İngiliz filozof Thomas Hobbes, devlet ile ilgili görüşlerini yazdığı kitabına Levaithan adını vermiştir. Devlet tam da bu canavardır. Bu canavarı ele geçirmek çok zordur. Muhalifler olarak umutla başladığımız bir seçim dönemini daha hüzünle bitirdik. Bir yandan hataları yoklama, diğer yandan da mücadeleye devam etme zamanıdır.
En fazla hatayı, hesaplaşma zamanı yapıyoruz. Seçimlerden hemen sonra muhalifler olarak birbirimizi yer görüntüsü veriyoruz. Bu seçim döneminde, montaj video ile Kılıçdaroğlu'na hakaret edildi ve pek çok oy böyle kazanıldı. Buna karşı halen öfkeli olmamız gerek. Kılıçdaroğlu'nun ve muhalefetin seçmenlere SMS (kısa mesaj) atması engellendi, buna halen öfkeli olmalıyız. Pek çok seçim dönemi haksızlığa halen öfkeli olmalıyız. Muhalefetin öfkesi, muhalefete yönelmemeli. Muhalefete muhalefet, gizli iktidar destekçiliğidir. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2019/08/sahte-muhalefet-muhalefete-muhalefet.html )
İktidar destekçiliği demişken, ben Sinan Oğan'ın ikinci turda (eğer ikinci tur olursa) AKP'yi destekleyeceğini biliyordum. Hatta ben Ümit Özdağ'ın Kılıçdaroğlu'nu desteklemesine şaşırdım. Sebebi de Nihat Genç'in ve Veryansıncıların Oğan'ı desteklemesiydi. Ben Nihat Genç'i doksanlarda, daha televizyonlara çıkmadığı zamanlardan bilirim. O zamanlar HDP-ÖDP (ÖDP adını Sol parti olarak değiştirdi.) destekçisiydi. Yıllarını sağ cenahta, Ülkücülük ve tarikatlarda geçirmiş biri olarak otuzundan sonra solcu olmuştu ve o zamanlar CHP'yi az solcu buluyordu, şimdi CHP'yi az Atatürkçü buluyor. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2022/03/nihat-gencin-delirerek-bitmesi.html ) Bu blogu çok fazla okuyan yok. Ben gene de seçim öncesi bunu yazmayı ya da konuşmayı kendime zul sayarım. Zira şeklen de olsa Sinan Oğan muhalifti.
Bu süreçte ne kadar çok AKP-Erdoğan muhalifi taraf değiştirdi, insan düşününce ürperiyor. Devlet Bahçeli, Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Metin Feyzioğlu, Mehmet Ali Çelebi ve son olarak da Sinan Oğan, bir de benim hatırlayamadıklarım. Şu anda siyasi ortam bana tam da Ezel dizisini hatırlatıyor. O dizideki gibi ana kahramanlar sık sık taraf değiştiriyor. İktidar, dizideki Kenan Birkan gibi düşmanlarını kendi adamı, hatta uşağı yapıyor. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2018/12/nihat-gencin-ezel-dizisi-iddialari.html ) ( https://onbinkitap.blogspot.com/2020/08/nihat-gencin-ezel-dizisi-uzerine.html ) Abdülhamit'de öyle yaparmış. Pek çok muhalifini bir anda kendi safına çekermiş. Teodor Kasap'ı, son yıllarında Abdülhamit'in özel kütüphanecisi olmuş, onun için Sherlock Holmez romanları çevirmiş, hatta ona özel bir roman bile yazmıştı. (Kendisi ilk Türk karikatür dergisi Diyojen'i kuran kişidir. Daha sonraki muhalif karikatür ve mizah dergileri Marko Paşa, Malum Paşa-Gırgır-Fırt-Hıbır ve bu geleneğin son yaşayan dergisi Leman, Teodor Kasap'ın mirasçısıdır. Leman dergisi ile ilgili olarak da https://onbinkitap.blogspot.com/2023/01/brujuva-dergisi-leman.html ) En meşhur muhalifi Namık Kemal bile, Sakız adası mutasarrıfı (kaymakamı) iken, yani son yıllarında bayağı yandaş yazılar yazmış, erken ölerek efsanesini kurtarmıştır. Öte yandan iktidarlar sık sık muhaliflerini satın alırlar. Bunu da en fazla muhaliflerin kendi aralarındaki kavgalarda küskün kalanları kendine çekerek yaparlar. Şevket Süreyya Aydemir'de, Afyonkarahisar hapishanesinde, yani gelen yatakların paylaşımında Nazım Hikmet'in üste çıkması sonrasında Türkiye Komünist Partisini terk etmiştir.
Ben Türkiye İşçi Partisi ve sarı bıyıklı başkanına da güvenmiyorum. İlk olarak çok solcu ya da radikal sol olduğunu iddia edenlere epeydir güvenmiyorum. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2020/10/cok-solculugun-elestirilemez-sefaleti.html ) ( https://onbinkitap.blogspot.com/2022/07/son-yillarda-azalip-biten-bazi-solcu.html ) ( https://onbinkitap.blogspot.com/2018/09/kamasma-ve-karanlik-1981nobel-edebiyat.html ) İkinci olarak bu kadar çok ünlünün bir arada olduğu bir partiye güvenmiyorum. Partide, kast ajansından daha fazla dizi-sinema oyuncusu, şarkıcı vesaire var. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2020/12/yirtik-dondan-firlayan-unluler.html ) Bu kadar ünlü, şimdilerde adını Sol Parti olarak değiştiren, 1990'ların ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi)'de de vardı. O zamanlarda bu partinin için yazar-çizerle doluydu. TİP'e güvenmemem için üçüncü sepepte Sezen Aksu ve bazı yetmez amacıların bu partiyi desteklemesi. Aslında yetmez amacılığın kökleri doksanlara kadar gider. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2017/10/doksanli-yillar-7-yetmez-ama-evetcilik.html ) Yetmez amacılar, 2010 yılından sonra olacakları bilmiyor değillerdi, baş gibi biliyorlardı. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2020/04/yetmez-ama-yanildiniz-kendiniz-icin.html ) Bu referandum hiç de masum değildi. Bu refrandum, siyasi iktidara belirgin bir şekilde hakim ve savcılara baskı uygulama imkanı verdi. Çünkü HSYK (Hakim ve Savcılar Üst Kurulu)'nın çoğu üyesini atama yetkisini veriyordu. Buna karşı halka verdiği tek hak Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkıydı. Bu hak da, Anayasa Mahkemesi üyelerinn çoğu siyasi irade tarafından atandığı için, Avrupa İnsan Hakları mahkemesi ve ebnzeri kurumlara başvurmanızı zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Çünkü iç hukuk yolları tamamen kapanmadan, uluslar arası hukuka başvurmaz, hatta çoğu kez iltica bile edemezsiniz. Bir de bu referandumda bazı yasalarda cümleler değişti. Yetmez ama güruhu, pek çoğu da iyi eğitimliydi ve onları affetmemiz ya da onlara güvenmemiz için bir neden yok.( https://onbinkitap.blogspot.com/2020/07/adalet-agaoglu-ve-affetmeme-ozgurlugumuz.html ) Dolayısı ile onlara kulağımızı tıkamalıyız. Onlar her an yeniden ihanet edebilirler. TİP'e gelince, ayrı liste çıkararak Yeşil Sol Parti ve Millet ittifakının 12 milletvekili kaybetmesine sebep oldu. Yani işimiz bu açıdan da zor.
Kılıçdaroğlu istifa etmeli, çünkü imsanlar sıkıldı bu Karagöz-Hacivat döğüşünden. yıllarca ne iktidarın ne de muhalefetin değişmememesinden halk sıkıldı. Türkiye'de siyaset, aynı süper kahramanların, aynı kötülerle savaştığı, ergenlikten sonra tad vermeyen süper kahraman-ajan öykülerine benzedi. Sağ kitlelerin AKP'den ayrılmamasının bir sebebi de bu. Türkiye'de siyaset yıllarca Demirel- Ecevit -Erbakan-Türkeş isimlerine sıkıştı.
Ben muhalif enerjiyi muhalif parti liderlerine harcamayı da doğru bulmuyorum.
Muhalefetin asıl enerjisini yöneltmesi gereken şey iktidar olmalı ve ilk hedefte, muhalif propagandanın ulaşmadığı kitlelere ulaşmanın yeni yollarını aramak ve zorlamaktır.