İnsanlar muhalifleri düzenden ayrı ya da siyasetçileri gerçekten kavgalı zannederler. Oysa düzen muhalif ya da muhalif göründükleri ile bir bütündür. Mesela Efeler, Osmanlı döneminde Ege'nin düzeninin bir parçasıydı. Kapitülasyonlar gereği kurulan tütün rejisinden tütün kaçırıyor, piyasaya ucuz tütün sürüyordu. Cumhuriyetle beraber kapitülasyonlar bitince, tütün rejisi de ortadan kalkınca efelik sadece folklorik bir unsur haline geldi.
Osmanlının son yüz yılında efeler yüzünden Ege bölgesi güvenli bir yer olamadı. Osmanlı çok fazla asker ve sivil can kaybı yaşadı. Efeler, zeybekler ara ara özel ve genel aflarla dağdan indi. Pek çoğu ovada tutunamadığı için tekrar dağa çıktı. Meşhur Çakıcı'ın en az dokuz kere af ile dağdan inmişliği vardır. Aslında Osmanlı zeybekleri çok da bitirmek istemedi. Onlar sayesinde sadece tütün değil, incir-zeytin gibi ürünler de el altından piyasaya sürülüyordu.
12 Eylül terörü bitireceği iddiası ile geldi, PKK'nın kurulmasını sağladı. Diyarbakır hapishane işkenceleri, çoğu kadın 2 milyondan fazla insan Kürtçe 'den başka dil bilmediği halde Kürtçeyi yasaklamanın amacı da buydu. Örgüt Eruh ve Şırnak karakol baskınları yaptı gün dönemin başbakanı Turgut Özal havuzdan çıkmadığı gibi, cumhurbaşkanı Kenan Evren'de bunlar bir kaç baldırı çıplaktır lafını yıllarca tekrarlayıp durdu. Örgüt, operasyonlar karşısında sıkıştıkça sahte ateşkesler ilan edip durdu. Bu dönemde operasyonlar da yavaşlıyor, örgüt rahat ediyordu. Bu dönem meşhur 33 erin şehit edilmesine kadar sürdü.
Derken örgüt, Bülent Ecevit döneminde Öcalan'ında yakalanması ile iyice köşeye sıkıştı. Sonra bir anda ikinci cumhuriyetçi Ahmet Altan'ın kehaneti gereği ani ekonomik krizler ve koalisyon ortaklarından Devlet Bahçeli'nin krizi sonucu düştü ve yerine yeni hükumet kuruldu.
Yeni tek parti iktidara gelmeden evvel örgüt bitme noktasındayken, yavaş yavaş canlandı. Derken meşhur çözüm süreci geldi, ardından meşhur yetmez ama evet referandumu. Ben çözüm sürecine hiç inanmadım. Bunu sebebi de HDP'nin yetmez amaya tam destek vermeyip, doğru dürüst karşı da çıkmamasıydı. O günleri hatırlayın ya da arşivlere bakın, daha iyi anlayacaksınız. Mehmet Ağar'ın kısa süreli hapse girmesine rağmen, ünlü Ülkücü katillerin hiç biri sorgulanmamıştı bile. Sözüm ona Kenan Evren yargılanacaktı ama onun alt kademesindeki pek çok subay hiç yargılanmadı.
Ayrıca dikkat edin kumpas davalarında yargılanan Ülkücü-Irkçı yok ya da yok denecek kadar azdı.
Sonrasında da daha referandumun mürekkebi kurumadan liboş-solculara kapının gösterilmesi ve boykotçulardan seni başkan yapmayacağız sesleri duyuldu.
Sonra o meşum haziran akşamında muhalefet liderinin bir anda iktidardan yana olması, darbe girişimi derken o çözüm süreci nasıl da unutuldu.
Ve sonra bu günler, bir zamanlar her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan parti ile, milliyetçi partinin koalisyonu dönemi.
Dostlarım, PKK ve DHKP-C başta olmak üzere hepsi de sistemin bir parçasıdır ve bir zamanlar çözüm süreci ne kadar yalansa, Mehmet Ağar'ın hapsinden sonra her şey nasıl değiştiyse, Demirtaş'ın hapsinden sonra da her şey değişecektir.
Buna hiç bir şeyin değişmemesi için, her şeyin değişmesi deniliyor. Leopar isimli uzun bir film var. Filmde Sicilyalı bir soylunun, ülkedeki siyasi rejim değişirken, konumunu ve servetini koruma çabası var. TÜSİAD başta olmak üzere ülkemizdeki süper zenginlerin hiç birine bir şey olmadığını, onların servetlerinin arttığına dikkat edin.
12 Eylül darbesine aylar kala Dev-Yol bölünüp, Dev-Sol çıkmasaydı, örgütün özellikle İstanbul kısmı çökmeseydi, darbe bu kadar başarılı olmazdı. Bu sebeple de Dev-Sol'un DHKP-C olma sürecinde MİT, dayıcıları (Dursun Karataş) tuttu ve Bedricileri ezip, kalanları da Sakarya'da bir hapishaneye tıktı. Dursun'un eşi Sabahat'ın öldürülmesi de sizi şaşırtmasın. TKP'nin sözde boykot çağrısı ile İmamoğlu'nun 2. defa İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olmasına engel olmaya .çalışmasını da unutmayalım.
Düzen bir bütündür, her an yeni bir çözüm sürecine de hazır olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder