TUZ BÜYÜSÜ
Korku düzde, iyilik sizdedevrim aramızda kalsın
kim hangi yokuşa atlı süvari
sahaflara düşen alıntılar
kimin cümlesine kenar süsü.
Geçmiş tarihte, tarih coğrafyada
hakikat aramızda sır kalsın
hangi şair, hangi şairin
ekmeğine şiir doğruyor
bilenler mecaz parmaklarını kaldırsın.
Teori havada, pratik karada
yenilgi arabölgede sahipsiz kalsın
hangi ağacın hangi ormana
emanet olduğunu bilenler
kâğıda çırak dursun...
Bilinsin diye söylüyorum
korkmamak ve kokmamak için
çıplak ayak tuz dağı'na çıkıyorum.
Ho amca sakallı dağ keçilerine
insanlığın tuzlu tarihini anlattığımda
devrim ve dağ kulağıyla dinleyenler
Che'ye çırak verilsin.
Tuzdan ve ekmekten halk olanlara
başka nasıl söylenir bilmiyorum
tuz gibidir boşluk, özü değişmez
tarih şeklimizi bozsa da
özümüz ve közümüz bakîyse
somut ile soyut arasında söz kesilsin.
Yaşını büyüterek attığımız taşlara
âh eden duvar yazılarına
kuşları temsilen turnalara
arkamdan konuşmasın diye
hisli geçmişime söylüyorum
başka kime nasıl söylenir bilmiyorum
hâllerim insana nasıl söylenir hiç bilmiyorum.
Madde ile mânâ, şair ile şiir
birbirlerinin nesi olur?
Bilmeyenler bilenlere
şiir ve mecaz ısmarlasın...
(Sezai Sarıoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder