ÖMER SEYFETTİN HİKÂYELERİNE ELEŞTİREL
BİR BAKIŞ
En başta bu
yazının fikrinin ekşisözlük sitesinden alındığını belirtmek isterim. Amacım bu
eleştirileri derli, toplu hale getirmektir.
Ömer Seyfettin,
yetmişli yıllarda doğmuş, seksenli yıllarda çocuk olmuş ve şu zamanlarda (2017)
kırklı yaşlarında olanların çokça okuduğu yazardır. 12 Eylül rejimi, ders
müfredatını bolca Türk-İslam sentezini boca etmişti. Bu rejim için en ideal
yazar, Ömer Seyfettin’di. Turancı, Irkçı ve İslamcıdır. Kısa paragraflar
halinde yazılmış olması, Ömer Seyfettin’i çocuk edebiyatı yazarı yapmaz.
Beyaz Lale
öyküsü, düpedüz nekrofili, yani ölü ile cinsel ilişki içerir. Bulgar subayı,
terk edilen kasabada kızıl saçlı, beyaz tenli Lale hanıma tecavüze kalkar.
Kadın kendisini öldürür ama subay, kadınla buna rağmen tecavüz eder. Öykülerinde
çokça bir sapıklık ve canilik vardır. Bomba adlı öyküde, kadının bomba diye
korktuğu kutudan, kocasının kellesi çıkar. Bir başka öyküde de rüyasında erkek
olup, sevdiği kızı alan kızı anlatır. Belki
de Türk edebiyatında lezbiyenliğin ilk işlenmesidir.
Eserlerdeki şiddet
ve terörse özellikle çocuklara sakıncalıdır ve pek çok kere de bu şiddet ve
terörü yaratanlar, bizzat çocuklardır. Pirimo Türk Çocuğu’nda, Türkçe bile
bilmeyen çocuk, İtalyan annesine karşı çıkar, ben Türko diye. Birinci bölüm
böyle biter. İkinci bölümde ise, Selanik şehrinin Yunanlılara teslimiyetini
hazmedemeyen çocuk, babasının tüfeği ile sokağa ateş eder. Kaşağı ve Mıstık
gibi hikâyelerinde de çocuklar, çok ağır pişmanlıklar ve travmalar yaşar.
Bir de bütün
bu yazılanları Ömer Seyfettin’in çocuklar için yazmadığı gerçeğini ortaya
koymalı. Gerçi Seyfettin’in sağlığında çocuk edebiyatı kavramı, ülkemize
uzaktır. Ülke olarak edebiyatı bile yeni tanımakta olduğumuz yıllardır. Okuma-yazma
oranı, hem okuyabilir, hem de yazabilir olarak (Osmanlıcada çoğu kişi sadece
okuyabilir seviyesindedir) en iyimser olarak yüzde üç civarındadır. Seyfettin’in
amacı, özellikle Balkan yenilgilerinin tarihi başta olmak üzere tarih edebiyatı
yapmak ve halkı milliyetçilik konusunda bilinçlendirmektir. Çocukların psikolojik
durumu gibi şeylerse o döneme uzaktır. Üstelik Balkan, 1. Dünya, Girit vb yenilgiler,
savaşlar ve toprak kayıpları, halkın üzerinde o kadar çok travma yapmaktadır
ki, okuma ile edinilecek travma, insanların aklına bile gelmez.
Bu çağın
çocuklarını Ömer Seyfettin hikâyelerinden, en azından büyük çoğunluğundan uzak
tutmalıyız. Kısa paragraflar halinde yazılması, kahramanlarının bir kısmının
çocuk olması, onu çocuk hikâyesi yazarı yapmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder