6 Nisan 2017 Perşembe

CEZMİ ABİ
Cezmi Ersöz, benim üniversite yıllarımın ve öğretmenliğimin ilk yıllarımın Cezmi abimdi. Şimdiki nesil adını bilmese de, doksanlı yıllarda efsaneydi. Kitapları yok satar, Leman dergisinin tam ortasındaki yazısını okumayan kalmazdı. Leman, doksanlı yılların en çok satan haftalık yayını, Cezmi’de en çok okunan yazarıydı. 2002 yılıydı, İzmir’de, kitap fuarındaydım. Leman dergisinin diğer elemanları ile Cezmi abi, ayrı ayrı imza günü yapmışlardı. Kendisi geri kalan Leman yazar ve çizerlerinden daha fazla kitap imzalamıştı.
Asıl anlatacağım ya da anlatmam gereken, Cezmi abinin bir zamanlar çok okunduğu değil, şimdi de okunması gerektiğidir. Bu gün en azından konuşulması normal olan pek çok şey, doksanlarda tabuydu. Bu tabuları zorlayan tek yazardı. Mesela homoseksüel aşk! Kendisi homo olmadığı halde, bunların yaşamlarını yazdı. Doksanlar, güneydoğuda köylerin yandığı, Kürtçe konuşmanın yasak gibi bir şey olduğu yıllardı. Bunları her hafta, korkusuzca yazar, hemen her hafta da bir yerlerde konuşurdu. O yılların arı gibi çalışan yazarıydı. Anadolu’nun en olmadık yerlerinde imza ve söyleşi günleri yapardı. Pek çok şehre giden ilk ve son yazar, Cezmi Ersöz’dür. Gelmek için sadece yol ve konaklama masraflarını isterdi. Yol olarak otobüs bileti, konaklama içinde öğrenci evi yeterliydi onun için. Doksanlı yıllarda biz, Ülkücülerin egemenliğindeki üniversitelerde, yurtlarda, kendimiz olarak kalmak için bile mücadele ederdik. O dönemde bizi anlayan tek kişi Cezmi’ydi.
Cezmi Ersöz’ün bu nesil tarafından da keşfedilmesi gereken iki kitabından özellikle bahsetmeliyim. Haritanın Yırtılan Yeri ve Son Yüzler. Son Yüzler’den başlamalı. İstanbul’da sıradan, daha doğrusu sıradan görünüp, sıra dışı olan insanlarla röportajlarını derlemiştir. Cumhuriyet gazetesi adına yapmıştır o röportajları. Diğer çok öneli kitabı da Haritanın Yırtılan Yeri’dir. Özgür Gündem gazetesi anılarından oluşur. Doksanlı yıllarda bu gazetede yazmak, cephede savaşmak gibi ölüme yakın olmaktı. Büroları bombalanır, muhabirleri ve yazarları suikaste uğrardı. Hele e güneydoğuda, olağanüstü hal bölgesinde ise, ölüme gider gibi bir şeydir. Göreve gitmeden evvel fotoğrafa çektirirler, arkadaşlar son kez göreve giderken fotoğrafıdır. Kendisi de ekibiyle gider ve bölgeyi yazar.

Şu günlerde tekrar OHAL’i yaşarken, doksanlı yılları tekrar anlamak istiyorsak, Cezmi Ersöz’ü yeniden okumalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder