26 Mart 2017 Pazar

TURAN DURSUN ÜZERİNE
            Turan Dursun’un adını öldüğü zaman öğrendiğimi itiraf edeyim. O zamanlar lisedeydim, kafamın içi her açıdan karmakarışıktı. Doğu Perinçek ve ekibi o zamanlar Maoist ve Kürtçüydü. O grubun amiral gemisi sayılan 2000’e Doğru dergisi haftada iki bin civarı ancak satsa da, sansasyonel haberleri ile meşhurdu. O zamanlar Perinçek, öyle Atatürkçü falan değildi. Hatta Atatürk düşmanıydı, ona küçük burjuva devrimcisi falan derdi. Onu ve dergisini sevmezdim. Turan Dursun’a karşı ilgim de, öldürüldükten sonra başladı. Hiçbir kitabını satın almadım, hepsini de okudum. Dost kitap evinde, eski merkezinde, şimdiki TMMOB merkezi olan yerde, ayakta okudum. Gerçi ben orada Dean Connz, Stephan King romanları başta olma üzere pek çok kitabı da böylece okumuştum. Pek çok bölümü hafızamdadır. Sabiilerle ilgili olarak bir şeyler yazmıştım. Şimdi de Din Bu başta olmak üzere kitaplarını yorumlayalım.
            Din Bu kitap serisinde konu bütünlüğü yok. Özünde 2000’e Doğru başta olmak üzere, dergilerdeki yazılarından toplama bir kitap. Bu sebeple biraz da derleyip, toplayıp, sıraya koyanlara ait bir kitap olmaktadır.  Sabiiler ile ilgili yazılarından bahsetmiştim. Burada ondan bahsetmeyeceğim. Öbür türlü hatırladığım kadarı ile bir eleştiri yazacağım
            En başta eleştiriler, bilimsel olmaktan çok, popülist bir yapı taşıyor. Mesela bir bölümünde Zerdüşt dinin çok övmüş, onu sosyalist ya da eşitlikçi bir ideoloji gibi gösteremeye çalışmış. Oysa bu din, zengin İran krallarının ve aristokratlarının diniydi. Halife Ömer devrinde, Sasani sarayından deve yükü ile elmas çıktığını anlatılır. Yani bu din öyle eşitlikçi ya da eşitlikçi bir din değildi. Pek çok yazı da din kavramından çok, İslam kavramına karşı gibidir. Müftülük makamından, ateistliğe geçişte böyle olması anlaşılabilir bir durum. Dursun’un diğer ateist yazarlardan daha çekici olma sebebi de bu.  Ara ara bunu abarttığı da oluyor.
            Kaynak olarak Sünniliğin sağlam dediği hadislere yer vermiştir. Bence hadislerin, o Kütüb-ü Sitte (altı kitap) denen ve en sağlamı Buhari’ye ait hadislerde dâhil, hadislerin %99 uydurmadır.  O hadislerin hepsi gerçek olsaydı, peygamberin halen yaşıyor olması gerekirdi. Yaşamı her an kayıt altına alınmış kişiler için bile bu kadar anı yazısı yoktur. Altıya da yedi büyük hadis kitabında sadece 293 hadis ortaktır. Buhari,  sözüm ona (kendi ifadesi ile ) altı yüz bin hadis derlemiş, 2762 tanesini kitabına almış. Bir de bunu şehir şehir dolaşarak yapmış. Bağdat’da yüzlerce hadisi karıştırmışlar, anlatmış, sonra yüz kadar kişiye, özellikle hatalarını söylüyor. 17 bin hadis okumuş, hem de ezberlemiş, 6-7 gün aralıksız hadis okumuş. Kısaca çok abartılıdır. Mantık dışıdır. (İlgili internet kaynağı: http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/213779/buhari-analizi )
            Mantık dışı olan diğer bir şeyde, hadislerin, peygamberin ölümünden yüz sene sonra yazılmaya başlanması, yüz sene kadar da derlenmesi, hadisleri gerçek dışı yapmaktadır. Bu süreçte Kerbela katliamı başta olmak üzere katliamlarla, peygamberin ailesi ve pek çok dostu ve akrabası katledilmiş, Kerbela sonrası, Medine şehrinin yakılıp, yıkılması ile pek ok dostu öldürülmüşken, bu daha bir mantık dışı olmakta. Pek çok hadiste, peygamberin yaşadığı çağda icat edilmemiş ya da Arap yarım adasında bilinmeyen şeylerden bahsedilirken. Kendisi, tüm hadisler gerçekmiş gibi anlatır, onardan da peygambere en çok saldırabileceği hadisi ele almakta.
            Din bu serisinde böylesi rivayetlerle dine sıkça saldırmakta. Mesela Hristiyanların kabul ettiği İskenderiye kütüphanesinin yakılması hadisesi, asında İslam’dan üç yüz küsur yıl önce olmuştu. Buna rağmen bu olayı abartıp, dramatize ederek, birkaç yazıda yazmıştır. Ben, Dursun’un yazdıklarını taki ettikçe, peygamberin hayatına ait pek çok olayın rivayet olduğunu öğrendim. Mesela bir Alevi dedesi olan Ali Bektaş, Her Yönüyle Alevilik adlı kitabında, peygamberin hazreti Hatice’den sonra evlenmediğini iddia eder. Buna delil olarak, Hatice’den sonra çocuğu olmamasını gösterir. Dursun, peygamberin Ayşe ile çok erken yaşta evliliği ile, evlatlığının eşi ile evliliği üzerine saldırır. Sünni İslam kaynakları bunları yalanlamadığı gibi de, savunmaz. Kendisi de öncelikle onlara saldırır ve suikast ile öldürülür.

            Eseri sağlam bir bilimsel ve felsefe temeli yoktur.  Zaten dergi yazılarıdır, bu dergi de iki bine doğru gibi sansasyon dergisidir. Gelgelelim Sünni İslam, Dursun’a cevap yazmak, ya da reform yapmak yerine, onu katletmiş, kendi kara çukuruna gömülmüştür. Öldürülmesi, onun etkisini arttırmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder