in doğru yazdığım en zor yazılardan biri bu olacak. En yazmak istemediğim yazı da bu olacak.
Dostlarım, ben uzun zamandır yazı yazıyorum, bloğuma ve bu siteye yazmadan evvel de yazıyordum.
Pek çoğu da yayımlanmadı, bilgisayarımın sabit diskinde hapis kaldı.
İlk romanım Bakara’yı 2002’de yazdım. Onlarca yayın evi ret etti, 2014’de bastırdım.
Olaylar daha AKP kurulmadan, merkez sağ denen siyasi garabetin ölümünü ve solun da yerini alamamasını anlatmaya çalıştım.
Bu arada merkez sağ tarih, hatta çöplük oldu. Romanda Doğru Yol ve Anavatan partilerinin adını vermemiştim.
Şimdi bu partilerden bahsetmek, günahkâr bir ölüden bahsetmek gibi bir şey oldu.
Gene de değişmeyen bir şeyler var. Bakara Tanıtım Sinan Kemal
Kömür, makarna ve benzeri yardımlar ile oy satın almak, seçimi kaybederse yardımların kesileceği tehdidi, seçimler öncesi dönen dolaplar, bunların hepsi, merkez sağ silinip, gitmeden evvel de vardı.
1999 seçimleriydi, milletvekili ve yerel yönetim seçimleri bir aradaydı ve ülke son koalisyonlar dönemine giriyordu.
Seçim gecesi sandık sonuçlarında, küçük ilçe ve belde seçimlerinde bir gariplik vardı.
İl merkezleri ve büyük şehirlerin milletvekilliğinde verdikleri oy ne ise, belediyeye verdikleri oy da aynıydı.
DYP, Süleyman Demirel’in şehri Isparta’yı bile kaybetmenin şokunu yaşıyordu.
Küçük ilçe ve belde belediyelerinde ise ölmekte olan DYP ve ANAP’ın üstünlüğü vardı.
Buraların halkı, milletvekilliğinde, tıpkı şehir halkı gibi DSP, MHP ve Fazilet partilerine, belediyeleri de DYP ve ANAP’a vermişlerdi.
(Ek, o yıllarda belde belediyesi çoktu. Evlere kapanılan nüfus sayımında ölüyü, diriye katar, köylere belde belediyesi kurulurdu. Önce beyana göre nüfuslandırma ile pek çok belde iki binin altına düştü ve düşmeye de devam ediyorlar, ardından da büyük şehir yasası ile belde belediyeleri azaldı. Şimdilerde yok denecek kadar azlar)
Yaşı benden büyük bir öğretmen arkadaşa, kişiye mi oy veriyorlar diye sordum.
Öyle yerlerde malum, herkes herkesi tanır ve kişinin ailesinin konumu önemlidir.
Yok, hocam belde belediyesin biraz para gelsin diye böyle yapıyorlar, dedi.
Bir de o yıllarda KPSS çıkmamıştı, belediyeler kadrolarını şişiriyor ve sonra kadro fazlam var diye diğer kamu kuruluşlarına (karayolları, devlet demir yolları, SHÇEK vb) işçi olarak gönderiyor, sonra yeniden işçi alıyordu. İnsanlar, bu partileri sevmese de, nimetinden faydalanmak istiyordu.
İşte tam da bu dönemde bu küçük ilçeye yeni atanmıştım.
Sonra askere gittim, o ilçede göreve devam ettim, ardından aynı ilin başka bir ilçesine tayin istedi.
Orada da, ilk atandığım yerdeki kadar değilse bile, benzer şeyleri gördüm.
2002 seçimlerinden az önce de romanımı yazdım.
Romandaki olaylar gerçek değil, gerçekleri yüzlerine karşı ispat edemezdim.
Gerçekte olanlar, romanda yazdıklarımdan daha az iğrenç değildi.
Merkez sağ denen garabet, 1993’den beri oy kaybettiği halde, 1999’da bile yıkılacak gibi durmuyordu, halen birileri, birkaç kuruş fayda umudu ile bu partilere oy veriyordu.
Sol bu yıkılışı göremedi ve 2002’de MHP’nin ani erken seçim inadı ve FETÖ’nün de yardımı ile AKP iktidara geldi. Sol, kendi iç savaşı ile uğraştı.
AKP yıkıldığında da CHP ya da diğer sol partiler gene birbirlerini yerse, su çatlağını gene bulacak.
Kitabımı edinebileceğiniz link : http://www.kurgukulturmerkezi.com/index.php?route=product/product&path=279&product_id=1103
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder