25 Aralık 2020 Cuma

SAMANYOLU DİZİSİ BİR BAŞKADIR

 


Bu eğitimin sorunları yazılarına biraz ara vermeye karar verdim. Zira çok fazla sorun anlatınca,  kendim cenaze ağlayıcısı gibi hissettim ve bir süre başka konularla ilgili yazmaya karar verdim. Şu günlerin moda dizisi Bir Başkadır'ı da iki günde bitirdim.

Diziye Netfilix dizisi dediler ama ben Nuri Bilge Ceylan'ın eline düşmüş, Samanyolu dizisi izlemiş gibi oldum. Bir ara evimde internet ve uydu anten yoktu ve hiç birini tam izlemesem de, zaplaya zaplaya da olsa pek çoğunu bitirdim. Ciddi ciddi pek çok unsuru Samanyolu-Kanal 7 dizilerine benziyor. Nihat Genç'in dikkatini nasıl çekmemiş, hayret.

En başta Samanyolu dizilerinin pek çok  kalıbı dizinin merkezinde bulunan , Kurtlar Vadisi dizisinde başta figüranımsı  karakterken, yavaş yavaş dizinin merkezine gelen Ömer baba karakteri gibi bir Ali Sadi hoca var. Bu benzeri karakter, her muhafazakar dizide bulunur, bolca öğür verir, dini konularda konuşur. 

Dizinin asıl Samanyolumsu tarafı, karakterlerin net özellikler olarak laikçi-dinci diye ayrılması. Dizide karakterler net olarak laikçi-dinci diye sınıflandırılıyor ve her ikisinin de ortak özellikleri var. Dinci kadınlar histerik, laikçi kadın ve erkekler ise bekar ya da boşanmış. Laikçilerin aile düzeni yok, merkezinde Sinan isimli karakterin olduğu günü birlik ve kimsenin de birbirini pek kıskanmadığı cinsel maceralar peşinde. Dinciler gecekondu ya da gecekondumsu yapılarda otururken, laikçiler varlıklı ya da hali vakti yerinde olarak,  güzel apartman dairelerinde (vasat toplu konutlara hiç benzemiyorlar), köşklerde yaşıyor. Hatta Peri karakteri, ailesi ile birlikte boğaza nazır bir yalıda yaşıyor. Laikçiler depresif, sürekli hayatı sorguluyorken, dinciler, özellikle kadınlar histerik. Dinciler, laikçilerin hayatına özeniyor, laikçiler dincileri hor görüyor. Laikçi kadınlar üniversite mezunu, dinci kadınlar epey cahil.



Hikayenin merkezinde  psikiyatrist  Peri ve hastası Meryem arasındaki ilişki var. Peri karakteri en mantık  dışı karakter. Öyle son bölümdeki gibi boğaza sıfır yalılarda büyümüş, kolejlerde, yurt dışındaki özel okullarda, üniversitelerde yetişmiş doktorlar; devlet hastanesinde, SGK'lı garibanlara bakmaz. Özelde uçuk fiyatlı kliniklerde çalışır. Devlet hastanesinin psikiyatri servisi de öyle olmaz, ayda bir, yarım saatten fazla zor ayrılır, araştırma hastanesiyse iki de asistan olur, içeri çaycılar, hizmetliler girip-çıkıp durur. O klinikte çalışan doktorlar da hastalara bol bol antidepresan ve sakinleştirici yazar.

Dincilerden korkan, çekinen kesim de bu yalılarda büyümüşler değil, kredi ile ev-araba alan, CNBC-E ve Avrupa Yakası izleyen beyaz yakalılardır (Aleviler hariç). Bu yalılarda büyüyenler, siyasi değişimlerin kokusunu çok önceden alıp, çok şahane de uyum sağlamışlardır.

Gene de Peri, izlediğim dizi ve filmlerdeki psikolog ve psikiyatristler arasında işini en profesyonelce yapanı. Kadından türbanı dolayısı ile nefret etmek bir yana, tiksiniyor ama teşhisi nokta atışı koyuyor. Meryem, konu Sinan olunca kaçamak cevaplar veriyor, Peri de kibarca konuyu buraya çekiyor. Zira Meryem, yanında hizmetçi olarak çalıştığı Sinan'a aşık. Çünkü onlarca güzel kadının, koynuna girmek için çabaladığı, hatta bunlardan birisinin ünlü bir dizi oyuncusu olduğu Sinan'ı gözünde çok yüceltiyor. Oysa kadınları Sinan'a yaklaştıran sebep, sinema-dizi dünyasında etkin, oyunculara iş bulabilecek bir konumda olması. Kadınlar arkalarından Sinan'la dalga geçiyor.

Dizdeki diğer bir absürt durum da Melisa adlı dizi oyuncusunun, oynadığı dizi avama hitap ediyor diye, rolünü sevmemesi. Oysa oyuncu milleti sıradan insanların onlara hayranlığından, imza-resim istemesinden zevk alır.

Dizi de son bölüme kadar laikçileri suçluyor gibi. Dincilerin agresifliği ve şiddete meylinin de suçu, laikçiler tarafından küçümsenmesi gibi gösteriliyor. Dinci kesimin agresif abisi Yasin'da bir barda güvenlik, lezbiyen bir çifti dışarı atıyor. Netflix dizisi olur da, homoseksüellik olmaz mı? Ancak burada lezbiyenlik karşılıklı kırırdaşıp, gülüşmek üzerine. Dışarı atılan kızlardan biri hocanın kızı, gizli gizli müzik dinleyip, başını açarak bara gidiyor.  İşin ilginci sosyal medyada bir tek bu konu üzerine konuşan yok. Kızının başını açmasını kabul ediyor ama lezbiyen ilişkisini bildiğine dair bir belirti yok.

Daha fazla anlatmayacağım ama hiç bir tarikat liderinin dizideki gibi kızının başını açmasını öyle kolay kabul edeceğini sanmam. Dizi güzel ama doksanlarda, belki de iki binlerde kalmış. Sosyal medyada herkes Peri karakterine gizli faşist diyor. Lakin dinci tayfanın maskesi düşeli çok oldu. Zaten dizideki en kötü oyunculuk da,  bu karakteri canlandıran oyuncudan geliyor. 

Dizi ile ilgili en çok oyunculuklar övüldü. Laikçi  kesimdeki Peri ve Melise karakterlerinin oynayan oyuncular ara ara sırıtıyorlar. En fazla Rezan rolündeki Öner Erkan'ı beğendim. Zira bedensel engelliyi oynamak zordur ve Türk oyuncular da genelde engelliyi oynuyor değil de, engelli ile alay ediyor gibidir. Karakterin sadece iki sahnesi var ama oyunculuk ders verilecek cinsten.

Dizi güzel ama ben verdiği mesajlardan hoşlanmadım. Muhafazakar kesimden umudumu çoktan kestim çünkü. Öyle dizilerle biz hoş görülüyüz mesajları vermeleri zor artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder