Kitap 2015 Nobel edebiyat ödüllü
yazarın ilk kitabı ve yazarın kendi icat ettiği türün ilk, şimdilik tek kitabı
olarak anılıyor. Sovyet-Alman savaşını, Rus kadınlarının gözünden anlatıyor. Bu
savaş biraz farklı. 1941 haziranı ile 1945 mayıs arasındaki 4 yıl boyunca süren
savaş, pek çok muharip birlikte (tank özellikle) kadınların da savaştığı ilk
savaş olmuş. Türk ordusunda halen tankçı, topçu, piyade, gemide güverte ve
denizaltı sınıflarında subay olarak bile olsa, kadın bulunmuyor. Ruslarda
çabucak bir savaş kültürü oluşmuş ve pek çok sınıfın kadın adları (Rusça ’da
bir mesleği-işi yapan kadın ve erkeklerin adları ayrıymış) savaş sırasında
oluşmuş.
Kitap,
savaşın üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçtikten sonra derlenen yaşam
öykülerinden, anılardan oluşuyor. Bunun olumsuz yanı, pek çok anının bellekten
silinmesi ve pek çok tanığın artık yaşamaması. Olumlu yanı ise, Sovyet rejimi
çökünce, pek çok şeyin konuşulabilir olması. Yazarın kendisi Belerus (Beyaz
Rusyalı). Belarus, Ukrayna ve Rusya’dan pek çok kadınla konuşmuş. Kitap bir
yerde Sovyet rejimi eleştirisine de dönmüş. Pek çok insan, Stalin değil, Rusya
için savaştık diyor. Ukraynalılar daha bir öfkeli holodmor (Stalin dönemi
açlıktan öldürme politikası) yüzünden. Pek çok kişi de biz Stalin için değil,
vatanımız için savaştık diyorlar.
Kitapta
ilginç olan, pek çok kadının ilk defa konuşmuş olması. Zira savaş sırasında
erkeklerle bir arada olmuş olmak, erkekler ve kaynanalar için bir düşkünlük
sebebi. Bazıları silah arkadaşları ile evleniyor, kaynanalarından,
görümcelerinden hakaret işitiyorlar. Senin hakkın yok gelinlik giymeye, topuklu
ayakkabıya falan diye laf sokuyorlar. Böylece Rusya’nın halen erkek egemen bir
toplum olduğunu öğreniyoruz.
Üstelik
Rusya’da kadınlar iş hayatında bayağı etkindirler. Pek çok ağır işi de kadınlar
yapar, mesela kamyon ve otobüs şoförlerinin çoğu kadındır. Kitapta bir
kadınlık, bir askerlik, bir savaş sorunları gözünüzde canlanıyor. İkinci dünya
savaşına ait tüm Hollwood filmlerini unutuyorsunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder