Polislik, bekçilik, hakim ve savcılık iyi bir şey olabir, ama buna hakkımız varsa. Bizse genelde insanlaı etiketleri ile sahiplediğimiz ya da dışladığımız için, insanların bu etiketlere ne kadar uygun olup, olmadığına bakıyoruz. Sonra bu etiketi hak edip, etmediğine karar vermek istiyoruz. Böylece o insanı yargılıyoruz. Bir de ahlak bekçiliği meselemiz var. Ben Nietzsche'nin ahlak bekçiliği yapanlar, en ahlaksız olanlardır sözü kadar doğru bir şeye rastlamadım. Harbiden de, ona-buna ahlakta tebelleş olan, sürekli ahlak konusnda ahkam kesen kişiler, sonradan ya büyük sapık-ırz düşmanı çıkıyor ya da parası ve bedeni tükendiği için tövbekar olmuş oluyor.
Benzer bir durum, ideoloji bekçilerinde de var. Başkalarının görüşlerini beğenmeyen, az bulanlar, zor zamanların en büyük döneği olabiliyor, hatta çoğu kez öyle oluyor. Böyle tiplerin daha sonra polis-istihbarat muhbiri ya da provakatörü (kışkırtıcısı) olabiliyor. Bunun en tipik örneği Doğu Perinçek ( https://onbinkitap.blogspot.com/2020/09/dogu-perincek-kimdir.html ) ve Nihat Genç'tır ( https://onbinkitap.blogspot.com/2022/03/nihat-gencin-delirerek-bitmesi.html) Siyaset tarihimiz bunların örneğiyle doludur. Bir ideolojiye aşırı bağlılık gösterileri, çoğu kez inançsızığı ya da güvensizliği, hatta ajan-provakatörlüğü saklama gayesi sebebi ile olabilir. Bence bazı kişiler, bunu çok uzun yıllar yapmış olabilir. Radikal Marksistken, ömrünün son yıllardında birdenbire liberal olan, iki oğlu (Ahmet ve Mehmet Altan) önce liberal, özgürlükçü, sonradan da FETÖ darbeci olan Cetin Altan ve onun gibi pek çok ünlü kişinin, hatta her sene ölüm yıl dönümünü andığımız pek çok kişinin de böylesi kışkırtıcı ajanlar olduğunu düşünüyorum.
Tarikta üyeleri, sıradan insanlardan daha Müslüman değildir. Irkçı, ırkçıdır, sıradan bir insandan daha milliyetçi değildir. Böyle şeylerin tartısı yoktur. Siyasal yelpaze ise sadece kavramsaldır. Irıkçılar vatansever değildir, onlar sadece mülkiyet seven kişilerdir. Bir ülke, üzerinde yaşayan her inan.çtan ve türden vatandaşlarıyla vatandır. Bu kişiler için, kendi ırkdaşlarının yada kökensaşlarının bir bölgede yaşamış olması veya atalarının bir yerlerde, bir zamanlar egemenlik kurması, saece savaş bahanesidir. Bu bahane, İngilizler için medenileştirme, Osmanlılar için din, Sovyetler için ploreterya egemenliği ama özünde yağma ve işgaldir. Hitler, sıradan bir sosyal demokrattansa, radikal sosyalist-Lenininst birinin daha kolay NAZİ olacağını söylemiştir. Zira o kişinin içindeki şiddet eğilimi, kolayca faşist ideolojiye evrilebilecektir. Dostoviyetski'de radikalliğin, cehaletin ve saldırganlığın bir gösterisi olduğunu söyler.
Her durumda radikallerin ya da başkalarının ,bize kimlik yada konum yapıştırmaları kabul edilmez olmaldır. Kendi inanç ve fikirlerimizin konumunu başkaları belirlememelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder