14 Haziran 2018 Perşembe

AMİŞLER, UYUM DENEYİ, İTAAt DENEYİ, MEDYA, SOSYAL MEDYA, İHTİYAÇLAR, HİPNOZ VE BUNLARI BOZMAK

Amişler Uyum Deneyi itaat Deneyi

0 


itaat deneyi ile ilgili görsel sonucu
AMİŞLER, UYUM DENEYİ, İTAAt DENEYİ, MEDYA, SOSYAL MEDYA, İHTİYAÇLAR, HİPNOZ
VE BUNLARI BOZMAK
Şimdi önce size pek popüler iki deneyden bahsedeceğim.
Bunlar entellektüel yazılarda sıkça atıf yapılan ve lise psikoloji ders kitaplarında bile bahsedilen deneylerdir.
Her ikisinin de temel amacı, Nazi Almanya’sı ve benzer rejimlerin insanları nasıl etkilediklerini anlamaktır.
Bu deneyleri anlatmaya geçmeden evvel, nasıl sosyal bir varlık olduğumuzu, nasıl uyum ihtiyacında olduğumuzu anlatan bir topluluktan bahsedeceğim.
Bu topluluk, bir Protestan-Hristiyan topluluk olan Amişler.
A.B.D, Meksika ve Kanada’da yaşıyor. Üç ülkeye dağılmış durumdalar.
Kendi içlerinde de kısmi bölünmeler olmakla beraber, bu teknoloji çağında, üstelikle çoğu kez en teknolojik ülke A.B.D’de yaşadıkları halde teknolojiyi reddetmeleri.
Halen bu çağda elektrik ya da motorlu araç kullanmıyorlar, geceleri mum ışığında oturuyorlar.
Yaşadıkları ülkelerde kendilerine bazı muafiyetler sağlanmış. Askere gitmiyor, oy vermiyorlar.

Atlı faytonları için özel şeritli yolları var.

Aslen İsviçreliler lakin dini inançlarına ve yaşam tarzlarına baskılardan dolayı yenidünyaya göç etmişler.
Halen kendi aralarında Almanca konuşuyorlar. Akraba evliliği yapmasalar da kendi aralarında evleniyorlar.
Yetişkin insanların kendi yaşam tarzlarına uyum sağlamayacağını biliyorlar.
Dışarıdan içlerine girmenin tek yolu evlat edinilmek, tüp bebek ve benzeri kısırlık tedavilerini ret ettikleri için, çocuksuz çiftler arasında evlat edinmek çok yaygın.
Aralarında zenciler olsa da, çoğunlukla sarışınlar.
Kadınlar ve erkekler hep bir örnek giyiniyorlar, evleri birbirlerinin aynısı, genelde tarım, hayvancılık ve marangozlukla geçiniyorlar.
Bu topluluğun özel bir geleneği var ki, felsefi anlamda hür irade kavramını sorgulamamıza sebep oluyor.
Amişler, 16 ila 18 yaşlarında çocuklarını bir yıllığına serbest bırakıyorlar, topluluk dışına çıkmaları için.
Bu bir yıldan sonra cemaate dönmek ya da onların deyimiyle İngiliz olmak, yani cemaatten çıkmak için bir karar veriyorlar.

Sonuçta Amerika genelinde %80, bazı yörelerde %90 cemaat içinde kalıyorlar.

Kalmalarının pek çok sebebi var elbette. Sadece altıncı sınıfa kadar okumuş ve İngilizceyi bilmeyen birinin, modern toplumda tutunması çok zor.
Ya da öyle mi? Kendi dilinde bile okuma yazma bilmeyen bir Afgan ya da Afrika’nın küçük bir ülkesinden A.B.D’ye giden kişiler bile birkaç yılda ciddi paralar kazanıp, hayata tutunabiliyor.
Demek ki asıl neden bu değil.
Asıl neden bizim toplum içinde yaşayan canlılar olup, uyuma meyilli olmamız.
Solomon Ash ve ekibinin 1953’de yayımladığı, lise psikoloji kitaplarında bile adı geçen bu deneyde, deneklere birbirinden farklı uzunlukta 3 çizgi gösterilir.
Hangilerinin eşit, uzun ya da kısa olduklarına dair sorular sorulur.
Deneyde sadece bir kişi denek, diğerleri de Profesör Solomon Ash’in adamları, diğer bir deyimle kast ajansındandır.
Denekler çoğunlukla uyma davranışı göstermektedir.
Uymayı bozan en önemli etken, kral çıplak diyecek birisidir.
Kast ajansından birisi denekten yana olduğunda bütün büyü bozulabiliyor. Denek kendi fikrini savunuyor.
1967’de Stanley Milgram, meşhur itaat deneyini yapıyor. Deneyim tüm sonuçlarının açıklaması halen yasak.
Kabaca deneklere, cüzi deneklik ücreti karşılığında birilerine elektrik ile işkence edilmesi isteniyor.
Maalesef denekler genelde uyma davranışı gösteriyor, hem de yüksek oranlarda.
Eğitim almış olmak, başka kültürleri tanımak gibi unsurlar itaat davranışını azaltsa da, her kategoride yüksek bir itaat eğilimi var.

İtaat ve uyumu azaltan birkaç etmen var.

Eğitim almış olmak, başka kültürleri tanımak, kültürlü olmak, bunlardan birkaç tanesi.
Arttıran etmen ise propagandadır.
İlk modern diktatör sayılan Napolyon, basını kontrol edemezsem, ülkeyi altı ay yönetemem demiştir.
Mussolini, Hitler, Franco gibi diktatörler, radyonun eseridir.
20-21 Mayıs 1963 gecesinde Talat Aydemir’in ikinci darbe girişimi sırasında, Ankara radyosu binası 5 ya da 6 kez el değiştirdi.
En sonunda radyo binasının elektriği kesilerek, hükümet yanlısı bir askeri birlikten radyo yayımı yapıldı.
Çetin Altan o gece tutukluymuş ve radyo binası her el değiştiğinde, kendisine karşı gardiyanların tavrının değişmesini anlatmıştır.
1970’li ve 80’li yıllarda darbeciler önce radyo binasını ele geçirirdi.
En büyük uyum ve itaat arttırıcı televizyondur.
Görselliği ve herkesin aynı anda seyrediyor olma duygusu, uyma davranışına yol açar.
12 Eylül bunu çok iyi kullandı. Bu sebeple anayasasında radyo ve televizyon kurma hakkını sadece devlete bıraktı.
Şu anki iktidar partisi de 2008’e kadar çoğunlukla merkez ya da ortalama sağ bir iktidar gibi icraatlar da bulundu.
O sene basının çoğunluğunu, yardımcısı malum cemaat ile ele geçirdi. Propaganda o kadar önemliydi.
Şanssızlığı ise aynı dönemde sosyal medyanın patlamasıydı.
Önce radyo, şimdi de televizyon yavaş yavaş hayatımızdan çıkmakta.

Pek çok basın kuruluşunun asıl varlığı internet siteleri.

Cumhuriyet gazetesi kâğıt olarak otuz bin satıyor, sitesi bir buçuk milyon tıklanıyor.
Gerçi gazeteler uyum güçlerini televizyonlara bırakalı çok oldu ama bir süre daha yardımcı güç olarak lazımlar.
Uyumu bozan asıl şey ise, ihtiyaçlardır. Ben çocukken Türk kadını kocasına katlanırdı.
Aldatıldığında görmezden gelir, benim kocam yapmaz derlerdi.
O yıllarda kadınların çoğu çalışmıyor, boşandığına bir sığıntı gibi baba evine gidiyordu.
Sonra kadınlar çalışmaya başladı, baba evine maaşları ile dönmeye başladı.
Yavaş yavaş o koca ayağına, aldatmasına katlanan Türk kadını kalmadı.
O zamanlar maaşlı, hatta geliri iyi pek çok kadın da kocasına katlanırdı.
Demek ki neymiş, Türk kadını da toplumsal baskı kalktığında, batılı hemcinsleri kadar kıskanç, koca zorbalığına tahammülü olmayan biri olabiliyormuş.
Şimdi tüm bu ilizyonları kırma, hipnozu bozma imkânımız ve her şeyi değiştirme ihtimalimiz var.
Sadece sosyal medyanın ortaya çıkışı değil konu. İnsanların ihtiyaçları da değişiyor ve artıyor.
Hedefimiz iktidarı devirmekten öte, bu hipnoza ve itaate benzemeye başlamış olan uyum davranışını bozmak ve bir daha kimselerin böyle bir iradesizce itaat durumuna düşmemesini sağlamak olmalı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder