Türk faşizan üstünlük duygusunu uzun zamandır işlenen bir şeydi. (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/09/fasizan-ustunluk-duygusu.html) Bu duygu, temelinde kimlik ve muhafazakarlık içeriyordu. Genel anlamda Kürt, Alevi ve modern yaşayan ailelere düşman bir zihniyeti barındıryordu. Her zaman örtük şekilde iktidardı. 2002'de açıkça iktidar oldu. İktidar da bu üstünlük duygusunu her fırsatta pekiştirdi. Muhalefete muhalefette, kısmen de bilmeyerek, buna destek oldu.
Kılıçdaroğlu yerine İmamoğlu yada Mansur Yavaş aday olsaydı da sonuç değişmeyecekti. Çünkü muhalefeti Kılıçdaroğlu'ndan uzaklaştıran iktidar medya ve trollerinin yeni stratejisi muhtemelen hazırdı. Bir kere solcu görünümlü AKP trolleri, inşaatçı-müteahit ve ANAP geçmişi ile yeterince solcu değil diye saldıracaktı. İmamoğlu'nun eşi Alevi. Sağcı-muhafazakar seçmene de bu özelliği hatırlatılacaktı. Mansur Yavaş'a da, daha 2013'de, Melih Gökçek'e, dönemin içişleri bakanı Efkan Ala'nın YSK'yı ziyareti ile kaybettiği seçimleröncesinde, aslen Beypazarılı değil, Makedonya göçmeni olduğu dedikodusu yayıldı. Bu iddiaları Mansur Yavaş red etti. Bu iddiaların arkasında, Alevi kökenli olduğu iması vardı. Kendisinin elli yıllık Ülkücülük geçmişi bir anda CHP'den aday olunca silinmişti.
Öte yandan yandaş medya, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'na asıl saldırılarını, aday olmasından sonrasına saklıyordu. Daha ne kadar saldırabilir diye soruyorsanız, 2002 seçimlerine bakın. (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/08/uzan-ailesinin-ve-genc-partinin-siyasi.html) (https://onbinkitap.blogspot.com/2017/10/doksanli-yillar-6-uzan-ailesi-ve-yesim.html) 2002'de medya, seçimlerden önce de Cem Uzan'a saldırıyordu ama öyle var gücü ile saldırmıyordu. Cem Uzan ve Genç Parti, ANAP, DYP ve MHP'den oy tırpanlayıp, bir de bu üç partiyi baraj altı bırakmalı, on aylık AKP'yi, %35 ile tek başına iktidar yapmalıydı. Hedefe ulaşınca, medyanın saldırısı inanlımaz arttı. Hele de RTÜK, Star televizyonuna 30 (otuz) gün kapatma cezası verince ilk sersemliğini yaşadı. (Cem Uzan'ın Erdoğan'a şerefsiz başbakan dediği konuşmayı yayınladığı için bu kapanma cezası verilmişti.) Ardından da ifşalar, itiraflar geldi. Meger daha önce kimse Uzan ailesi hakkında bildiklerini anlatmıyormuş.
İşte Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun da başına benzer şeyler gelecekti. Netekim Kılıçtaroğlu'na montaj kaset kumpası yapıldı. İmamoğlu ve Yavaş için de benzer tuzaklar çoktan kurulmuştu muhtemelen. Çünkü sözde muhalif kitle de faşizan üstünlük konumunu kaybetme korkusundaydı. Kılıçdaroğlu ile ilgili videonun sahte olduğunu, iktidar yanlısı seçmen de biliyordu. Bu montaj videolar, sağcı seçmene, faşizan üstünlük konumunu ve duygunu kaybedeceksin uyarısıydı.
Oysa duygu bir yana, konumu çoktan kaybetti. Alevi yada Kürt olmak, belki devlet memuru olmak için bir engel ama bunu baştan kabullenirsen KPSS dersanelerinde sürünmüyorsun. Kendine yeni bir yol çiziyorsun. Kaldı ki torpil sisteminde parti üyesi olma, akraba olmaktan çok, para ilişkileri döndüğünden, solcu ve Alevi birinin torpili bir AKP'liden fazla olabiliyor. AKP'li bir kalantorun işi bir solcuya, Kürt'e, Alevi'ye düşebiliyor. (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/08/masum-degilsin-kucuk-insan.html)
Sadece Alevi ve Kürt olmadıkça kendini üstün sanma sanısı var. Seçimlerde, muhalif görünen seçmende de bu belli oldu. Kılıçdaroğlu'nun her seçimde yenilmesi de iktidara yetmiyor. Bir Alevi, hemde Alevi-Kürt'ün CHP'nin başında olması bile, onların üstünlük duygusuna zarar veriyor. Buna bile tahammül edemiyor. Oysa bu yoksullaşmadan,faşizan üstünlük duygusunu terk etmeden çıkış yok. Üstelik iktidar, sağcı ve Sünni halkı, üstünlük piramidinin altına atmaya hazırlanıyor. Piramidin üstüne Sünni Arap ve zengin göçmenler geçiyor.
Oysa Türkler, Araplardan üstün olduğunu düşünmüyor. Hatta Arapların kendisinden üstün olduğunu düşünmüyor. Hatta Arapların kendisinden dindar olduğunu da düşünmüyor. Arapların, Kuran'ı Kerim üzerine oturmak gibi dini hassasiyetleri pek yok. Türkler İslamı Araplardan değil, o zamanlar Sünni olan Horasanlı İranlılardan, Taciklerden öğrendi. Bu sebeple Türkçedeki dini kavramların pek çoğu Arağça değil, Farsça.
Türkiye'de pek çok Arap'ın garip bir şikayeti var. ''Türklerin Araplara saygısı yok.'' Türkler dinsiz, dine saygısı yok, yabancı düşmanı yada ırkçı demeden önce, Araplara saygısı yok, diyorlar. Bunu demelerinin sebebi, özellikle zengin Arapların gittikleri ülkelerde bahşiş umudu ile yerel halktan iltifat görmeleri. Diğeri de Türkler hariç diğer ülkelerin genelde Arap hakimiyetinde Müslüman olmaları. Türklerin ise Araoların koruyucu olmaları ve en nihayetinde onlara egemen olması, Arapları küçük görmelerine sebep olmuştur. Bence Türkler ve Kürtler, Müslüman olduğuna pişman olmuş ama bir kere inanınca da vazgeçemiş milletlerdir. (https://onbinkitap.blogspot.com/2019/08/dinsizlik-turleri-3-soven-dinsizlik-2.html) Araplar, 732 Puvatya savaşından sonra Hristiyan alemine karşı gerilemiş, çare olarak da Türk, Kürt ve Çerkezlerden köle ordular kurmuşlar, bu köle ordular da Araplara efendi olmuşlardır. (Tulunoğulları ve İhşitler Türk, Eyyübiler Kürt ve son dönem Memluk hanedanı Çerkez kökenlidir.) Arapların, İslamiyetin ilk 100-150 yılındaki hızlı genişlemesinin sebebi, tam da İslamın ilk çıkış yıllarında Akdeniz havzasını ve batı Asya'yı vuran Jüstinyanus vebası ile, İslamdan üç yüz yıl önce çıkmış Mani dinidir. Tekrar toparlanan Doğu Roma (Bizans) ve İran'a (Samaniler ve Büveyhiler) karşı Abbasi halifeleri, Selçukluların koruyuculuğuna girmişlerdir. Türkler, gerek Selçuklu, gerek Osmanlı devrinde Arapları asker olarak görmemiş, devlet kademelerinin üst makamlarında Araplara yer vermemiş, meşhur amiral Barbaros Hayrettin Paşa, Arapların asker değil, basit birer yağmacı olduklarına dair özel bir rapor bile yazmıştır.
Buna bir de birinci dünya savaşına arapların Thomas Lawrence ve Getrude Bell gibi casusların peşinden gidip (Araplar da kendi kadınlarını 2. sınıf vatandaş yapıp, İngiliz kadınlarının lafını dinliyorlar), Osmanlı'ya ihanetini de eklersek, Arap kavramının ülkemizde çok da iyi anılmadığı anlatır. Burada asıl sorun, iktidarın Türk halkını piramidin altına itmeye çalışması. Bu yüzden milliyetçiliğe saldırıyor. Oysa ülkemizde sağ iktidarlar, Alevi ve Kürt düşmanlığını ince ince işlemişti. Bu iki topluluk incelikle dışlanmıştı. (https://onbinkitap.blogspot.com/2022/12/sagcilarin-alevilik-sorunu.html) Hatırlıyor musunuz Erdoğan'ın aklabalığa, biliyorsunuz Kılıçdaroğlu Alevi deyişini ve dinleyenlerin yuh çekişini? Ya evde zor tutulan milyonlar? Bu kadar kışkırttığınız insanlara, sen gene benim gösterdiğim hedeflere saldır ama yeni Arap efendilerine itaat et mi diyeceksiniz.
Tabi Türkiye'de sağı yıllarca besleyen Suudi Arabistan devletine bağlı Rabıta kurumu (https://onbinkitap.blogspot.com/2021/03/ugur-mumcunun-rabita-eseri.html) böyle bir sanuç beklemiyordu. Murat Ağırel, 2020 ylında yayımlanan Sarmal kitabında da Rabıta'nın Türk siyasal islamını çok eskilerden beri beslediğini çok iyi anlatıyor. Ancak faşistleşmiş kitleye, üstelik asla çıkamayacakları bir üst sınıfa itaat ettiremezsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder