8 Haziran 2018 Cuma




MUHTEŞEM KEHANETİMİZE İNANALIM
Kendini gerçekleştiren kehanet terimi ilk olarak 20. Yüzyıl sosyologlarından Robert Merton tarafından ortaya atılmıştır.Muhteşem Kehanetimize inanalım
Mertonun 1949 yılında yayımlanan Sosyal Teori ve Sosyal Yapı isimli kitabındaki tanımına göre kehanet veya tahmin aslında yanlıştır fakat insanlar eylemleri ile bunu doğrulamaya çalışmaktadır.
Modern yaklaşıma göre kehanet be doğru nede yanlıştır fakat olasılıklar kişinin bilinçli veya bilinçsiz eylemleri ile olanaklı hale gelmektedir. (Nihat Keleş, bilgiustam.com)
Bir kehanete inanan insanlar, bu kehaneti bilerek ya da bilmeyerek gerçekleştirmeye çalışır, ama iyi ama kötü.
Evet, zannedilenin aksine kötü kehanetleri de gerçekleştirmek için uğraşırız.
Mesela lise öğrencisisiniz, her hangi bir dersi geçemeyeceğinize inanıyorsunuz.
Sonuçta ortalama ile dersi geçmeye çalışıyorsunuz. Diğer derslerin notları yüksek ve o dersten sahiden kalmışsınız.

Toplum olarak da kötü kehanetleri gerçekleştirmeye çalışırız.

Örneğin bir para biriminin, bu para birimi de İsviçre Frangı olsun.
Halk çok değerleneceğine inanırsa, evi-arsayı satar ve İsviçre Frangı satın alır. Böylece bu emtianın değeri artar.
Aynı durum iyi kehanetler için de geçerlidir. Gene şu dersten kalacak öğrenci örneğine gelelim.
Öğrenci teşekkür ya da takdir alacağına inanırsa, bu sefer bu zayıf dersini de geçmeye çalışır.
Değerinin düşeceğini düşündüğümüz şeyleri satar ve fiyatlarını daha da düşürürüz.
Bir şeylerin gerçekliğine inanmak, daha doğrusu kendi kendimizi inandırmak, pek kolay değildir.
Bu yüzden de başkalarından yardım alırız.
En başta falcılar genelde bu işe yarar.
Gazetelerin fal köşelerini bu yüzden okuruz, falcılara bu yüzden para öder, komşu kadınlara bu yüzden kahve falı baktırırız. Fallar bize cesaret verir.
Bir kadın düşünelim, sürekli çatık kaşlı ve fazla bakımlı değil.
Kaşar, folloş gibi cinsiyetçi ve aşağılayıcı hitaplardan korkuyor.
Derken bir falcı ona, iş yerinde bir erkeğin onunla ilgilendiğini ve kendisinden ilgi beklediğini öğreniyor.
Kendine bakıyor, süsleniyor, etrafındaki insanlara gülümsüyor ve ortamdaki erkeklerden bir ya da bir kaçı illa kendisi ile ilgileniyor.
Bir araştırmaya göre kişisel gelişim seminerlerine gelenlerin %80’ine yakını aynı kişilermiş ve tekrar tekrar bu seminerlere geliyorlarmış.
Bu insanlar muhtemelen Metin Hara gibi kişilerin kuş besleyin, kedi besleyin ve benzeri önerileri ya da etkili insanların bilmem kaç özelliğini edinerek, başarıya ulaşmayacaklarını biliyor.
Tek istekleri, birilerinin onların kazanacağına dair kehanette bulunması.
Kehaneti gerçekleştirmenin bir yolu da, başkalarını da bu kehanete inandırmaktır.
Gazetelerin seçim öncesi çarşaf çarşaf yayınladıkları anketlerin amacı budur.
17-25 Aralık sürecinde malum cemaatle, malum partinin arası bozulduğunda, kamuoyunun dikkati kumpas davalarına yöneldi.
Kaçırdığımız şey, meşhur her iki kişiden biri anketi başta olmak üzere, mevcut iktidarı güçlü gösteren tüm bu anketlerin sahte olmasıydı.
Amacı muhalefeti, kendilerinin kazanacağına dair kehanete inandırmaktı. Bunda da başarılı oldu.
Biz de kendi başarılı olacağımıza dair bir kehanetin aşamasındayız. Biraz geç de olsa başarılı olacağız.
Bu muhteşem kehanetimize önce inanalım, sonra kendimizi inandıralım.
Sinan Kemal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder