Hitler, kitabında kendince ittifak planları yapmıştır. Mesela Fransa ile ittifak, kesinlikle olmaz demiştir. Oysa savaş bittiğinden beri dünyada bir Fransalmanya gerçeği vardır. İki ülke içte serbest, dışta birbirine bağlı gibidir. Uyumları İngiltere-İskoçya ya da Belçika^'nın Valon-Flaman birlikteliğinden daha sağlamdır.
Kendisi uzun süre Komünist, Asyalı Barbar Rusları durdurmak uğruna batılı müttefiklerin kendisi ile anlaşacağını umdu, hem de yakınlarındaki yaverleri ve sekreterleri gibi kişilerinin anılarına bakarsanız, bunu son ana kadar umdu. Oysa bilmediği, kendisinin ne büyük bir tehlike olduğu ve her türlü anlaşmazlığın, o yenilene kadar bitmeyeceği idi.
Nitekim öyle oldu ve Komünizmi engellemek için batılı müttefiklerle işbirliği yapmak, Gladio'nun kurucularından, eski generali Gehlen'e kaldı.
Anlamadığı şey, ortak tehlikeler söz konusu olduğunda en büyük düşmanların bile ilbirliği yapabileceği ve uluslar arası ilişkilerin her an değişebileceği idi. Eli yıl içinde üç kez savaşmış Fransa ve Almanya'nın düşman çatlatan dostluğu bir yana, Kutsal Roma (Germen) imparatorluğunu kuran devletler de birbirleri ile olan savaşlarda ara ara başka ülkelerden de destek almışlardı.
Ermenistan, Dağlık Karabağ'ı işgal ettiğinde Turgut Özal, onlar Şii, onlara İran yardım etsin demişti ve Türkiye Azerbaycan ilişkilerinin on yıl boyunca bozulmasına yol açmıştı. Azeriler halen Şii, fakat ortak düşmanlar Rusya ve Ermenistan var. Orta Çağda Azerbaycan, İran'ın bir parçasıydı. Güney yarısı halen öyle. Osmanlı için Azeri yoktu, Şii düşman İran vardı. Şimdilerde bazı milliyetçi gençler, Şah İsmail'e KIZIL BAŞBUĞ diyor. Demek ki tek çeşit tarih olmadığı gibi, tek çeşit milliyetçilik de yokmuş.
Gene ortak bir tehlike çıksın, bu ortak düşmanlar da uzlaşır.
Bazen de düşman ya da düşman bildiğimiz devletler bazı konularda uzlaşır. Mesela gene Azerbaycan-Ermenistan savaşı sırasında iki ülke birbirlerinin hava sahasını sivil uçuşlara serbest bırakmıştı. Kıbrıs'ta Türk ve Rum tarafları, hiç bir şeyde değilse bile, firari askerlerin iadesi konusunda anlaşmışlardır. Rumlar, firari Türk askerlerini dövüp, madenlerde bir kaç ay çalıştırıp, iade ediyorlar. Türkler de muhtemelen firari Rum askerlerine benzer şekilde davranıyordur.
Bu işbirliğinin ırksal, dinsel ya da ideolojik tarafı da yoktur. Sovyetler, Papa 2. Jean Paul'ü, Abdi İpekçi'nin de katili Mehmet Ali Ağca'yla öldürtmeye kalktı. Zira Polonya grevleri Papalığın maddi ve manevi himayesine muhtaçtı. Papa'yı bir komünist öldürseydi, ortalık daha da karışabilirdi.
Kendisi de Polonyayı işgal için Sovyetler Birliği ile anlaşmıştı, sonra antlaşmayı bozmuştu. Günümüzde de pek çok ülke, özellikle 1990'da Sovyetler Birliğinin dağılmasından beri, ideolojisi birbirine zıt pek çok ülke, birbirini destekler.
Mesela hiç Çin'deki Uygur Türkleri için mevcut iktidarımız (2018 itibarı ile AKP) ve İslamcıların çoğu, hiç konuşmuyor. Hatta Türkçü yazarımız Banu Avar, Uygur Türklerine hakaret etti, kafasında Rusya ve Çin'in de dahil olduğu bir Avrasyacılık vardı. Rusya ve Çin, AKP ile anlaşınca, Banu hanımın da uluslararası siyaset hevesi de bitti.
Diplomasiye ideoloji, ırk, din olarak bakmak, Hitler'in savaş hatalarından en büyüğüydü.
Ermenistan, Dağlık Karabağ'ı işgal ettiğinde Turgut Özal, onlar Şii, onlara İran yardım etsin demişti ve Türkiye Azerbaycan ilişkilerinin on yıl boyunca bozulmasına yol açmıştı. Azeriler halen Şii, fakat ortak düşmanlar Rusya ve Ermenistan var. Orta Çağda Azerbaycan, İran'ın bir parçasıydı. Güney yarısı halen öyle. Osmanlı için Azeri yoktu, Şii düşman İran vardı. Şimdilerde bazı milliyetçi gençler, Şah İsmail'e KIZIL BAŞBUĞ diyor. Demek ki tek çeşit tarih olmadığı gibi, tek çeşit milliyetçilik de yokmuş.
Gene ortak bir tehlike çıksın, bu ortak düşmanlar da uzlaşır.
Bazen de düşman ya da düşman bildiğimiz devletler bazı konularda uzlaşır. Mesela gene Azerbaycan-Ermenistan savaşı sırasında iki ülke birbirlerinin hava sahasını sivil uçuşlara serbest bırakmıştı. Kıbrıs'ta Türk ve Rum tarafları, hiç bir şeyde değilse bile, firari askerlerin iadesi konusunda anlaşmışlardır. Rumlar, firari Türk askerlerini dövüp, madenlerde bir kaç ay çalıştırıp, iade ediyorlar. Türkler de muhtemelen firari Rum askerlerine benzer şekilde davranıyordur.
Bu işbirliğinin ırksal, dinsel ya da ideolojik tarafı da yoktur. Sovyetler, Papa 2. Jean Paul'ü, Abdi İpekçi'nin de katili Mehmet Ali Ağca'yla öldürtmeye kalktı. Zira Polonya grevleri Papalığın maddi ve manevi himayesine muhtaçtı. Papa'yı bir komünist öldürseydi, ortalık daha da karışabilirdi.
Kendisi de Polonyayı işgal için Sovyetler Birliği ile anlaşmıştı, sonra antlaşmayı bozmuştu. Günümüzde de pek çok ülke, özellikle 1990'da Sovyetler Birliğinin dağılmasından beri, ideolojisi birbirine zıt pek çok ülke, birbirini destekler.
Mesela hiç Çin'deki Uygur Türkleri için mevcut iktidarımız (2018 itibarı ile AKP) ve İslamcıların çoğu, hiç konuşmuyor. Hatta Türkçü yazarımız Banu Avar, Uygur Türklerine hakaret etti, kafasında Rusya ve Çin'in de dahil olduğu bir Avrasyacılık vardı. Rusya ve Çin, AKP ile anlaşınca, Banu hanımın da uluslararası siyaset hevesi de bitti.
Diplomasiye ideoloji, ırk, din olarak bakmak, Hitler'in savaş hatalarından en büyüğüydü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder