CEZMİ ABİ
Cezmi Ersöz, benim üniversite
yıllarımın ve öğretmenliğimin ilk yıllarımın Cezmi abimdi. Şimdiki nesil adını
bilmese de, doksanlı yıllarda efsaneydi. Kitapları yok satar, Leman dergisinin
tam ortasındaki yazısını okumayan kalmazdı. Leman, doksanlı yılların en çok
satan haftalık yayını, Cezmi’de en çok okunan yazarıydı. 2002 yılıydı,
İzmir’de, kitap fuarındaydım. Leman dergisinin diğer elemanları ile Cezmi abi,
ayrı ayrı imza günü yapmışlardı. Kendisi geri kalan Leman yazar ve
çizerlerinden daha fazla kitap imzalamıştı.
Asıl anlatacağım ya da anlatmam
gereken, Cezmi abinin bir zamanlar çok okunduğu değil, şimdi de okunması
gerektiğidir. Bu gün en azından konuşulması normal olan pek çok şey,
doksanlarda tabuydu. Bu tabuları zorlayan tek yazardı. Mesela homoseksüel aşk!
Kendisi homo olmadığı halde, bunların yaşamlarını yazdı. Doksanlar, güneydoğuda
köylerin yandığı, Kürtçe konuşmanın yasak gibi bir şey olduğu yıllardı. Bunları
her hafta, korkusuzca yazar, hemen her hafta da bir yerlerde konuşurdu. O
yılların arı gibi çalışan yazarıydı. Anadolu’nun en olmadık yerlerinde imza ve
söyleşi günleri yapardı. Pek çok şehre giden ilk ve son yazar, Cezmi Ersöz’dür.
Gelmek için sadece yol ve konaklama masraflarını isterdi. Yol olarak otobüs
bileti, konaklama içinde öğrenci evi yeterliydi onun için. Doksanlı yıllarda
biz, Ülkücülerin egemenliğindeki üniversitelerde, yurtlarda, kendimiz olarak
kalmak için bile mücadele ederdik. O dönemde bizi anlayan tek kişi Cezmi’ydi.
Cezmi Ersöz’ün bu nesil tarafından da
keşfedilmesi gereken iki kitabından özellikle bahsetmeliyim. Haritanın Yırtılan
Yeri ve Son Yüzler. Son Yüzler’den başlamalı. İstanbul’da sıradan, daha doğrusu
sıradan görünüp, sıra dışı olan insanlarla röportajlarını derlemiştir.
Cumhuriyet gazetesi adına yapmıştır o röportajları. Diğer çok öneli kitabı da
Haritanın Yırtılan Yeri’dir. Özgür Gündem gazetesi anılarından oluşur. Doksanlı
yıllarda bu gazetede yazmak, cephede savaşmak gibi ölüme yakın olmaktı. Büroları
bombalanır, muhabirleri ve yazarları suikaste uğrardı. Hele e güneydoğuda,
olağanüstü hal bölgesinde ise, ölüme gider gibi bir şeydir. Göreve gitmeden
evvel fotoğrafa çektirirler, arkadaşlar son kez göreve giderken fotoğrafıdır. Kendisi
de ekibiyle gider ve bölgeyi yazar.
Şu günlerde tekrar OHAL’i yaşarken,
doksanlı yılları tekrar anlamak istiyorsak, Cezmi Ersöz’ü yeniden okumalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder