26 Temmuz 2024 Cuma

ORMANLARI KORUMAK İÇİN, BİNALARI YIKMALIYIZ-HUKUK FELSEFESİ DEĞİŞİMİ




 Gene ormanlar yakılıyor ve doğa katlediliyor. Çözüm daha önce yakılmış alanları, aradan kaç yıl geçmiş olsa da, üzerine ne kondurulmuş olsa da yıkmaktır. Hukukta olanlar oldu düşüncesi olmamalıdır. Ormanların, hayvanları ve bitkilerin de hakları vardır ve onlar tüm toplumdan öte, tüm insanlığa aittir. Konu sadece ormanlar değil, yaylalar, tarım arazileri, sulak alanlar ve daha niceleri... Yakılan yerlere, daha külleri soğumadan tesis dikiyorlar.

Bu, aslında uzun süredir olan bir şey. 12 Eylül rejiminin has uşağı İhsan Doğramacı, Ankara'da dönümlerce araziyi üniversite kuracağım diye bedavaya aldı. Üniversitenin civarına devasa bir semt kurdu. Bu semtteki ev, arazi ve benzeri şeyler daha çok para etsin diye sadece Bilkent'i değil, pek çok kamu kurumunu (özellikle kendi başkanlığını yaptığı Yüksek Öğretim Kurulu YÖK'ün) pek çok binasını buraya yaptırdı. En son Jandarma Akademisi de buraya taşındı. Doğramacı ailesine ait TEPE holdingin METEKSAN matbaası yıllardır ÖSYM başta olmak üzere bir sürü kamu kuruluşunun ihalelerinde tekel olmuş durumda. Herkes Meteksan'ı kamu kuruluşu sanıyor. Hatta Tepe Güvenlik şirketini de öyle zannedenler var.

12 Eylül rejimi ile beraber büyük holdingler ve vakıfları, kamu kuruluşları gibi görünür oldu. Bol Atatürklü reklam yapan holdinglerde Atatürkçü sanılır oldu. Gezi zamanında, rahmetli Mustafa Koç'un, Divan otelinde bir kaç göstericiyi saklamış olması, fazla önemsenir oldu. Koç ailesinin nice kamu tesisini özelleştirme ile aldığını ve üniversitesi için ormanı talan ettiğini unutuyorsunuz. Koç üniversitesi, İstanbul 'un kuzey ormanlarına vurulan ilk hançerdi. Daha sonraki orman işgallerinin de bahanesi oldu.

Ormanları koruyan yasaların caydırıcı olması için, zaman aşımı kavramının yürürlükten kalkması gerekiyor. (Cinayet ve insanlığa karşı suçlar için de zaman aşımı kalkmalı.) Ülkemizde  özellikle katliamlara katılanların cezasız kalmalarının en büyük bahanesi olmuştur. Devletin aradığı katliam sanığı, devlette işe girmiş, askerlik yapmış ama bulunamadığı için davası zaman aşımından düşmüştür. Zaman aşımını hukuk lügatinden silmeliyiz.

Bunun için başlangıcımız  en az 12 eylül olmalı. Bu gün itibarı ile aradan 44 yıl geçmiş olsa bile. Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, en fazla yolsuzluk, darbe dönemlerinde olmuştur demiştir. Darbeden sonra holdingleri ve bankaların yönetim kurulu üyesi olan o generaller ve yakınları, halktan neler çaldı veya çalınmasına yardımcı oldu-göz yumdu bilinmesi gerekir. 12 Eylül darbecileri için devri sabık yaratılmalıdır.

Ormanlar içinde, kamu faydası için zaman aşımı kabul edilinmemelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder