Hazır gündemde salgın hastalıklar var, ben de salgınlarla ilgili bir yazı yazayım dedim.
Herkes pandemik denilince, epidemiyolji ya da salgın denilince SARS, MERS, İspanyol gribi, veba gibi.
Bence AIDS 'in yayılışını incelemek de bize bir şeyler öğretebilir. Hastalık ilk defa 1978'de San Fransisko'da dört homoseksüelin vücudunda görülmüş. Ben 1974 doğumlu biri olarak seksenli yıllardan itibaren yayılımını kendi anılarımdan anlatacağım.
Bu sebeple yanılmalarım için özür dilerim. Her ne kadar Google amcadan ve internetten yardım alacaksam da, bu yazı çok da kronojik doğruluğu olan bir yazı olmayacak.
Seksenlerde bu hastalığa yakalananların çoğu homoseksüel erkeklerdi ve hatta yanılmıyorsam ilk çıktığında da adı homoseksüel kanseriydi.Hatta
Bu sebeple yanılmalarım için özür dilerim. Her ne kadar Google amcadan ve internetten yardım alacaksam da, bu yazı çok da kronojik doğruluğu olan bir yazı olmayacak.
Seksenlerde bu hastalığa yakalananların çoğu homoseksüel erkeklerdi ve hatta yanılmıyorsam ilk çıktığında da adı homoseksüel kanseriydi.Hatta
Arkadan
İlişkinin
Doğurduğu
Sonuç
diye aptal aptal şakalar yapılıyordu. Hastalık hakkında pek az şey biliniyordu. Pek çok kişi virüsün sadece homoseksüelleri öldürdüğünü, bazıları da kuluçka süresinin 15 yıl olduğunu falan söylüyordu. Dört yılda da öldürüyor, 19-20 daha yaşarız falan deniliyordu.
Sonra işin öyle olmadığı, hastalığın sadece homoseksüelleri değil, tüm insanları etkilediği, kuluçka süresinin yalnızca iki hafta olduğu anlaşıldı.
Gene de uzun süre San Fransisko'dan Türkiye'ye kolay kolay gelmez dendi. Sonra da geldi. Bilinen ilk AIDS'li Türk, medyanın Murti dediği Murtaza Engin'di. Bir süre medyanın ilgisiyle boğuldu. Tek özelliği hastalığı olarak medyada sürekli konu edildi.
Kendisi Türkiye'nin ilk medya maymunlarından biri oldu. İlk önce hemen her habere konu edildi, ardından da tecrit ve dışlanmışlık yaşandı.
1992'de kimsesizce gömüldü. Tıbbi tulum giymiş gassal tarafından yıkanıp, kireç dolu bir mezara kondu.
Bu arada Amerika'dan başlayıp, bu hastalığa yakalanan ünlülerin haberi de geliyordu. İlk AIDS'den ölen ünlü, Holivud oyuncusu Rock Hudson'dı. Bu yıllarda Hudson dahil ünlüler, hastalıkları ile beraber, homoseksüel olmaları da belli oluyordu.
Sonra daha fazla homoseksüle olmayan ve erkek olmayan AIDS hastasına rastlandı. Derken bu hastalığın sadece cinsel ilişkiyle veya öpüşmeyle yayılmadığı anlaşıldı. Kan nakli ve eroin müptelalarını ortak enjektör kullanımı, cinsel ilişkiden sonra en yaygın AIDS yayılma yollarıydı.
AIDS'in yayılmasından sonra, 10'ar dakika kaynatılarak, tekrar tekrar kullanılan cam enjektörler kullanımdan kalktı, tek kullanımlık enjektörler yaygınlaştı. Sonra hastaneler ve sağlık kuruluşları, bu enjektörleri ve iğnelerin (özellikle iğnelerini) güvenle çöpe atacak sistemler geliştirdiler.
Sonra AIDS ile ilgili başka hijyen sorunları da belirdi. Dişçilik, manikür-pedikür ve dövme aletlerinden de yayıldığı anlaşıldı. Bu işlerde hijyen daha ciddiye alındı. Mesela dövmecilikte sadece iğne değil, dövme mürekkebinin tüpünün de değiştirilmesi gerektiği anlaşıldı.
Bu yüzden halen Kızılay ve diğer kan alım merkezleri, dövme yapalı 1 yıldan uzun zaman geçmemişse, kanınızı almaz. Ben 2000 yılında askerken, üzerinde dövme olan askerler, karargaha, komandoya ve jandarmaya alınmazdı. Şu zamanda bunu yaparlar mı bilemiyorum, zira artık pek çok kimsede dövme var. O zamanlar Türkiye'de dövmeli insan azdı.
Gene de bu hastalığa karşı en etkili yöntem olan prezervatif, uzun süre kabul görmedi. Et ete değecek esprileri bir ara gırla gitti. Oysa AIDS, Frengi ve Hepatit C, giderek daha fazla can alıyor ve hayat karartıyordu.
Derken bir reklamdaki slogan, prezervatif kullanmanın sloganı haline geldi: Şapkasız çıkmam abi!
AIDS'in bazı beklendik ve beklenmedik sonuçları oldu. Afrika'da nüfus artışının azalmasına, hatta yer yer nüfusun azalmasına sebep olurken; Avrupa'da nüfusun artmasına sebep oldu.
Çünkü Avrupa gençliği arasında 1960'larda başlayan özgür seks ve bekar yaşama modası, yerini tek eşliliğe ve evliliğe bıraktı
Öte yandan homoseksüel hakları, LGBT onur yürüyüşleri ve elliden fazla ülkenin homoseksüel evliliği onaylaması gibi gelişmelerde de AIDS'in etkisi oldu. Zira artık homoseksüellik, çok da saklanamaz bir şey oldu. Bu da onlarda grup bilinci ve mücadele arzusunu arttırdı.
Son olarak da yıllarca AIDS'in aşısı çıkacak, kesin tedavisi yakın dedikoduları uzun yıllar sosyal medyada ve yazılı-görsel basında dolaştı.
Sonuçta da elde AIDS'lin hayatını uzatan pahalı ilaçlar çıktı. Pek çok ünlü AIDS hastası ölemiyor. Pek çok fakir AIDS hastası, bu ilaçların parasını denkleştirme uğruna illegal işler yapıyor.
Bu koronavirüs'ün aşısı çıkacak dedikodularına da bu yüzden pek inanmıyorum.
Sonra işin öyle olmadığı, hastalığın sadece homoseksüelleri değil, tüm insanları etkilediği, kuluçka süresinin yalnızca iki hafta olduğu anlaşıldı.
Gene de uzun süre San Fransisko'dan Türkiye'ye kolay kolay gelmez dendi. Sonra da geldi. Bilinen ilk AIDS'li Türk, medyanın Murti dediği Murtaza Engin'di. Bir süre medyanın ilgisiyle boğuldu. Tek özelliği hastalığı olarak medyada sürekli konu edildi.
Kendisi Türkiye'nin ilk medya maymunlarından biri oldu. İlk önce hemen her habere konu edildi, ardından da tecrit ve dışlanmışlık yaşandı.
1992'de kimsesizce gömüldü. Tıbbi tulum giymiş gassal tarafından yıkanıp, kireç dolu bir mezara kondu.
Bu arada Amerika'dan başlayıp, bu hastalığa yakalanan ünlülerin haberi de geliyordu. İlk AIDS'den ölen ünlü, Holivud oyuncusu Rock Hudson'dı. Bu yıllarda Hudson dahil ünlüler, hastalıkları ile beraber, homoseksüel olmaları da belli oluyordu.
Sonra daha fazla homoseksüle olmayan ve erkek olmayan AIDS hastasına rastlandı. Derken bu hastalığın sadece cinsel ilişkiyle veya öpüşmeyle yayılmadığı anlaşıldı. Kan nakli ve eroin müptelalarını ortak enjektör kullanımı, cinsel ilişkiden sonra en yaygın AIDS yayılma yollarıydı.
AIDS'in yayılmasından sonra, 10'ar dakika kaynatılarak, tekrar tekrar kullanılan cam enjektörler kullanımdan kalktı, tek kullanımlık enjektörler yaygınlaştı. Sonra hastaneler ve sağlık kuruluşları, bu enjektörleri ve iğnelerin (özellikle iğnelerini) güvenle çöpe atacak sistemler geliştirdiler.
Sonra AIDS ile ilgili başka hijyen sorunları da belirdi. Dişçilik, manikür-pedikür ve dövme aletlerinden de yayıldığı anlaşıldı. Bu işlerde hijyen daha ciddiye alındı. Mesela dövmecilikte sadece iğne değil, dövme mürekkebinin tüpünün de değiştirilmesi gerektiği anlaşıldı.
Bu yüzden halen Kızılay ve diğer kan alım merkezleri, dövme yapalı 1 yıldan uzun zaman geçmemişse, kanınızı almaz. Ben 2000 yılında askerken, üzerinde dövme olan askerler, karargaha, komandoya ve jandarmaya alınmazdı. Şu zamanda bunu yaparlar mı bilemiyorum, zira artık pek çok kimsede dövme var. O zamanlar Türkiye'de dövmeli insan azdı.
Gene de bu hastalığa karşı en etkili yöntem olan prezervatif, uzun süre kabul görmedi. Et ete değecek esprileri bir ara gırla gitti. Oysa AIDS, Frengi ve Hepatit C, giderek daha fazla can alıyor ve hayat karartıyordu.
Derken bir reklamdaki slogan, prezervatif kullanmanın sloganı haline geldi: Şapkasız çıkmam abi!
AIDS'in bazı beklendik ve beklenmedik sonuçları oldu. Afrika'da nüfus artışının azalmasına, hatta yer yer nüfusun azalmasına sebep olurken; Avrupa'da nüfusun artmasına sebep oldu.
Çünkü Avrupa gençliği arasında 1960'larda başlayan özgür seks ve bekar yaşama modası, yerini tek eşliliğe ve evliliğe bıraktı
Öte yandan homoseksüel hakları, LGBT onur yürüyüşleri ve elliden fazla ülkenin homoseksüel evliliği onaylaması gibi gelişmelerde de AIDS'in etkisi oldu. Zira artık homoseksüellik, çok da saklanamaz bir şey oldu. Bu da onlarda grup bilinci ve mücadele arzusunu arttırdı.
Son olarak da yıllarca AIDS'in aşısı çıkacak, kesin tedavisi yakın dedikoduları uzun yıllar sosyal medyada ve yazılı-görsel basında dolaştı.
Sonuçta da elde AIDS'lin hayatını uzatan pahalı ilaçlar çıktı. Pek çok ünlü AIDS hastası ölemiyor. Pek çok fakir AIDS hastası, bu ilaçların parasını denkleştirme uğruna illegal işler yapıyor.
Bu koronavirüs'ün aşısı çıkacak dedikodularına da bu yüzden pek inanmıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder