Şu günlerde herkes, 1980 yapımı Zübük filmini ve onun üzerindeki gizli sansürden uzun zamandır çok konuşuluyor. Bu da filmin, internet sitelerinde daha çok izlenmesine sebep oluyor. Öte yandan 1985 yapımı, başrolünde Şener Şen'in oynadığı Namuslu filmi gözden kaçıyor. Ben her ikisi ile de ilgili bir yazı yazmaya karar verdim.
İki film, birbirinin yansıması yada zıddı gibidir. Beş sene sonra yapılan Namuslu filmini, Zübük filmine cevap olarak alabiliriz. Zübük filminde, Kemal Sunal'ın oynadığı Zübük karakteri, filmdeki tek kötü karakterdir. Namuslu filminde ise, filmin bir noktasına kadar Şener Şen'in oynadığı Ali Rıza karakteri tek iyi karakterdir, sonra o da kötü olur. İronik bir şekilde, Kemal Sunal çoğu filminde, tesadüflerin de yardımıyla kazanan saf, masum iyiyken, Şener Şen, başarısız, komik kötü olur. Bazen Kemal Sunal'ı (Özellikle, Kibar Feyzo filminde), bazen de İlyas Salman'ı (Özellikle de Banker Bilo filminde) ve arada diğer oyuncuların (Mesela, Şalvar Davası'nda Müjde Ar'ın) başına bela olan kötüdür. Aslında genel anlamda filmin sonuna kadar başarılıdır. Sonuçta her iki oyuncu da, bu filmlerle alışılageldik rollerinden çıkıyor. Öte yandan bu iki film, iki ayrı felsefi soruyu soruyor. Zübük, bir namussuz, namuslular arasında nasıl yaşar, sorusunu sorarken; Namuslu filmi, namuslu insanın, namussuzlar içine nasıl yaşar sorusunu sorar. Etfarındaki çoğu insan dürüstken, Zübük dürüst olmayı düşünmez bile. Namuslu Ali Rıza ise bir noktada yoldan çıkar ve kendisinin namussuz olmasını isteyenleri cezalandırır.)
Her iki filmde, fazlasıyla politiktir. İlk film, politikacıları hedef alırken, ikinci film, seçmenleri hedef alır. İkinci film, çalıyor ama çalışıyor diyen seçmeni yıllar önce görmüştür. Ali Rıza, yoksulluğu için suçlandığında ailesine çalayım mı diye sorar, kaynanası Adile Naşit, nerde sende o göz diye cevap verir. Anlarız ki Zübüklere oy verenler o kadar masum değildir. Zübük romanında ve filminde de benzer mesajlar filmin sonunda verilir. Filmin ve romanın esas konusu Zübük olduğu için, filmdeki bu mesaj kaçırılır. Zübük filmi, 1961 tarihli ve Aziz Nesin imzalı romanı ile bayağı paralel bir senaryoya sahiptir. Aradaki otuz yılı ve ne kadar mükemmel olursa olsun, bir romanı sinemaya uyarlama zorluklarını da hesap etmeli. Filmde, romanda olmayan 1977 Güneş Motel olayı da vardır. Türk siyasetine damga vuran olay, 1980'de film yapılırken halen tazedir. Özellikle bu otelde yapıan pazarlıkla gümrük bakanı olan Tuncay Mataracı'nın rüşvet skandalı, CHP iktidarının bej sıfır (bej değil, Trakya aksanı sebebi ile bej) ara seçim yenilgisinin ve 12 Eylül darbesinin yol taşlarından biri olmuştur. Filmde ve romanda Zübük'ün küçük bir kasaba politikacısından çıkması, 1976 yapımı, Zeki Alasya-Metin Akpınar'ın başrolterinde oynadığı, Umur Bugay senaryolu, Atıf Yılmaz'ın yönettiği Hasip ile Nasşp filminin de, Zübük romanından etkilendiğini düşündürür. Aslında taşrada bir süre yaşarsanız, kasaba politikacılarının hikayelerinin birbirine benzediğini görürsünüz. Aziz Nesin'de romanın konusunu, gazetecilik ve benzeri etkinliklerde turt gezilerindeki gözlemlerinden aldığını yazmıştır. İşin gerçeği, her kurgu karakterin kökeninde, gerçek bir karakter vardır.
Zübük politikacılar ve Zübük seçmenleri, son Kızılay sıkandalında da gördük. Sıkandal üzerine muhalifler kan vermeyi kesince, Kızılay kansız kaldı. Ölürüz, kanımız akar diyenler, kan verme iğnesine bile yanaşmıyor. Sonuçta çalıyor ama çalışıyor diyen kitlenin cesareti bile yalan