4 Ocak 2018 Perşembe


NUTUK’TAN AKILDA KALANLAR VE ORHUN KİTABELERİ İLE KARŞILAŞTIRMA
                Atatürk’ün Nutuk’unu, baştan sona, tam metin, hem de belgeleri ile okuyalı uzun zaman oldu. Mesnevi hakkındaki yazım bitince, onun hakkında da bir şeyler yazmam gerektiğini anımsadım. Onun hakkında da yazmak, Mesnevi kadar ciddi bir iş olacak benim için.
                Nutuk bence Orhun Yazıtları ile beraber okunmalıdır. Kompozisyon yapısı, hitap tarzı, hatta cümle kuruluşları arasında bile benzerlik vardır. Üstelik bu benzerlik, Orhun Yazıtlarının duru Türkçesi ile Nutuk’un ağdalı Osmanlıcası arasındaki farklara rağmen hissedilir. Bilge Kağan’ın Ey Türk budun titre kendine dön diye başlayan hitabesi, Nutuk’ta, koca kitabın son bölümü olup, her sınıfta asılı bulunan gençliğe hitabe olur. Her ikisinin de ana teması aynıdır. Her ne olursa olsun, ne kadar kötü durumda olursa olsun,  devleti ve vatanı korumak. Gençliğe hitabe, iktidar sahipleri gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler diyerek, gerektiğinde iktidara karşı koymayı da öğütler.
                Bu açıdan gençliğe hitabe ve nutuk, dolayısı ile Atatürkçülük, diğer ideolojilerden ayrılır. Örneğin Leninizm ya da Maoizm’de komünist partiye bağlılık vardır. Komünist partinin, ideolojiden uzaklaşıp, uzaklaşmadığını sorgulamak, sıradan bir gence düşmez. Ya da mollaların İslam’dan uzaklaşıp, uzaklaşmadığını sıradan bir İranlı soramaz. Sıradan bir Nurcu, Fettullah Gülen neden Amerika’da, Hristiyan devletin içinde yaşıyor diye soramaz. Tasavvufçular Pencap’ta İngiliz, Senegal’de Fransız emrinde Müslüman askerleri Türklere karşı savaşa gönderebilir. Sıradan bir mürit, şeyhini sorgulayamaz. Atatürkçülük ise, gençleri mevcut iktidarın ihanetine karşı uyarır. Bilge Kağan ise, kağanınıza sadık olun der. Ondan sonra hemen her Türk devletinde olduğu gibi,  devlet, hanedan içi aile kavgalarından dolayı önce ikiye bölünüyor, sonra önce Çin’e yakın olanı olmak üzere yok oluyor. Atatürk bu gerçeği gördüğü için cumhuriyeti kurmuştur. Bunu korumayı da gençlere bırakmıştır.
                Gene Nutuk Ve Orhun yazıtları arasındaki bir benzerlikte, iç çatışmaları kısa keser ve birileri hakkında çok fazla kötü söz söylenmez. Atatürk’ün aleyhine konuştuğu kişiler genelde İngiliz Muhipleri derneğinin, yüz ellilikler denen üyeleridir. (özellikle Sait Molla) Bunun tek tük istisnaları vardır. Amerikan mandası isteyen ve Filipinler örneği veren Halide Edip Adıvar ile o sıralar kendisine muhalefet eden, 1.  Ordu eski komutanı Sakallı Nurettin paşadır. İlginçtir, Nutuk'ta kendisinden en fazla bahsedilen kişidir. Kendisi Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşındaki rolünü çok abartmış, Atatürk’te onu Nutuk’ta yerden yere vurmuştur. Bunu da yapma nedeni, o günlerin siyasi ortamıdır.
                Nutuk, ilginç olarak savaşlara daha doğrusu savaşların çatışma kısmına çok yer vermez. Savaşların hazırlık aşamalarına ve sonuçlarının değerlendirilmesine daha çok yer verir. Nutuk’ta en uzun kısım ise, Atatürk’ün 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelişi ile, 23 Nisan 1920’de meclisin açılması arasındaki süre. Bu sürede; son Osmanlı Mebuslar Meclisi toplanmış,  bunun için seçimler yapılmış, meclis, Misak-ı Milliyi kabul etmiş, ertesinde İstanbul işgal edilmiş, meclis basılmış, milletvekilleri dâhil pek çok önemli kişi Malta adasına sürgüne gitmiş, kaçanlar Ankara’da toplanmaya başlamış, yeniden seçimler yapılmış, büyük millet meclisi açılmıştır. Kitabın yarıya yakını bu süreç kapsar. Atatürk’ün en önem verdiği kurum meclis olmuş ve biraz da zorla süresini uzattığı başkomutanlık yasası dâhil tüm yasaları mebusları ikna etmeye çalışmıştır.
             Diğer taraftan da Atatürk’ün en baştan gerçek bir devlet kurma ve kurumlarını işletme amacında olduğunu da görüyoruz. Mesela Ali Fuat Cebesoy’u, üzerinde gerilla kıyafetiyle ve at üstünde görüyor. Bu kafada birinin düzenli ordu kurmayacağını anlayıp, o zamanlar albay rütbesinde olan İsmet İnönü’yü batı cephesi komutanlığına atıyor. İnönü’nün, Şevket Süreyya Aydemir’in deyimiyle 2. Adamlık süreci böyle başlıyor. Gene Aydemir’in aktardığı gibi Çerkez Ethem, Yozgat’ta sinirlenip,  meclisin bir kapısına İsmet paşayı, diğerine de Mustafa Kemal paşayı asacağını söylemiştir.  Meclis kurulunca da, ciddi ciddi eğitim, sağlık, iç işleri gibi bakanlıkları kurmuştur. Bu bakanlıklar ilk başlarda birinci meclis binasının küçük odalarında, Ankara’nın küçük binalarında da olsa, ciddi ciddi bakanlık yapmışlardır. (Aydemir, Tek Adam).
                Son olarak Nutuk, Atatürkçü ideolojinin ana kitabı da olsa, öyle sert doktrinler, kesin emirler vermez.  Olaylar ve verilen kararlardan, dinleyicinin (adı üstünde Nutuk, baştan sona CHP’nin 15-20 Ekim 1927 günlerinde toplanan 2. Kurultayı’nda okunmuştu) veya okuyucunun kendisinin çıkarım yapmasını bekler. Zaten kendisi de özel notlarından birinde, sözlerim ile bilim çelişirse, bilimi tercih ediniz demiştir. İstisna olarak son bölümde, kurduğu cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etmiş, bu cumhuriyetin düşebileceği en kötü durumu tarif ederek, bundan da beteri bile olsa, korumak için mücadele edeceksin demiştir.
Devam niteliğinde : https://onbinkitap.blogspot.com/2019/11/nutuk-ve-orhun-yazitlari.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder