TURAN DURSUN ÜZERİNE
Turan
Dursun’un adını öldüğü zaman öğrendiğimi itiraf edeyim. O zamanlar lisedeydim,
kafamın içi her açıdan karmakarışıktı. Doğu Perinçek ve ekibi o zamanlar Maoist
ve Kürtçüydü. O grubun amiral gemisi sayılan 2000’e Doğru dergisi haftada iki
bin civarı ancak satsa da, sansasyonel haberleri ile meşhurdu. O zamanlar
Perinçek, öyle Atatürkçü falan değildi. Hatta Atatürk düşmanıydı, ona küçük
burjuva devrimcisi falan derdi. Onu ve dergisini sevmezdim. Turan Dursun’a
karşı ilgim de, öldürüldükten sonra başladı. Hiçbir kitabını satın almadım,
hepsini de okudum. Dost kitap evinde, eski merkezinde, şimdiki TMMOB merkezi olan
yerde, ayakta okudum. Gerçi ben orada Dean Connz, Stephan King romanları başta
olma üzere pek çok kitabı da böylece okumuştum. Pek çok bölümü hafızamdadır.
Sabiilerle ilgili olarak bir şeyler yazmıştım. Şimdi de Din Bu başta olmak
üzere kitaplarını yorumlayalım.
Din Bu kitap
serisinde konu bütünlüğü yok. Özünde 2000’e Doğru başta olmak üzere,
dergilerdeki yazılarından toplama bir kitap. Bu sebeple biraz da derleyip,
toplayıp, sıraya koyanlara ait bir kitap olmaktadır. Sabiiler ile ilgili yazılarından bahsetmiştim.
Burada ondan bahsetmeyeceğim. Öbür türlü hatırladığım kadarı ile bir eleştiri
yazacağım
En başta
eleştiriler, bilimsel olmaktan çok, popülist bir yapı taşıyor. Mesela bir
bölümünde Zerdüşt dinin çok övmüş, onu sosyalist ya da eşitlikçi bir ideoloji
gibi gösteremeye çalışmış. Oysa bu din, zengin İran krallarının ve
aristokratlarının diniydi. Halife Ömer devrinde, Sasani sarayından deve yükü
ile elmas çıktığını anlatılır. Yani bu din öyle eşitlikçi ya da eşitlikçi bir
din değildi. Pek çok yazı da din kavramından çok, İslam kavramına karşı
gibidir. Müftülük makamından, ateistliğe geçişte böyle olması anlaşılabilir bir
durum. Dursun’un diğer ateist yazarlardan daha çekici olma sebebi de bu. Ara ara bunu abarttığı da oluyor.
Kaynak
olarak Sünniliğin sağlam dediği hadislere yer vermiştir. Bence hadislerin, o
Kütüb-ü Sitte (altı kitap) denen ve en sağlamı Buhari’ye ait hadislerde dâhil,
hadislerin %99 uydurmadır. O hadislerin
hepsi gerçek olsaydı, peygamberin halen yaşıyor olması gerekirdi. Yaşamı her an
kayıt altına alınmış kişiler için bile bu kadar anı yazısı yoktur. Altıya da
yedi büyük hadis kitabında sadece 293 hadis ortaktır. Buhari, sözüm ona (kendi ifadesi ile ) altı yüz bin
hadis derlemiş, 2762 tanesini kitabına almış. Bir de bunu şehir şehir dolaşarak
yapmış. Bağdat’da yüzlerce hadisi karıştırmışlar, anlatmış, sonra yüz kadar
kişiye, özellikle hatalarını söylüyor. 17 bin hadis okumuş, hem de ezberlemiş,
6-7 gün aralıksız hadis okumuş. Kısaca çok abartılıdır. Mantık dışıdır. (İlgili
internet kaynağı: http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/213779/buhari-analizi
)
Mantık dışı
olan diğer bir şeyde, hadislerin, peygamberin ölümünden yüz sene sonra
yazılmaya başlanması, yüz sene kadar da derlenmesi, hadisleri gerçek dışı
yapmaktadır. Bu süreçte Kerbela katliamı başta olmak üzere katliamlarla,
peygamberin ailesi ve pek çok dostu ve akrabası katledilmiş, Kerbela sonrası,
Medine şehrinin yakılıp, yıkılması ile pek ok dostu öldürülmüşken, bu daha bir
mantık dışı olmakta. Pek çok hadiste, peygamberin yaşadığı çağda icat edilmemiş
ya da Arap yarım adasında bilinmeyen şeylerden bahsedilirken. Kendisi, tüm
hadisler gerçekmiş gibi anlatır, onardan da peygambere en çok saldırabileceği
hadisi ele almakta.
Din bu
serisinde böylesi rivayetlerle dine sıkça saldırmakta. Mesela Hristiyanların
kabul ettiği İskenderiye kütüphanesinin yakılması hadisesi, asında İslam’dan üç
yüz küsur yıl önce olmuştu. Buna rağmen bu olayı abartıp, dramatize ederek,
birkaç yazıda yazmıştır. Ben, Dursun’un yazdıklarını taki ettikçe, peygamberin
hayatına ait pek çok olayın rivayet olduğunu öğrendim. Mesela bir Alevi dedesi
olan Ali Bektaş, Her Yönüyle Alevilik adlı kitabında, peygamberin hazreti
Hatice’den sonra evlenmediğini iddia eder. Buna delil olarak, Hatice’den sonra
çocuğu olmamasını gösterir. Dursun, peygamberin Ayşe ile çok erken yaşta
evliliği ile, evlatlığının eşi ile evliliği üzerine saldırır. Sünni İslam
kaynakları bunları yalanlamadığı gibi de, savunmaz. Kendisi de öncelikle onlara
saldırır ve suikast ile öldürülür.
Eseri sağlam
bir bilimsel ve felsefe temeli yoktur.
Zaten dergi yazılarıdır, bu dergi de iki bine doğru gibi sansasyon
dergisidir. Gelgelelim Sünni İslam, Dursun’a cevap yazmak, ya da reform yapmak
yerine, onu katletmiş, kendi kara çukuruna gömülmüştür. Öldürülmesi, onun
etkisini arttırmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder