26 Ağustos 2022 Cuma

İSVEÇLİ OLMAKTAN VAZGEÇMEK



NATO denen askeri kuruluşa iki yeni üye katıldı. Bence asıl ağır konuk Finlandiya da olsa, önce herkesin dikkatini çeken İsveç'i yazacağım.

İsveç krallığı, dünyada kralın yetkisinin en az olduğu ülkedir. Avrupa monarşilerinde zannedildiği gibi kraliyet ailelerinin yetkileri sembolik değildir. Örneğin Büyük Britanya (İngiltere) krallığında Milli Savunma (Gelekurmay-Silahlı kuvvetler), Adalet ve İstihbarat bakanları bizzat kraliçe tarafından atanir. Kraliçe başbakanlarına kimi atayacağını danışmaz bile. James Bond'un filmlerinde sık sık söylediği kraliçenin hizmetindeyim sözünün anlamı budur. İngiliz protestan kilisesi ise doğrudan kraliçeye bağlıdır. İsveç sistemi hakkında çok ahkam kesmek istememekle beraber, bildiğin kadarı ile dünyada en az yetkili krallıklığı diye biliyorum.

Diğer bir özelliği de, barış ülkesi olmasıdır. 1814'den beri, yani 2022 itibarı ile iki yüz yıldan beri savaş yaşamamıştır (Maşallah diyelim.) Ajda Pekkan'ın dedesinin, dedesi bile İsveç'in savaşa girdiğini görmemiştir. Buna rağmen devasa bir silah sanayisi vardır ve İsveç ordusunun temel görevi, çoğunu Arapların aldığı (17 Arap ülkesi, dünyada üretilen silahların yarısını satın alır ve hemen hemen hiç kullanmaz) İsveç malı silahları test etmektir. Bu ülkenin ordusu olmak kolaydır diye düşünüyorsanız, yanılmıyorsunuzdur ama bunun bir kaç istisnası da vardır. Seksenlerde İsveç ordusundan bir albay, gizli bilgileri Ruslara satarken yakalanmış. İki yüz yıldır savaşmayan bir orduda albay olan bir kimsenin ne içi.n paraya ihtiyacı olablit, bence asıl soru bu. İsveç ordusu üyesi olup, başını belaya sokan başka biri de, daha önce internette arattığı bir kuyu ya da mağara benzeri bir yapıda ölü bulundu. Millet olarak başımızı belaya sokmayı iyi beceriyoruz.

İsveç, belki dünyanın en sevilen ülkesi değildir ama en az nefret edilen ülkesidir. Amerikalılar, Vietnam savaşının kaçalklarını sakladığı için nefret eder; Türkler, bazı PKK'lılara sığınma verdiği için nefret  eder. Bu nefret ise, ne Yahudilerin Alman, ne de Ermeninlerin Türk nefreti gibi derin bir nefrettir. Çünkü İsveç, Kanada ile beraber dünyanın en fazla siyasi mülteci alan ülkelerindendir. (Dünyadaki siyasi mültecilerin yüzde onundan fazlasını Kanada, tek başına kabul eder) Devasa sanayisine rağmen az ve düşük doğum oranlı bir ülkedir. (Kanada gibi) Bu sanayiyi ayakta tutmak için de düzenli ve yoğun olarak göç alır. O kadar ki, ülkede en yoğun olarak öğrenilen dil, göçmenler yüzünden İsveççe'nin kendisidir.

İsveç, tarih boyunca kendisi gibi İskandinav komşuları Danimarka ve Norveç ile, özellikle de Norveç ile beraber anılır. Nobel ödüllerinin dördü (Fizik, Kimya, Tıp ve İsveç merkez bankası tarafından verilen Nobel Ekonomi ödülü) İsveç'te, biri (Barış) Norveç'te verilir. Nobel matematik ödülü verilmemesinin sebebi, Norveç'in, dört yılda bir, kırk yaşının altındaki dört matematikçiye verilen Fields madalyasını gölgelememek içindir. İsveç, Avrupa Birliği üyesi değilken (Petrol zenginliğini  paylaşmak istemiyor), İsveç, NATO üyesi değildir, daha doğrusu değildi.

Çünkü İsveç, İsviçre ve Türkmenistan kadar olmasa da tarafsız bir ülkedir ve yüzyıllardır barış ülkesi olmasının asıl sebebi budur. İkinci dünya savaşında buna halel getirmemiş, ancak rivayetlere göre bazı Alman birliklerinin ülkesinden geçmesine göz yummuş; buna karşılıkta savaş boyunca Norveç ve Danimarkalı direnişçilere yardı edip, pek çok mülteciyi (özellikle Yahudileri) barındırmıştır.

İşte bu İsveç; Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası, tarafsızlık politikasını bir kenara bırakıp, NATO üyesi olmaya karar vermişse, Rusya'nın yeniden genişleme dönemine girme çabaları, Türkiye dahil tüm dünya için korkutucudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder