Öğretmenlik hayatımda çok okul değiştirdim ve çok okul gördüm. Çok fazla gezip, çok fazla şey görünce, kafanızda bazı teoriler oluşuyor, doğru ya da yanlış.
Mesela kendinizce falan yöreliler şöyle, filan okul mezunları böyle diyorsunuz. Başkaları da bu görüşlerinize katılıyor veya katılmıyor.
Son atandığım okul Ankara'da bir fen lisesi ve aileler genelde biraz daha hali vakti yerinde insanlar.
Doğrusu böyle bir okulda ilk çalışmışlığım değildi. Daha önce çalıştığım Anadolu Öğretmen liseleri (her ikisi de şu an fen lisesi oldu)de benzer durumdaydılar. Ancak burası hepsinden daha iyi.
Bu sene iki aylığına ve dört saatliğine geçici olarak bir imam hatip lisesine gidince de, bu okulları, daha önce çalıştığım diğer okullarla kıyaslama imkanı buldum ve kafamda kendi kendime bir teori oluşturdum.
Fakirlik, sadece parasız veya dar gelirli olmak değil, biraz da eğitimle oluyor.
Bu eğitim de ailenin desteği ile oluyor. Bu fikre, gittiğim imam hatipte, mezun olup, üniversiteye de beraber gitmiş bir çiftle karşılaşınca edindim.
Okulun öğle arasında, öğretmenleri olan, okulun öğretmenlerinden biri ile sohbet ettiler, ben de tesadüfen sohbete dahil oldum.
Her ikisi de Kırıkale'de okuyordu ve anladığım kadarı ile oğlan sırf kıza yakın olmak için Kırıkkale üniversitesini yazmıştı.
Dikkatimi çeken oğlanın ilk hedefinin polis olmak olması, yüksek lisans veya başka bir şeyi umursamamasıydı.
Bizim çocuklarda ise, hep hedefler büyük ve çaresizliği pek tanımıyorlar. Bunun sebebi fen lisesine girerken aldıkları yüksek puanları olduğunu söylüyor.
Bu puanlar sebep değil, sonuçtur. Ben nasıl olsa fen lisesini kazanamam diye düşünürseniz, kazanamazsınız. (kendisini gerçekleştiren kehanet.)
Fakirlik eğitimi sadece aza kanaat edecek, şükür ettirecek bir din eğitimi değildir. Üzerine sendikalaşmamak da gereklidir, üzerine çaresizlik bilgisinin gençliğin kafasına kazınması gereklidir.
Mesela işçi, sadece az maaşla yetinen, sigortasız, sendikasız değil; patron kovana kadar iş değiştirmeyecek, işten atılması ciddi ciddi söz konusu olmadıkça iş aramayacak olmalıdır. İtaat ederek ve yalakalıkla durumu idare edebileceğini sanmalıdır.
Bunun için de genç insana daha hayatının ilk yıllarında umutsuzluk aşılanmalıdır. ressam, müzisyen mi olmak istiyor, aç kalırsın denmelidir, beceremezsin falan denmelidir. İlk hatasında her şey yıkılmalı, ayağa kalkması için destek olunmamalıdır. Genç insana çaresizliği içselleştirmelidir.
Bu fakirlik eğitimi, özelikle kişi ergenken verilmeli, her hevesi yarına kalmalı, her umudu kırılmalıdır.
Oysa biz umutlarını kırmasak, cesaret vererek yetiştirsek, sadece fakirliği değil, her türlü çaresizliği yenecekler.
Bu eğitim de ailenin desteği ile oluyor. Bu fikre, gittiğim imam hatipte, mezun olup, üniversiteye de beraber gitmiş bir çiftle karşılaşınca edindim.
Okulun öğle arasında, öğretmenleri olan, okulun öğretmenlerinden biri ile sohbet ettiler, ben de tesadüfen sohbete dahil oldum.
Her ikisi de Kırıkale'de okuyordu ve anladığım kadarı ile oğlan sırf kıza yakın olmak için Kırıkkale üniversitesini yazmıştı.
Dikkatimi çeken oğlanın ilk hedefinin polis olmak olması, yüksek lisans veya başka bir şeyi umursamamasıydı.
Bizim çocuklarda ise, hep hedefler büyük ve çaresizliği pek tanımıyorlar. Bunun sebebi fen lisesine girerken aldıkları yüksek puanları olduğunu söylüyor.
Bu puanlar sebep değil, sonuçtur. Ben nasıl olsa fen lisesini kazanamam diye düşünürseniz, kazanamazsınız. (kendisini gerçekleştiren kehanet.)
Fakirlik eğitimi sadece aza kanaat edecek, şükür ettirecek bir din eğitimi değildir. Üzerine sendikalaşmamak da gereklidir, üzerine çaresizlik bilgisinin gençliğin kafasına kazınması gereklidir.
Mesela işçi, sadece az maaşla yetinen, sigortasız, sendikasız değil; patron kovana kadar iş değiştirmeyecek, işten atılması ciddi ciddi söz konusu olmadıkça iş aramayacak olmalıdır. İtaat ederek ve yalakalıkla durumu idare edebileceğini sanmalıdır.
Bunun için de genç insana daha hayatının ilk yıllarında umutsuzluk aşılanmalıdır. ressam, müzisyen mi olmak istiyor, aç kalırsın denmelidir, beceremezsin falan denmelidir. İlk hatasında her şey yıkılmalı, ayağa kalkması için destek olunmamalıdır. Genç insana çaresizliği içselleştirmelidir.
Bu fakirlik eğitimi, özelikle kişi ergenken verilmeli, her hevesi yarına kalmalı, her umudu kırılmalıdır.
Oysa biz umutlarını kırmasak, cesaret vererek yetiştirsek, sadece fakirliği değil, her türlü çaresizliği yenecekler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder