiştir. Bu kafa ile Nazileri eleştirmek için Shiller, Nietzsche ve Kant’ı da eleştirmeliydi. 2. Dünya savaşından
sonra Faşizm Avrupa’da, İspanya ve Portekiz’de daha uzun yıllar, bu ki ülkenin
diktatörleri olan Salazar ve Franco geberene kadar iktidarda kalmış ve
Yahudiler, Basklar ve Katalanlar başta olmak üzere azınlıklara baskı yapmaya
devam etmiştir. Çünkü Faşizm, kapitalistlere para kazandırmaya devam etmiştir. Popper’da
soyunda Yahudilik olmasaydı Martin Heidegger gibi Nazi yalakası olacak ve onun gibi yetmşli
yıllara kadar görmezden gelinecekti. Soros ve Açık Toplum vakfı da onun gibi
Faşizan baskıları görmezden gelmekte. Sosyal medyayı da Faşizme karşı
direnişlerin odağı olduğu için nefret etmeye başladılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder