19 Mart 2017 Pazar

ÖMER SEYFETTİN HİKÂYELERİNE ELEŞTİREL BİR BAKIŞ
            En başta bu yazının fikrinin ekşisözlük sitesinden alındığını belirtmek isterim. Amacım bu eleştirileri derli, toplu hale getirmektir.
            Ömer Seyfettin, yetmişli yıllarda doğmuş, seksenli yıllarda çocuk olmuş ve şu zamanlarda (2017) kırklı yaşlarında olanların çokça okuduğu yazardır. 12 Eylül rejimi, ders müfredatını bolca Türk-İslam sentezini boca etmişti. Bu rejim için en ideal yazar, Ömer Seyfettin’di. Turancı, Irkçı ve İslamcıdır. Kısa paragraflar halinde yazılmış olması, Ömer Seyfettin’i çocuk edebiyatı yazarı yapmaz.
            Beyaz Lale öyküsü, düpedüz nekrofili, yani ölü ile cinsel ilişki içerir. Bulgar subayı, terk edilen kasabada kızıl saçlı, beyaz tenli Lale hanıma tecavüze kalkar. Kadın kendisini öldürür ama subay, kadınla buna rağmen tecavüz eder. Öykülerinde çokça bir sapıklık ve canilik vardır. Bomba adlı öyküde, kadının bomba diye korktuğu kutudan, kocasının kellesi çıkar. Bir başka öyküde de rüyasında erkek olup, sevdiği kızı alan kızı anlatır.  Belki de Türk edebiyatında lezbiyenliğin ilk işlenmesidir.
            Eserlerdeki şiddet ve terörse özellikle çocuklara sakıncalıdır ve pek çok kere de bu şiddet ve terörü yaratanlar, bizzat çocuklardır. Pirimo Türk Çocuğu’nda, Türkçe bile bilmeyen çocuk, İtalyan annesine karşı çıkar, ben Türko diye. Birinci bölüm böyle biter. İkinci bölümde ise, Selanik şehrinin Yunanlılara teslimiyetini hazmedemeyen çocuk, babasının tüfeği ile sokağa ateş eder. Kaşağı ve Mıstık gibi hikâyelerinde de çocuklar, çok ağır pişmanlıklar ve travmalar yaşar.
            Bir de bütün bu yazılanları Ömer Seyfettin’in çocuklar için yazmadığı gerçeğini ortaya koymalı. Gerçi Seyfettin’in sağlığında çocuk edebiyatı kavramı, ülkemize uzaktır. Ülke olarak edebiyatı bile yeni tanımakta olduğumuz yıllardır. Okuma-yazma oranı, hem okuyabilir, hem de yazabilir olarak (Osmanlıcada çoğu kişi sadece okuyabilir seviyesindedir) en iyimser olarak yüzde üç civarındadır. Seyfettin’in amacı, özellikle Balkan yenilgilerinin tarihi başta olmak üzere tarih edebiyatı yapmak ve halkı milliyetçilik konusunda bilinçlendirmektir. Çocukların psikolojik durumu gibi şeylerse o döneme uzaktır. Üstelik Balkan, 1. Dünya, Girit vb yenilgiler, savaşlar ve toprak kayıpları, halkın üzerinde o kadar çok travma yapmaktadır ki, okuma ile edinilecek travma, insanların aklına bile gelmez.

            Bu çağın çocuklarını Ömer Seyfettin hikâyelerinden, en azından büyük çoğunluğundan uzak tutmalıyız. Kısa paragraflar halinde yazılması, kahramanlarının bir kısmının çocuk olması, onu çocuk hikâyesi yazarı yapmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder