Saide Arifova 13 Kasım 1916'da Kırım'ın Bağçasaray kentinde doğdu. Hayatı boyunca ciddi bir siyasi mevkisi olmadı, çok para kazanmadı.
Onu tarihe geçiren, Kırım'ın yaklaşık iki buçuk yıllık süren Nazi işgali sırasında yaptıklarıydı.
Holokost sırasında hayatını tehlikeye atarak 88 Yahudi’nin (Aşkenaz ve Kırımçak) hayatını kurtardı. Bağçasaray Anaokulunda müdür olan Saide, okuldaki çocukların etnik kimliklerini sakladı. Onu sorgulayan, Nazi askerlerinden çocuklar hakkındaki bilgileri saklayarak, onlara sahte belge ve raporlar temin etti, bu şekilde hayatlarını kurtardı
Naziler, karma evlilik yapmış Saliyev Ailesini, Yahudi olarak sınıflandırmak suretiyle katletmek istiyorlardı. Saide Öğretmeni, sorgu sırasında ailesini öldürmekle tehdit etmelerine rağmen, Saliyev Ailesinin tamamen Kırım Türk ailesi oldukları hususunda ifade verdi.
Saide Öğretmen, Yahudi komşusu, Volya Polyakova ve babası Mordehay Zengin’in Karay olduğu konusunda ifade verdi. Saide Öğretmen sayesinde savaş sırasında cephede olan Bay Schwartzman’ın eşi Saide Celilova ve kızları Maya hayatta kaldılar.
Cephede savaşan Moyşe Hovaylo’nun eşi ve küçük çocuğunu, Bağçasaray’a 20 kilometre uzaklıktaki Duvanköy’de sakladı.
1943 yılının ortalarında, Kırım Partizan Komutanlığı, Saide Arifova adlı bir Kırım Türkü öğretmenin, Yahudileri Nazilerden kurtardığını genel komutanlığa rapor etti. Yalta ormanlarında faaliyet gösteren Kırım Partizanları Güney Birliği Komiseri Mustafa Selimov, Saide Öğretmen’in yanına kendi adamlarından Maye Hurşudova’yı gönderdi.
Naziler çocukları canlı kalkan olarak kullandı
1943 yılının Eylül ayında, Kerçtaş’taki Hacı Muşkay Taş Ocaklarında, Kırımlı partizanların Nazilere karşı mücadeleyi kaybetmesi sonrasında, Naziler ele geçirilen partizanların çocuklarını bir araya topladı. 2 ile 15 yaş arasında 73 çocuk toplanmıştı. Çoğunlukla Yahudi olan çocuklar, Kerç şehrindeki yatılı okula yerleştirdi. Bu çocukları Naziler Kerç, Akyar (Sivastopol) deniz yolu hattında, savaş gemilerinin üzerine yerleştirerek, canlı kalkan olarak kullanıyorlardı.
Sovyet uçakları, Nazi savaş gemilerinin üzerindeki bu çocukları gördüklerinde, bu gemileri bombalayamıyordu. Bundan dolayı çocukların sağlık durumları çok kötüydü. Saide Öğretmen bu çocuklara yardımcı olmak için, Bağçasaray şehri sakinlerinden, gıda ve giyecek yardımı sağlamaya çalışıyordu. Herkes elinde ne varsa Saide Öğretmen’e yardımcı oluyordu. Bu sayede çocuklar yavaş yavaş iyileşmeye başlamışlardı.
Saide Öğretmen bütün çocuklara, Kırım Türkçesi, Kırım Türk adet ve dualarını öğretmişti. Hepsine Kırım Türk isimleri vermişti. Ayrıca resmi evraklarını, Kırım Türkleri şeklinde düzenlemişti. Saide Öğretmen’e yardım eden Doktor Fayzullayeva, hasta çocukları ilaçsız bırakmıyordu. Bu şekilde çocuklar, Kırımlı yardım meleklerinin kanatları altında kendilerini toparladı. Saide Arifova sayesinde hepsi hayatta kaldı.
Çocuklar kurtarıldı
Bir gün Bağçasaray Nazi Komutanlığı, çocukların her an Almanya’ya sevkiyatı hususunda hazırlanması gerektiği bilgisini verdi. Bunun üzerine Bağçasaray Partizan Komutanlığı, Saide Öğretmen’e çocukların hayatlarının kesinlikle kurtarılması hususundaki emirini iletti. Doktor Fayzullayeva, çocukların tüberküloz, uyuz ve Nazi askerleri için sakıncalı görülen diğer hastalıklarının olduğu hususunda rapor verdi.
Bu belgeler Nazilere iletilince bulaşıcı hastalıklardan dolayı panik yaşayan Naziler, çocukların Almanya’ya sevkiyatını askıya aldı. Çocukların, Nazi Komutanlığından uzaklaştırılması kararı alındı. Saide Öğretmen’in savaştan önceki tanıdığı Belediye Başkanı Rifat Divanov aracılığıyla, Bağçasaray şehrinden 3 kilometre uzaklıktaki Salacık Kasabındaki, Kırımlı Türk Lideri İsmail Bey Mirza Gasprinskiy’nin eski evine yerleştirilmeleri teklif edildi. O vahşet dolu yıllarda, elindeki tüm imkânları ve bağlantıları kullanarak, dağlarda Nazilere karşı mukavemet gösteren partizanlardan temin ettiği inşaat malzemeleriyle, 23 Şubat 1944 tarihine kadar oğluyla beraber, çocukların sığındıkları evi tamir etti ve çocukları oraya yerleştirdi. Böylece çocukları Naziler ve Gestapodan uzaklaştırmayı başardı. 13 Nisan 1944’te Kırım Partizan Birlikleri, Bağçasaray ve nahiyelerini, Alman Nazilerden temizlemeyi başardı.
Saide Öğretmen ve ailesine sürgün
Naziler geri çekilirlerken, çocukları da beraberlerinde Almanya’ya götürmeyi başaramadı. Bu olaylar sırasında Saide Öğretmen, Naziler tarafından tutuklanarak zindana atıldı. Ağır işkencelere maruz kaldı ama hiçbir şekilde çocukların kimlikleri konusunda bilgi vermedi.
Saide Arifova kendisiyle yapılan bir röportajda, “O sıralarda korkuyor muydunuz?” sorusuna, “Korkmak mı? Kemiklerim kırıktı, defalarca Gestapo’ya gittim. Pasaportuma güvenilmez mührü basılmıştı. Bağçasaray dışına çıkmam saklanmıştı. Hayır, artık korkmuyordum. Böyle zamanlarda insan korkmuyor” diye cevap verdi.
Naziler, Saide Öğretmen ve ailesini idam edecekti. Ancak onları mucizevi bir şekilde, Romen ordusu komutanlarından, Romanyalı Kırım Türkü din adamı İsmail Efendi Saliyev kurtardı.
Sovyet Rus hâkimiyeti tarafından, 18 Mayıs 1944’te Saide Öğretmen ve ailesi, tüm diğer Kırım Türkleri gibi vatan haini olarak ilan edildiler. Özbekistan’ın Semerkant bölgesine sürgün edildiler.
Ancak Kırım Türklerinin, Sovyet Rus hâkimiyeti sırasındaki sürgünü öncesinde, Saide Öğretmen, sakladığı Yahudi çocuklarının, Kırım Türk’ü olmadıkları konusunda NKVD görevlilerini bilgilendirdi ve belgelerini ibraz etti. Bu şekilde Sovyet hâkimiyeti tarafından tatbik edilen sürgün ve katliamdan Yahudi çocuklarını kurtardı.
Saide Öğretmen’in hayatlarını kurtardığı tüm Yahudiler, Saide Öğretmen ve ailesini, sürgünden kurtarmak için çeşitli resmi makamlara başvurdu. Maalesef bundan hiçbir sonuç elde edemediler.
Saide Öğretmen NKVD Ajanları tarafından, kamyonla sürgüne götürülürken, kamyonun peşinden koşan Yahudi çocukları, “Saide Annemizi bizi geri verin” diye feryat ederek ağlıyordu.
Perestroyka döneminde, Saide Öğretmen ve oğlu Mustafa Arifov, vatanları Ukrayna, Kırım’a geri döndüler.
Saide Bita (Büyükanne) 91 yaşında, 9 Ağustos 2007’de ebediyete intikal etti. Akmescit (Simferopol) şehrinde Acıkal (Çistinkoye) Müslüman kabristanında toprağa verildi.
Buraya kadar yazdıklarımı büyük ölçüde Türkiye Yahudilerinin gazetesi Şalom'dan aldım, hatta bire bir kopyalayıp, yapıştırdım.
Bu yazının birinci amacı, Saide Arifova'nın kahramanlığını anlatmaktı. Kendisi ile ilgili bilgileri Şalom benzeri Yahudi kaynaklardan veya Vikipedi gibi internet bilgi sitelerinden alabilirsiniz.
Kendisi ile ilgili olarak Ukraynalılar 87 Childiren diye film yapmış. Filmi bayağı uğraştıktan sonra Youtube'da izledim. Türkçe al tyazı olmadığı gibi, filmi yayımlayan Ukrayna televizyonunun tüm reklamları da duruyordu.
Filmde Saide pek az konuşuyor, neredeyse hiç konuşmuyordu ve bence fazla pasif gösterilmişti. (Biri hayrına Türkçe alt yazı eklese görüşlerim değişir belki)
Öte yandan Saide hanımın yaptıkları, başka bir yalanı ortaya çıkarıyor, Kırım Türklerinin sürgününe bahane olan Nazi işbirliği suçlaması.
Her toplumda hain bulunur ve işgalciler her toplumda işbirlikçilerini bulur.
Muhtemelen Kırım Tatarları içinde de ciddi anlamda işbirlikçi vardı ama tüm toplumu bununla suçlamak ne kadar ciddi. Sadece ana okulu müdürü seviyesinde bir mevkisi olan Saide Arifova, Tatarların çoğunluğu iş birlikçi olsa bunu başarabilir miydi? Almanları çok önem verdiği Yahudi Holostundan (soy kurutma) bu kadar çok insanı kurtarması, Saide'nin çevresinden önemli bir destek aldığının ispatı olduğu gibi, Tatarların çoğunluğunun Nazilerin anti semitik politikalarına şiddetle karşı olduklarını da göstermektedir.
Muhtemelen Kırım Tatarları içinde de ciddi anlamda işbirlikçi vardı ama tüm toplumu bununla suçlamak ne kadar ciddi. Sadece ana okulu müdürü seviyesinde bir mevkisi olan Saide Arifova, Tatarların çoğunluğu iş birlikçi olsa bunu başarabilir miydi? Almanları çok önem verdiği Yahudi Holostundan (soy kurutma) bu kadar çok insanı kurtarması, Saide'nin çevresinden önemli bir destek aldığının ispatı olduğu gibi, Tatarların çoğunluğunun Nazilerin anti semitik politikalarına şiddetle karşı olduklarını da göstermektedir.
Almanlar gibi ciddi bir devlet örgütlenmesi olan bir işgalci güçten bu kadar insanı kurtarmak az yiğitlik değildir. Pek çok yörede tek Yahudi bile sağ kalmamıştır.
Demek ki azınlıklar hakkındaki dedikodu ve hakaretlere hemen inanmamalıyız. Zaten faşizm kara propaganda olmadan başlamaz.
Sovyetlerin de azınlıklara karşı faşizan uygulamaları çok oldu (en başta Bulgaristan Türklerine yapılanları hatırlayalım.)
Öte yandan Saide ve onun gibi insanlık kahramanlarını unutmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder